Ans/h/ HAYREDDİN PAŞA, BARBAROS (HIZIR REİS)

HAYREDDİN PAŞA, BARBAROS (HIZIR REİS)

Osmanlı denizcilik tarihinin en büyük komutanlarından, Cezayir beylerbeyi.

Midilli Adası’ndaki Banova köyünde doğdu. Vardar Yenicesi’nde tımar sipahi olan Yakup Ağa’nın oğludur. Asıl adı Hızır’dır. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekte, çeşitli kaynaklarda değişik tarihler verilmektedir.

Yakup Ağa Fatih Sultan Mehmed’in, Midilli Adası’nı Cenevizlilerden aldığında (1462) gönüllü olarak savaşa katılmış ve gösterdiği yararlıktan kendisine padişahın emriyle adadaki Banova köyü tımar olarak verilmiştir. Türk denizcilik tarihinin ünlü kumandanlarından olan İshak, Oruç ve İlyas Barbaros’un kardeşleridir. Oruç ile Hızır Reis "Barbaros Kardeşler" diye ün yapmışlardır.

Barbaros kelimesi Oruç’un sakalının kızıl olması sebebiyle Barbarosa’dan gelmiştir. Bir başka söylentiye göre de Baba Oruç’tan türemiştir. Türk denizcilerinin yetkili denizlere baba dediği son yıllara kadar uzanan bir gelenektir. Barbaros sözünün her iki deyiminin birleşmesinden doğduğu da iddia edilmektedir.

Barbaros Kardeşler, ailelerinin geniş imkanları, üstün zekaları ve yetenekleri ile Arapça dahil diğer Akdeniz ülkelerinin dillerini de öğrenmişlerdir.

Oruç, İlyas ve Hızır kardeşler, denizciliğe heves ettiler. Hızır, edindiği ticaret gemisiyle Osmanlı limanlarından olan Selanik, Serez ve Eğriboz’a giderek aldığı malları Midilli’de satıyor; Oruç ise daha kazançlı olan uzak seferleri tercih ediyordu. Bu seferlerden birinde kardeşi İlyas ile birlikte Trablusşam’a giden Oruç Reis, yolda Rodos şövalyeleriyle karşılaştı; şiddetli bir savaş sonucu İlyas şehit, Oruç Reis esir düştü. Onu Rodos’a götürdüler. Bu habere çok üzülen Hızır, bütün gücüyle kardeşini kurtarma teşebbüsüne girişti. Bu arada olağanüstü bir yiğit olan Oruç, bir gece forsa olduğu gemiden yüzerek kaçtı ve Antalya kıyılarına çıkmayı başardı. Buranın Sancak beyliğinde bulunan II. Bayezid’in oğlu Şehzade Korkut’un himayesini gördü ve sonra Midilli’ye döndü.

1512’de Sultan Yavuz Selim’in tahta geçmesi, rakibi durumundaki Şehzade Korkut’a karşı başlayan askeri harekat, Oruç Reis’i güç durumda bıraktı. Ağabeyi İshak’ın tavsiyesi üzerine Oruç, Midilli’den ayrılarak Mısır sultanının hizmetine girdi. Şehzade Korkut’un adamı olan Oruç Reis’in kardeşi olması sebebiyle endişelenen Hızır, kendisine zarar gelmemesi için gemisine buğday doldurarak Trablusşam’a gitti. Buğdayını satıp zenci köleler alarak Preveze’ye geldi. Bu arada Rodoslu şövalyelerle vuruştu. Akdeniz’de korku saldı; gemiler, ganimetler ele geçirerek her geçen gün biraz daha ün ve güç kazandı. 1512’de Cerbe Adası’na gidip Oruç Reis’le buluştu. İki kardeş cesaret ve güçlerini birleştirerek üstün başarılar kazandılar. Bir süre sonra Cerbe Adası’nı güvenli bulmayan Tunus Sultanı Ebu Abdullah Muhammed (1493-1525) ile anlaşarak hak yoluyla gaza yapacaklarını, aldıkları ganimetleri Tunus pazarlarında satacaklarını, bundan sultana da beşte bir pay vereceklerini söylediler. Sultan da onlara Tunus’un İskelesi Halkü’l-Vad (Goletta) limanını verdi. Bu limanı sultan adına idare edeceklerdi. Bu tarihten sonra Barbaros kardeşlerin inanılmaz efsanevi seferleri başladı. Çuha yüklü bir Fransız gemisini ele geçirerek yüküyle İstanbul’a hediye gönderdiler. Akdeniz’i egemenliği altına almak isteyen I. Selim bu davranışlarını ödüllendirerek onlara iki kadırga ile bir takdir belgesi gönderdi. Osmanlı sultanının bu davranışı iki kardeşi daha çok cesaretlendirdiğinden, Cenevizlilerin elinde olan Cezayir’e yelken açtılar.

1513’de Cicelli’yi zaptettiler. 1514 baharında Lipari adaları önlerinde Bougie Limanı açıklarında İspanyollarla yaptıkları savaşta iki yüz leventleri şehit düştü. Bununla beraber bu çarpışma onlara sayısız esir ve zengin ganimetler kazandırdı. 1516’da, Midilli’de bulunan ağabeyleri İshak’tan ayrılarak üsleri olan Halkü’l-Vad’a döndüler. Yakın arkadaşları Piri Reis’i, altı gemi, iki yüz esir ve birçok değerli hediye ile İstanbul’a gönderdiler. 1516-1517 yıllarında İspanyollarla karada ve denizde şiddetli çarpışmalar yaparak Cezayir’e hakim oldular.

1517-1518’de İspanyol ve Araplara karşı yaptıkları savaşlarda İshak ve Oruç Reis öldüler. Barbaros adı ve Cezayir hükümdarlığı Hızır Reis’e kaldı. Kardeşlerinin ölümü ve sıklaşan Arap-İspanyol saldırıları onu güvenilir bir destek aramaya zorladı. I. Selim’e bir elçi göndererek buyruğuna girmek istediğini bildirdi. Bu dileği kabul olunarak kendisi Cezayir beylerbeyliğine atandı ve emrine iki bin yeniçeri, birçok topçu ile Anadolu’da asker toplama yetkisi veren bir ferman gönderildi.

Barbaros Hayreddin, Alman İmparatoru Şarlken’in desteklediği müttefik filosu ve aleyhine dönen Tunus sultanını yenerek Şersel’e çekildi. Son savaşlarda sayıları azalan leventler ve burada kendisine katılan Türk denizcilerle Avrupa kıyılarına baskınlar düzenledi U520-1525). İspanyol üssü olan Penon Adası’nı aldı. Kıyı ile arasını kapatarak 1529’da Cezayir Limanı’nı yaptırdı.

1531’de Cenevizli Amiral Andrea Doria’nın Şersel’e yaptığı baskını karşılayarak binlerce esir aldı. 1532’de İspanya’da Katoliklerle anlaşmazlık içinde olan Müslümanlara yardımcı oldu. 1533’de, I. Süleyman’ın çağrısı üzerine büyük bir karşılama töreni ile İstanbul’a geldi. Padişah tarafından kendisine "Hayreddin" adı vezirlik ve kaptan-ı deryalık verildi.

Yeni gemilerle güçlenen donanmasının başında (1534) Akdeniz’de İtalya, Santa Lucca’ya Reggio’ya saldırdı. 1535’de Şarlken komutasında Tunus’a çıkan Alman-İspanyol donanması ve Tunus sultanı ile mücadelelerden sonra donanmasının bakımda olması sebebiyle, Barbaros leventleriyle birlikte Tunus’u terkedip Bon Limanı’ndaki kadırgalarına binerek Cezayir’e gittiler.

1536-1537’de Otranto’da karaya çıkarak Castro Kalesi’ni aldı. Padişahın emriyle Ege ve İyon Denizi’ndeki Venedik adalarına yöneldi. Cenigo (Çulha), Eğin, Zee (Mürted), Naxia (Nakşa) Osmanlı egemenliği altına alındı. Bu gelişmeleri endişe ile izleyen Avrupa devletleri, Barbaros’a karşı 1538’de Andrea Doria’nın komutasında Papalık, Venedik, Portekiz ve İspanya ile Malta’nın katıldığı altı yüz savaş gemisinden oluşan bir donanma Adriyatik Denizi’nde toplandı. Hayreddin Paşa yirmi bir parçalık donanması ve bütün gücüyle saldırıya geçti. Büyük bir güç dengesizliğine rağmen savaş, tarihte görülmemiş bir zaferle sonuçlandı (27 Eylül 1538 ),

Preveze Zaferi’nden sonra Barbaros Hayreddin Paşa Akdeniz’i kontrolü altında bulundurdu. 1543’de bir filo ile Marsilya’ya giderek Fransa Donanma komutanını da beraberine alarak Nice’yi (Nis) aldı. Kış Toulon’da geçirildi. Barbaros Hayreddin Paşa 1544’de İstanbul’a dönerek uzun bir hastalıktan sonra Beşiktaş’taki yalısında öldü.

Barbaros, anılarını Seyyid Muradiye’ye yazdırmış; Gazavat-ı Hayreddin Paşa adlı çok değerli bir eser bırakmıştır.