Ans/C/CEM SULTAN

CEM SULTAN (1459-1495)

Fatih Sultan Mehmed’in küçük oğlu.

Edirne Sarayı’nda doğmuş, Napoli’de ölmüştür. Beş yaşına basınca bir hocaya verilmiş, dokuz yaşına gelince Kastamonu sancak beyliğine gönderilmiş ve öğrenimine orada devam etmiştir. Kardeşi Mustafa’nın 1474 yılında ölümü üzerine onun yerine, Karaman valiliği görevi ile Konya’ya gönderildi. Konya’da kaldığı altı yıl içinde öğrenimine devam etmekle beraber, ata binmekte, avlanmakta ve başka sporlarda ustalık kazandı. Larende’de (Karaman) saray, bedesten çarşı yaptırdı. Adaletli idaresi ile halkın sevgisini kazandı. Cem Sultan’ın çevresinde lalası Gedik Ahmed Paşa’dan başka, Frenk Süleyman, Hatipzade Nasuh, Defterdar Ahmed, Sofu Hüseyin ve Çeşnigirbaşı İlyas Şirmerd Ağa gibi şahsiyetler ile bazı Rum ve İtalyan bilginler de vardı. Cem Sultan bu sırada dünyaya gelen oğluna Oğuz Han adını verdi ve onu İstanbul’a babasının sarayına gönderdi. Fatih Rodos seferinden önce Rodos şövalyeleri ile bir antlaşma yapmaya Cem Sultan ile Çelebi Sultan’ı memur etti. Büyük bir sefer için Fatih’in Üsküdar’a geçtiği sırada Cem Sultan, bir miktar kuvvetle Suriye sınırına gönderildi.

Amasya valisi bulunan Bayezid çok iyi yetişmiş olmasına rağmen, Cem Sultan daha cesur ve hareketli idi; daha çok seviliyordu. Fatih de onu, sefahata düşkün olan Bayezid’den daha çok severdi. Fatih’in ölümü üzerine, sadrazam Karamani Mehmed Paşa, Bayezid’e taraftar olan Yeniçerilerin isteklerine uyarak Amasya’ya bir haberci gönderdi. Diğer taraftan da kendi adamlarından birini bir mektupla gizlice şehzade Cem Sultan’a gönderdi. Amacı, Şehzade Bayezid gelmeden Cem Sultan’ı getirip tahta çıkarmaktı. Fakat gönderdiği ulak Anadolu Beylerbeyi Sinan Paşa tarafından yakalanarak öldürüldü. Yeniçeriler de ikili oynayan Mehmed Paşa’yı öldürdüler. Böylece Cem Sultan’ın tahta geçirilmesi planı uygulanamaz hale geldi.

Hükümdarlığı kaybeden Cem Sultan, tahtı zorla ele geçirmek kararı ile kardeşine, karşı ayaklandı. Konya’da toplandığı kuvvetlerle acele Bursa üzerine yürüdü. Yapılan savaşta II. Bayezid’in kuvvetlerini yendikten sonra şehri ele geçirdi. Cem Sultan, Bursa ve civarına hakim olup 18 gün saltanat sürdü, adına hutbe okutup para bastırdı.

Bu sırada II. Bayezid, bir taraftan Anadolu yakasında hazırlıklar yaparken bir taraftan da Cem Sultan’ın lalası Afşinoğlu Yakup Bey’i elde etti; ona yazdığı bir mektupta Cem Sultan’ı savaşmak üzere askeri ile birlikte Yenişehir ovasına gelmeye ikna etmiş olursa kendisine Anadolu Beylerbeyliği’ni ve yüz bin akçelik ürün veren köyler vereceğini bildirdi. Cem Sultan kardeşi Bayezid’in hazırlıklarını önlemek istedi. Halası Selçuk Hatun ile devrin bilginlerinden Mevlana Ayaş ve Şükrullahoğlu Ahmed Çelebi’yi II. Bayezid’e göndererek, Anadolu yakasının kendisinde Rumeli yakasının Bayezid’de kalmasını teklif etti. Bayezid bu teklifi kabul etmedi.

Cem Sultan Bursa’dan ayrıldı; Karaman’a çekilecek yerde Afşinoğlu Yakup Bey’in sözüne kanarak Bayezid taraflısı olan Yenişehir’e gitti. İki taraf orduları Yenişehir civarında karşılaştılar (20 Haziran 1481). Savaşın en tehlikeli zamanında Afşinoğlu Yakup Bey, yanındaki kuvvetlerle Bayezid tarafına geçti. Ordunun diğer yöneticileri de askerleri ile birlikte Cem’e ihanet ettiler, Bayezid tarafına geçtiler. Cem de zaferden ümidini kesti. Savaş alanını terk edip Eskişehir’e, oradan da yaralı olarak Konya’ya geldi. Kardeşinin bir baskın yapmasından korkarak Konya’da da üç günden fazla kalamadı. Ailesini alarak Suriye’ye gitmek üzere Konya’dan ayrıldı (28 Haziran 1481). Torosları geçen Cem Sultan Tarsus Bey’i tarafından saygıyla ağırlandı, sonra Adana’ya geldi. Burada Ramazanoğlu Halil Bey’den pek fazla itibar gördü ve arkasından yetişip kendisine katılanlarla çevresi 300 kişiyi buldu.

Mısır hükumetinden izin alarak Mısır’a gitmek üzere Adana’dan ayrıldı. Kahire’de bulunduğu sırada bir taraftan Mısır sultanı ile anlaşmaya çalışırken diğer taraftan da kardeşine mektup göndererek ona sıkıntısından bahsetti. Sultan Bayezid verdiği karşılıkta hükümdarlık iddiasından vazgeçmesi şartı ile kendisine yılda bir milyon akçe vereceğini bildirdi. Cem bunu kabul etmedi.

Cem 27 Mart 1482’te Anadolu’ya gitmek üzere Kahire’den ayrıldı. Halep’te Trabzonlu Mehmed Bey, Adana’da da Karamanoğlu Kasım Bey’le buluştu. Burada Karamanoğlu Kasım Bey’le bir anlaşma yaptı. Bu anlaşmaya göre Cem Sultan hükümdar olursa Karaman ilini Kasım Bey’e verecek, buna karşılık Kasım Bey de ömrü boyunca kendisine bağlı kalacaktı. Cem Sultan, bu antlaşmadan sonra Kasım Bey’le birlikte Konya üzerine yürüyerek şehri kuşattı. Fakat başarı sağlayamadı. Anadolu’da tutunmak için birçok şehri ele geçirmeye çalıştı. Hiçbirini başaramadı.

Sultan Bayezid anlaşmak için Cem Sultan’a elçi gönderdi. Ailesiyle Kudüs’te oturması şartı ile şehzadeliği zamanındaki gelirinin verileceğini bildirdi. Cem Sultan, ek teklifinden daha mütevazı bir saltanata razı oldu; ama Bayezid bunu kabul etmedi.

Cem Sultan Balkanlar’a geçerek Bayezid’i zor durumda bırakacak planlar yaptı. Bu amaçla, kendisini Balkanlar’a geçirmek için Rodos şövalyeleri ile anlaştı ve 18 Ağustosta Rodos’a geldi.

Cem Sultan’ın Rodos’a sığınmasında Hıristiyan dünyası için büyük faydalar uman şövalyelerin reisi Pierre d’Aubusson, Papa IV. Sixtus’a ve Avrupa hükümdarlarına gönderdiği mektuplarla bu olayı müjdeledi ve Hıristiyan hükümdarlarının birleşerek harekete geçmeleri, Cem Sultan’dan faydalanarak Türkleri Avrupa’dan atmaları zamanının geldiğini bildirdi. Cem Sultan Rodos’tan Fransa’ya gönderildi.

Cem Sultan 1 Eylül 1482’de otuz kişilik maiyeti ve Rodos’tan satın aldığı 20 kadar Müslüman esiri ile Fransa’ya ayak bastı. Fransa’da şatodan şatoya, şehirden şehre dolaştırıldı. II. Bayezid’in Fransa kralı XI. Louis’e bir elçi göndererek Cem Sultan’ın salıverilmemesi karşılığında bir hayli para vaad etti. XI. Louis, padişahın tekliflerini red ettiği gibi elçisini de kabul etmedi. Öte yandan, Bayezid, kardeşine yazdığı mektupta da, şövalyelerden kurtulursa eski teklifine sadık kalacağını bildirdi. XI. Louis’in ölümünden sonra Fransa’da çıkacak bir karışıklıkla da Cem Sultan’ın kaçırılmasından korkan şövalyeler, Cem Sultan’ı şatodan şatoya gezdirmeye başladılar.

Şövalyelerin reisi d’Aubusson Bayezid’den aldığı paranın yanısıra Cem Sultan’ın ağzından sahte mektuplar yazarak Kahire’de bulunan annesi Çiçek Ha-tun’dan ve karısından para alıyordu.

Bir süre sonra Fransa kralı VIII. Charles ile Papa VIII. İnnocentius arasında 5 Ekim 1488’de yapılan bir anlaşma ile Cem Sultan Papa hükumetine teslim oldu. Bunun üzerine Cem Sultan, önemli menfaatler karşılığında şövalyelerin elinden alınarak Roma’ya gönderilmek üzere yola çıkarıldı (11 Ekim 1488). Roma’da Papa ve kardinal hariç, bütün ileri gelenler tarafından parlak bir törenle karşılandı (13 Mart 1489) ve Vatikan’da hükümdarlara mahsus daireye yerleştirildi.

Cem Sultan’ın Roma’ya getirildiğini duyan II. Bayezid, papaya bir elçi göndererek Cem Sultan’ın muhafazası karşılığında her yıl 40 bin altın verileceği vaadinde bulundu. Papa, Osmanlı padişahına gönderdiği bir mektupta bu teklifi kabul ettiğini bildirdi.

Papa VIII. İnnocentius’un ölümü üzerine yerine geçen VI. Alexander Borgia zamanında Cem Sultan daha serbest bir hayat sürdü. Borgia, kendisine bir defada 300 bin altın verilmek şartı ile Cem Sultan’ı zehirleterek öldürmeyi Osmanlı padişahına teklif etti. Düzenleyeceği Haçlı seferinde Cem Sultan’dan yararlanmak isteyen Fransa kralı ise Cem’in ölümünü engellemek için Roma’ya girdi. Cem Sultan’ı papanın elinden aldı.

Cem Sultan bu sırada hastalandı (16 Ocak 1495). Hastalığı gittikçe ilerledi ve 25 Şubat 1495 Çarşamba günü sabaha karşı da öldü. VIII. Charles’in Fransa dönüşünden sonra Napoli kralı tarafından Ova Şatosu’na nakledilen ceset, 1499 yılında Lecce’den gemiye bindirilerek Mudanya yolu ile Bursa’ya getirildi. Muradiye Camisi’nde Fatih’in büyük oğlu şehzade Mustafa’nın yanına gömüldü.

Cem Sultan’ın eceli ile veya yılancık hastalığından öldüğü konusunda değişik görüşler vardır. Bunlardan en kuvvetlisi Fransa kralına teslim edilmeden önce, papa tarafından tesirini yavaş yavaş gösteren bir zehirle zehirletilmiş olanıdır.

Cem Sultan, aynı zamanda devrinin tanınmış şairlerindendi. O daha çocukluk çağında şiir söylemeye başlamıştı. Cem Sultan’ın Farsça ve Türkçe iki divanı vardır. Türkçe şiirlerinin çoğunda bilhassa Ahmed Paşa’nın etkisi görülür. Şeyhi ve Necati yolunda yazılmış şiirleri de vardır. Genel olarak taklitçi bir şair olmakla beraber, üzüntülü zamanlarında özellikle gurbet yıllarında yazdığı çok başarılı lirik şiirleri de vardır. "Cam-ı Cem nuş eyle, ey Cem, bu Frengistan’dır" mısraıyle başlayan ünlü kasidenin Cem tarafından yazılmayıp yanlışlıkla ona isnad edildiği hakkında bir söylenti vardır. Farsça şiirlerinin çoğu İran şairlerine nazire olarak yazılmış bulunan Cem Sultan’ın Farsça’yı çok iyi bildiği anlaşılmaktadır.

Bilim ve sanat adamlarını her zaman koruyan Cem Sultan’ın etrafında toplanan ve bir kısmı gurbet hayatında da onun yanından ayrılmayan Sadi Haydar, Sehai, La’li, Kandi, Şahidi adlı şairlere "Cem şairleri" adı verilmiştir. Bunların içinde en değerlisi, "Cem Sadisi" diye tanınan Sadi’dir.