Ans/A/AKABE MESELESİ

AKABE MESELESİ (ŞUBAT-EKİM 1906)

Hicaz demiryolunun güneye doğru ilerlemesi ile Süveyş Kanalı’nın tehdit altına gireceğinden kuşkulanan İngilizlerin kanalın güvenliğini sağlamak için Türkleri buradan uzak tutmak amacıyla, Mısır ve Osmanlı toprakları arasında kesin bir sınır çizmek isteğinde direnmeleri yüzünden çıkmış bir siyasi olay.

1841 fermanı gereğince Mısır toprakları, Akdeniz kıyısında el-Ariş ile Süveyş arasında çekilecek bir çizginin batısında kalmakla beraber, sonradan Hi-div’in ricası üzerine Babıali, Mısır ulaşımının güvenliği için Tur-i Sina Yarımadası’nın bazı yerlerinde Mısır jandarması bulunmasına izin vermişti. Osman Paşa’nın Hicaz Valiliği zamanında, içlerinde Akabe Kalesi de bulunan bölgeden Mısır jandarması çıkarılarak yerine Osmanlı askeri yerleştirilmişti. İngilizler bu olayı hoş görmemişler ve Hidiv Abbas Hilmi Paşa’nın tahta geçmesi ile İstanbul’dan gönderilen fermanda, sözü geçen yerlerin, Mısır topraklarından sayılmamasına itiraz ederek fermanın okunmasını geciktirmişlerdir. Bunun üzerine sadrazam Cevad Paşa, 8 Nisan 1892 tarihinde hidive bir telgraf çekerek Mısır topraklarının 1841 fermanına bağlı haritada gösterilmiş olduğunu, bu defa Hicaz iline verilen Akabe ile başka yerlerin Mısır’a ait olmadığını, bununla beraber Tur-i Sina Yarımadası’nda statüko muhafaza edilerek buraların eskisi gibi Mısır tarafından emanet olarak yönetilmesinin uygun görüldüğünü belirtmiştir. Bu telgrafa rağmen, Kahire’deki İngiliz başkonsolosu hidive bir önerge vererek Tur-i Sina Yanmadası’nın sınırını el-Ariş’in biraz doğusundan, Akabe Kalesi’nin batısına çekilecek bir çizgi olarak göstermiş ve bunun Babıali ile yapılacak resmi bir anlaşmada kesin olarak belirlenmesi gereği üzerinde durmuştur.

Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra suni olarak yaratılan ve tabii sınırlara aykırı düşen geniş bir Tur-i Sina Yarımadası anlamı üzerinde İngilizler direnmişlerdir. Hicaz demiryolu Maan’a geldiği zaman bu işi kesin bir sonuca bağlayarak Türklerin Süveyş’e yaklaşmalarını önlemek amacıyla harekete geçen İngiliz Hükümeti, 1906 yılı başlarında Akabe Körfezi kıyılarında Tabe ve daha başka yerlerin işgali için Mısır askeri göndermiş, fakat Akabe komutanı Rüştü Paşa, Mısır askerinin Firavun Adası’ndan Tabe’ye çıkmasına engel olmuştur. Bunun üzerine Şubat ortalarında Tabe’ye gönderilen bir İngiliz savaş gemisi de Rüştü Paşa’nın azimli davranışı karşısında hiçbir iş görememiştir. İngiliz Hükümeti, bu yerlerde Osmanlı askerinin bulunuşunu protesto etmiş ve eğer sınır hattı hakkında herhangi bir şüphe varsa, karma bir komisyon tarafından sınırın tesbit edilmesi fikrini ileri sürmüştür. Birçok şikayetler üzerine Babıali meselenin incelenmesi için iki subayı Mısır’a göndermiş fakat bunlar Tabe’nin Akabe tahkimli mevki çerçevsi içinde bir yer olduğuna kanat getirerek burada Osmanlı askerinin bulunmasını tabii gördüklerinden, görüşmelere girişmeksizin geri dönmüşlerdir. Bundan sonra aynı meselenin görüşülmesine memur edilen Mısır komiseri Gazi Ahmed Muhtar Paşa hidivle yaptığı bir görüşmede Tur-i Sina Yanmadası’nın sınırı olarak Refah’tan Süveyş’e ve Süveyş’ten Akabe’ye bir hat çizilmesini öne sürmüş, fakat hidiv bu hattın Refah’tan başlayarak kuzeydoğuya doğru Akabe halicinin üç mil batısında denize ulaşması isteğinde direnmiştir. Osmanlı Hükümeti de, Akabe Körfezi ile Tur-i Sina Yarımadası’nın 1841 fermanı gereğince Mısır toprakları dışında kaldığını, 8 Nisan 1892 tarihli Cevad Paşa telgrafında ise yalnız Tur-i Sina Yarımadası’nm batı kısmının sözü edildiğini, telgrafın yorumlanması işinin ancak Babıali’ye ait bir mesele olduğunu bildirmiştir. Bunun üzerinedir ki gittikçe sabırsızlanan İngiltere Hükümeti, en sonunda Babıali’ye bir ültimatom göndererek (3 Mayıs 1906) 10 gün içinde Tabe’deki Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilmesini ve sınır hattının ortak bir komisyonca tesbitini istemiştir. Aynı zamanda birçok savaş gemilerini Malta’dan Pire’ye göndermiştir. İstanbul’da Fransız ve Rus elçileri tarafından desteklenen bu İngiliz notasına Babıali, Tur-i Sina üzerinde statükonun bozulmasını hiçbir zaman istemediğini, sadece haklarının korunmasını dilemiş olduğunu, anlaşmazlık konusu olan yerleri işgal etmeyeceği hakkında Mısır hükümetinin resmi olarak teminat vermesi üzerine, kendisinin de Tabe’yi boşaltmaya karar verecek Mısır memurlarının Osmanlı kurmay subaylarıyla temasa geçmesi ve statükonun korunmasına yarayacak ara çizgisinin belirtilmesi için hidive yazıldığını bildirmiştir.

Böylece Osmanlı ve Mısır memurları arasında Tur-i Sina Yarımadası ile Hicaz ili ve Kudüs Sancağı arasında bir yönetim ara çizgisinin belirtilmesi hakkında 1 Ekim 1906 günü Refah’ta bir anlaşma imzalanmıştır. 8 maddeden ibaret olan bu anlaşmaya göre idari ayırma çizgisi Tabe’nin kuzeyinde Tabe burnundan başlayarak kuzeybatı yönüne doğru uzanmakta ve Akdeniz kıyısında Refah’ta sona ermektedir.