TB/ OSMAN GAZİ

 

OSMAN GAZİ ( 1258-1326 )

Üç kıtada 600 yıl yaşayacak, dünyanın en büyük imparatorluklarından birine adını veren devlet kurucusu… Osmanlı hanedanının başı… Zulüm ve ceberutluğun hüküm sürdüğü çağa, adalet ve huzur getiren Türk…

Osman Gazi, Osmanlı hükümdarlarından ilkidir. 1258 yılının 9 Mayısında, küçücük Söğüt kasabasında doğdu. Babası, Ertuğrul Gazi, Oğuz Türklerinin Bozok kabilesine bağlı Kayı aşiretindendi. Annesi, soyu Eba Müslim-i Horosanî’ye kadar çıkan Hürmüz hatundu. Oğuz törelerine göre yaşıyorlar, çocuklarını da Oğuz törelerine göre yetiştiriyorlardı. Osman, bu sebeple, Oğuz Destanı’ndan parçalar dinleyerek büyümüştür.

TOPRAKLARINI GENİŞLETTİ VE GÜÇLÜ BİR ADALET KURDU

Babası Ertuğrul Gazi, Moğol akınları önünde Batı’ya göç edenlerle birlikte, aşiretini alarak önceleri Doğu Anadolu’ya gelmiş, bir süre de Kuzeybatı Anadolu’da dolandıktan sonra, Selçuk hükümdarları tarafından, Bizans sınırındaki Söğüt ve Domaniç çevresine yerleştirilmiştir. Ertuğrul Gazi, yerine oğlu Osman’ın getirilmesini istiyordu. Ölümü üzerine, aşiretin bir bölümü Osman’ın, bir bölümü de Ertuğrul Gazi’nin kardeşi Dündar Bey’in almasını istediler. Sonunda Osman Bey başa geçti.

1258-60 yılları, Anadolu’nun, Moğol silindiri altında ezildiği, Selçukîlerin Konya’da bir isimden ibaret kaldığı, Bizans’ın iç kavgalarla çökmekte olduğu yıllardı. 23 yaşında başa geçen Osman Bey, bölgenin bilgini Edebâli’nin kızı ile evlendi ve böylece aşiretine bir de tarikat gücünü ekledi. Çevresindeki Rum tekfurlarıyla başa çıkabileceğini biliyordu. Selçukluların çöktüğünün farkında idi. Bizans heyulası ise, zulüm ve adaletsizlik içinde yaşıyordu.Osman Bey, hiçbir devletin adalet olmaksızın yaşayamayacağını çok iyi biliyordu.

Başlarda, çevresindeki Rum tekfurlarla iyi geçinmeye baktı. Fakat dostu Bilecik Tek-furu’ndan, öteki tekfurların beyliğini ortadan kaldırmak için baskınlar düzenlemekte olduğunu öğrenince, 1308’de Lefke’yi, Akhisar’ı, Geyve’yi, 1313’de İnegöl’ü, daha sonra Yenişehir ve Koyulhisar’ı ele geçirerek, topraklarını genişletti ve aldığı kasaba ve şehirlerde öylesine bir adalet kurdu ki, bunu duyan komşu tekfurların halkı, Osman Bey’i gözler oldular.

ELE GEÇİRDİĞİ GANİMETLERİ DAĞITIYORDU

Selçuklular çökmüştü ama, Osman yine de Selçuklulara bağlılığını sürdürüyor, ele geçirdiği ganimetlerden Selçukluların hissesini düzenli olarak gönderiyordu. Son olarak Karacahisar’ı ele geçirdiği zaman da ganimetin beşte birini Konya’ya göndermiş, gerisini gaziler arasında taksim etmişti. Osman Bey’in bu tutumu, çevresine büyük bir güven sağlıyordu.

Bu sırada İlhanlı Hükümdarı Gazan Han, Anadolu’yu baştan başa istilâ etti ve Selçuk hükümdarını yanına alıp İran’a götürdü. Anadolu’daki birçok beylikler dağılmış ve beylerin büyük bir kısmı, güvenlik içindeki Osman Bey’in yanına sığınmışlardı. Bu beyler, Osman Bey’i devlet kurmaya zorladılar. "Selçuk yıkıldı, Moğol üstün çıktı. Sen Kayıhan neslindensin. Oğuz’dan sonra Kayı gelir. Başımıza geç" diyorlardı. Osman Bey, bir meclis topladı. Aşiretin ileri gelenleri ile kayınpederi Edebâli’nin de bulunduğu bu mecliste Osman Bey’i han seçmeye karar verdiler. Ahi Evran, Osman gaziye kılıç kuşattı, mehter çalındı, Osman Bey eliyle meclistekilere kımız ikram etti. Kımızı içenler, "Hanlık kutlu olsun" dediler. Hutbe okundu ve Türkmenler birer birer gelip Osman Bey’e biat ettiler.

ÜLKEYİ 5 İDÂRİ BÖLGEYE AYIRDI

Osman Bey, 1299’da han seçildikten sonra önce Karacahisar’ı, sonra da Yenişehir’i başkent seçti. Bursa üzerine sefer düzenledi. Fakat Bursa, son derece sağlam bir kale idi. İçinde suyu, yiyeceği, barutu boldu. Osmanlı akıncıları, kalenin çevresindeki bütün köyleri ve öteki yerleşim merkezlerini yakıp yıktılar. Kaleyi, vireye zorladılar. Bu kuşatma 10 yıl sürdü.

Bu 10 yıllık dönem içinde Osman Gazi; elindeki kalelere subaşı, dizdar ve kadı gönderdi. Adaletten şaşanın cezası ölümdü. Her şey saat gibi işliyordu. 3000 kilometrekarelik bir toprağını, 5000 kilometrekareye çıkarmıştı. Küçük ülkesini, 5 idarî bölgeye ayırdı, bunların idaresini güvendiği komutanlara verdi. Sultanönü Orhan Bey’in, Eskişehir Gündüz Alp’in, İnönü Aykut Alp’in, Yarhisar Hasan Alp’in, İnegöl Turgut Alp’in idaresine bırakılmıştı.

Altmış altı yaşına kadar, yani 43 yıl küçük devletini yönetti. Bir iki denemeden sonra güvenerek bel bağladığı oğlu Orhan’a, idareyi devretmiş ve kendisi devletin iç işleriyle uğraşmıştır. Çok sade bir hayat sürerdi. Gün batmadan akşam yemeğini yer ve bu herkesin arasında yenilen yemeğe dileyen otururdu. Yemekten sonra mehter çalar ve mehter ayakta dinlenirdi.

Uludağ’ın Bakacık tepesinden Bursa’yı seyrederken, güneşin ışıkları altında pırıl pırıl parlayan Gümüşlü Kümbet’i pek beğenmiş ve oğluna, eğer ölürse, bu kümbetin altına gömülmesini vasiyet etmişti. Osman Bey, Bursa’nın alınışını göremedi ama, cesedi Bursa’ya getirilip bu Gümüş Kümbet’in altına gömüldü.