Ans/B/ BAB-I ALİ BASKINI

BAB-I ALİ BASKINI

Balkan Savaşı Osmanlı Devleti’nin birbiri peşisıra uğradığı yenilgiler ile sona ermiş; ordu Çatalca’ya kadar çekilmek zorunda kalmıştır. Kötü hava şartları, ulaştırma güçlükleri, politikaya bulaşan birliklerin birbiriyle olan bağlantılarının kaybolması yanında, o sıralarda ortaya çıkan kolera hastalığı da toparlanmaya çalışan ordunun gücünü zayıflatmıştır. Bu durum karşısında sadrazam Gazi Ahmed Muhtar Paşa, uğranılan felaketlerin sorumlusu olarak, görevinden istifa etti; yerine Kamil Paşa sadarete geçti.

Kamil Paşa, devletin düştüğü bu kötü durumu düzeltmek yolunda, büyük devletlerle işbirliğini sağlayarak yeni bir anlaşmanın esaslarını hazırlamaya çalışıyordu. Londra’da yapılan konferansta, büyük devletler, Osmanlı sınırının Enez-Midye hattına çekilmesini teklif etmişlerdi. Bu müzakereler sürerken,

İttihat ve Terakki Cemiyeti de, karşılaşılan bu felaketlerde beceriksiz iktidarların büyük sorumlulukları bulunduğunu; Kamil Paşa hükumetinin de Edirne’yi Bulgarlara terkederek Enez-Midye hattına çekilmeyi kabul ettiği söylentilerini yayıyordu. Edirne’nin terki, halk üzerinde derin bir üzüntü yaratmıştı.

İttihat ve Terakki Cemiyeti bu uygun ortamdan yararlanmak ve kaybettirilen iktidarı yeniden kazanmak için hazırlıklara girişti. Gaye, sadrazam Kamil Paşa’nın istifa ettirilerek kabinenin düşürülmesi; siyasi iktidara sahip olunmasıydı. Kararın uygulanmasında Enver Bey ve Talat Bey’in gayretleri büyük olmuştur.

Enver ve Talat beyler, İttihat ve Terakki mensupları, muhafız birliğinin müdahalesi olmaksızın Sadaret dairesindeki küçük sofaya girmişlerdir. Gürültüler üzerine oraya gelen Nazım Paşa, vurulmuştur. Kamil Paşa, bu sırada Başkatip Ali Fuad Beyle (Türkgeldi) görüşmekteydi. Talat ve Enver beyler Sadrazam Kamil Paşa’nın yanına gelerek istifasını istemişlerdir. Kamil Paşa’nın yazdığı istifa dilekçesindeki "Cihet-i askeriye" tabirine "ve ahali" kelimesini de ilave ettirerek aldıkları istifa dilekçesi bizzat Enver Bey tarafından saraya götürülerek padişaha arzedilmiştir.

İstifa kabul olunarak İttihat ve Terakki’nin adayı Mahmud Şevket Paşa Sadarete geçmiştir. Böylece, yakın tarihimizde "Bab-ı ali Baskını" diye adlandırılan olay sonucunda İttihat ve Terakki’nin yeniden iktidarı sağlanmıştır.