Ans/D/ DONANMA

DONANMA

Osmanlı eğlencesi ve şenliklerine verilen ad.

Osmanlı İmparatorluğu’nda deniz veya kara ordularının kazandıkları büyük zaferler, kale veya ülkelerin ele geçirilmesi, padişah çocuklarının doğuşları, padişah kızlarının veya kız kardeşlerinin düğünleri dolayısıyla yapılan şenliklere verilen ad.

Donanma buna sebep olan olayın padişah üzerinde veya halk üzerinde yarattığı etkiye göre 3 gün 3 geceden az olmamak, 40 gün ve geceyi de aşmamak üzere sürekli eğlenceler, top- tüfek atışları, deniz ve kare fener alayları, oyunlar, yarışlar vb. gösteriler şeklinde yapılırdı. Donanma başta padişah olmak üzere bütün vezirler, devlet memurları, halk, oyuncular, çalgıcılar, şarkıcılar, çeşitli sanatçılar katılmak zorundaydılar. Bazı büyük şenliklere yabancı devleti elçilikleri de katılırlardı.

Donanma padişah tarafından süresi belirtilmek suretiyle yayınlanan bir fermanla bütün imparatorluk şehir ve kadılıklarında uygulanır, kadılar donanma ile ilgili fermanı sicile geçirirlerdi.

Bu şenlikler, şehir ve deniz donanmaları olmak üzere iki bölümde düzenlenirdi. Donanmanın süresi donanma sebebi olan olayın önemine bağlı idi. Bu önem padişahtan padişaha değişiklik gösterirdi. Padişahın ilk erkek çocuğunun doğması, öteki erkek çocuklara göre daha uzun donanma ile kutlanırdı. Genellikle ilk erkek çocuklar için 7 gün 7 gece olan şehir ve deniz donanması, ikinci çocuklar için 3 gün 3 gece olarak değişmekteydi. Fakat bu sürelerde de tam bir kesinlik bulunmazdı. 30 yıl çocuğu olmayan III. Mustafa’nın ilk çocuğu Hibetullah Sultan doğunca kız olduğu halde 7 gün 7 gece donanma yapılması kararlaştırılmış iken, İstanbul halkının hanedan hakkında duyduğu endişe ortadan kalktığı için halkın arzusu üzerine donanma 3 gün 3 gece daha uzatılarak 10 güne çıkarılmıştı. Bazı padişahlar, donanmaları yüzünden yapılan ağır masrafları kısmak için bu eğlenceyi yasaklamışlardı.

I. Abdülhamid, ikinci çocuğu doğunca donanma yaptırmamış, sadece fukaraya sadaka dağıtılmasına tekke ve zaviyelere yardımda bulunulmasına izin vermişti. Bazı kere, İstanbul’da yabancıların kalabalık olarak bulunmaları gözönünde tutularak, şehirde yangın çıkması düşüncesiyle gece donanması yaptırılmazdı. Nitekim, 1700 yılında II. Mustafa’nın oğlu Selim doğunca padişah istediği halde devlet erkanının teklifi üzerine şehir donanması yapılmasından vazgeçilmişti.

Donanmalar, donanma muhtesibi tarafından düzenlenir, padişahın olaya verdiği değer oranında parlak bir biçimde kutlanması için gerekli tedbirler alınırdı. Fermana göre, bütün şehir, çarşı, camiler, pazar, han, ev ve konaklar, limandaki gemiler, donanma-yı hümayun, saraylar ve deniz üzerinde donatılmış sallar, baştan başa çeşitli, renkli ve değerli kumaşlar, bayraklar, landralar, fenerler ve mahyalarla süslenir, gündüz Sultan Ahmed Meydanı’nda, İbrahim Paşa Sarayı önünde, Bab-ı Hümayun’da Alay Köşkü önünde, Yalı Köşkü’nde, Aynalıkavak Köşkü’nde, Dolmabahçe Sarayı’nda, Vaniköy’nde vb. eğlence ve mesire yerlerinde yapılan eğlenceler, oyunlar, şenliklerle geçer, geceleri ise şehir baştan başa aydınlatılarak aralıklı aralıklı yapılan top ve tüfek atışları donanma süresince devam ederdi.

Şenlikler donanma yapılmasını gerektiren olayın olduğunu bildiren fermanın sadrazam otağına gelişi ile başlar, sadrazam otağı önünde çengiler bir saat kadar süren bir oyun gösterisi ile donanmayı açarlardı. Donanma süresince oyun ve eğlence yerlerinde düzeni korumak sıkışıklığı önlemek için meşin şeb-külah, cübbe ve şalvar giymiş, üzerine tulum gibi bir elbise geçirmiş olduğundan tutumcu adını taşıyan görevliler tarafından sağlanırdı.

Donanma masraflarını halk karşılardı. Bu gösteriler için İstanbullular büyük masraflara kalkışırlar, birbirleriyle yarışa girişirlerdi. Hibetullah Sultan donanmasında Sadrazam Ragıp Paşa sadece süslemeler için 20 bin esed: kuruş harcamış, donanma süresince de 5000 okka zeytinyağı yakılmıştı. Orta halli İstanbulluların ise, her birinin 1500 kuruşu aşan masrafları olmuştu. Padişah da bu donanma için 550 kese akçe vermişti .

Donanmaların bir özelliği de, halkın incelik ve zeka oyunları göstermelerine yol açması, devlet yönetimini, bazı kümeleri ve kişileri çeşitli şekil, söz, oyun vb. araçlarla eleştirmelerine fırsat vermesiydi. Bu eleştirmelere katlanmak gerekirdi. Nitekim yine Hibetullah Sultan donanmasında halkın İstanbul kadısını eleştirmesine katlanmayan bilginleri, Ragıp Paşa kendisinin de aynı şekilde alaya alındığını göstermek suretiyle yatıştırmıştır.

Donanma geleneği Meşrutiyet ve Cumhuriyet devrinde de devam etmiştir. Ancak, Meşrutiyet’ten sonra milli günler gittikçe önem kazanmış, Cumhuriyet’ten sonra milli bayramlar ile birlikte şehir ve kasabaların fetih veya kurtuluş günlerinde o şehir veya kasaba için donanma yapılması gelenek halini almıştır.