YAZ/ BEN Kİ MUHTEŞEMİM

BEN Kİ MUHTEŞEMİM

Bu gün biraz değişik şeyler yazmak istedi canım. Kendimi anlatmak istiyorum, kalemimim beni götürdüğü yere kadar…

Eski ben ile yeni beni gözlerinizin önüne sermek istedim. Hangisi daha iyi bilemiyorum; ama işte ben buyum. Bu evrimi geçirdiğim için de sonsuz bir mutluluk duyuyorum.

Bu evrimi yaşamalı her insan diye düşünüyorum…

Hadi kalemim bana yol göster…

“At pisliği üzerindeki bir saman çöpüne konmuş sinek ne kadar da kibirli ve mağrurdur. İçinde bulunduğu durumun farkında olmayarak…”

Ben ki muhteşemim. Kendimi anlatacak söz bulamıyorum. Ne demek İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde öğrenciyim. Su içer gibi kitap okuyorum. Bilgim, görgüm, tenim çok mükemmel. Çünkü ben 20 yaşındayım.

20 yaşındayım. Kainat benim etrafımda sema ediyor. Ben ki kainatın merkeziyim. Ben merkezden çekilsem kainat yok olur. Kainatın dengesi benden sorulur. Dedim ya ben merkezim…

21 yaşındayım. Ben zirvede açmış bir kardelenim. Öyle bir çiçek ki erişilmez… Öyle bir çiçek ki kokusu kimsede yok… Öyle bir çiçek ki…

22 yaşındayım. Patlamaya hazır bir volkanım. Bir kıvılcım beni infilak ettirebilir. Her şey sevincimi katlıyor. Sevinçten infilak edebilirim. Sevinç bütün hücrelerime sirayet etmiş durumda. Patlarsam hücrelerim herkesi sevinç denizinde yüzdürebilir…

23 yaşındayım. Nefsim, sünger gibi bütün övgüleri emiyor. Devleştim. En büyük benim. Övgüler birbirinin peşi sıra geliyor. Her saniye devleşmeme yardımcı…

24 yaşındayım. Bütün kalplerin nazik hanımefendisiyim.

25 yaşındayım. Kainat biraz büyük mü ne? Hadi sınırlarımızı biraz daraltalım. Samanyolu olsun benim sınırım. Samanyolu’nun merkeziyim ben.

26 yaşındayım. Kalplerini tutukladığım insan sayısı samanyolunu doldurmaya yeter.

27 yaşındayım. Artık anne oldum. Artık muhteşem bir yavruya sahibim. Ben daha da yüceleştim. Eşim, benzerim yok. Vasıflarıma bir de yaratma vasfı katıldı.

28 yaşındayım. Bilgim, görgüm, kültürüm zirvede. Allame-i cihanım ben. Dünyanın danışmanı benim. Herkes bana danışmalı, benden akıl almalı…

29 yaşındayım. Maddi gücüm yerinde, iyi kazanıyorum. Her tarafımdan para akıyor. Ben kazanırım zaten. Bu akıl kimde olsa kazanır…

30 yaşındayım. Yaşlı olmak için çok erken, genç olmak için biraz zaman geçmiş gibi… Artık dünyaya çekilmenin zamanı geldi. Ayaklarım yere basmalı.

31 yaşındayım. Ufak ufak canım sıkılıyor. Değer verdiğim her şey anlamsızlaşmaya başladı. Değişim mi geçiriyorum nedir? Düzelirim, sadece biraz dinlenmeye ihtiyacım var…

32 yaşındayım. Ülkem için hala önemliyim. Herkes beni tanımalı, ben önemliyim, hem de çok önemli… Bunu herkes bilmeli, iyice öğrenmeli…

33 yaşındayım. Artık İstanbul için bir şeyler yapmanın zamanı geldi. Bu şehir benim kıymetimi bilmeli çünkü ben bu şehirde yaşıyorum, bu şehir benimle şerefleniyor. Parmağımın ucu ile pek çok şeyi hala halledebilirim. Ama parmağım yorgun…

34 yaşındayım. Bu şehrin kralıyım ben. İstediğim her şeyi yapabilir, yeni keşiflere imzamı atabilirim. Bu arada imzamda bir değişiklik oldu… Eski muhteşem imzam yerine karalamalara başladım. Toparlanmalıyım…

35 yaşındayım. Levent benimle iftihar etmeli. Ben ki bu semtte oturuyorum. Ne şanslı insanlar. Levent’in hala cennete dönüşebilme şansı var. Çünkü ben, bunu başarabilirim…

36 yaşındayım. Ya ne oluyor bana. Acıma, utanma, başkalarını düşünme, durup dururken ağlama, bulaşıcı bir hastalık gibi yakama yapışmaya başladı. Aslında bu, ben değilim. Kendimi toparlamalı, derhal eski halime dönmeliyim.

37 yaşındayım. Apartman komşularım benimle aynı mekanı paylaştıkları için bahtiyar olmalılar. Hala onların şanslı olduklarını düşünüyorum…

38 yaşındayım. Ailem benimle övünmeli, hem de çok. Ben onlara Allah’ın bir lütfuyum. Bu lütuf, herkese lütfedilmez. Kıymetimi iyi bilmeliler…

39 yaşındayım. Merkez benim. Hala mı? Evet… Kendim için çok önemliyim.

Kimim ben, yoksa ben yaşayan bir hasret miyim? Gün dolduran bir gurbet yolcusu muyum? Gök kubbede yankılanan sesim niçin beni rahatsız etmeye başladı. Susmalıyım… Susmalıyım. Ta ki biri bana konuş diyene kadar… Susmalıyım.

Susmalıyım… Artık bazı kavramların bana yakışmadığını anladım. Teslim oldum. Yenilmedim, teslim oldum. Gönüllü bir teslimiyet bu… Benim dışımda kimse bu teslimiyetin farkında değil…

Yürüyorum bir bilinmeze… Aslında bilinmezleri keşfettim. Biliyorum, gideceğim yolu da, varacağım yeri de…

Gönül penceremi açtım, bütün güzelliklere…

Ufkumda dağılan bulutlar arasından güneş doğmaya başladı. Güneş doğdu, yol göründü… Koşup gitmeliyim …

40 yaşındayım. Düşünüyorum da saman çöpü üzerindeki sinek benden daha mı şanslı! Çünkü o, içinde bulunduğu durumun farkında bile değil! Ama ben…

Hiçlik… Yok olmak… Bir damla su olup okyanusa karışmak ne güzel…!

Anı Defterim-Karalamalar, 2002