O T/ PAD./ II.MURAD

II. MURAD  (1404 – 1451)

Osmanlı Hanedanı’ndan altıncı padişah.

I.Mehmed (Çelebi)’nin oğlu. Amasya’da doğdu. II. Murad tahta çıktığı zaman (1421) imparatorluğun iç durumu son derece karışık ve huzursuzdu. Genç hükümdar, önce Bizans tarafından salıverilen amcası Sultan Mustafa ile uğraşmak zorunda kaldı. Bursa üzerine yürüyen amcasını yendi. Sultan Mustafa öldürüldü.

İki ay dört gün devam eden Bizans kuşatması yapıldı (1422). Bizanslılar, İznik’te Şehzade Küçük Mustafa’nın ayaklanması sayesinde kurtuldular. II.Murad, 13 yaşındaki kardeşinin ayaklanmasını da bastırdı.

Aydın ve Menteşe beyliklerine son veren II. Murad, Karaman’la yeniden başlayan bir savaşa girdi, savaşı kazandı.

1425 tarihinde Venedik Savaşı başladı. Almanya ile Macaristan da Venedik’in yanında Osmanlılara karşı savaşa girdi. II. Murad, Selanik’i fethetti (13 Mart 1430). Osmanlılar, üç büyük Avrupa devletine karşı savaşırken, Karamanoğlu İbrahim Bey Osmanlıları arkadan vurdu. II. Murad o sırada Tuna’nın kuzeyinde savaşıyordu. Karamanlılar, Hamid İli’ne (Isparta) girdiler.

II. Murad, Belgrad’ı kuşattı (1439). Bu kaleyi Macarlardan alamadı. Ancak Bosna, Osmanlı hakimiyetine girdi. Yanoş’a İbrahim Bey, Osmanlıların elinde olan Rumeli’yi Macaristan’a teklif ederken, Beypazarı, Akşehir, Beyşehir, Seyitgazi, Bolvadin gibi Osmanlı kasabalarını yağmalıyordu.

II. Murad Segedin Antlaşması’nı imzalayarak Macaristan’la sulh yaptı (12 Temmuz 1444). Aynı günlerde Karamanoğlu ile de sulh yaptıktan sonra Ağustos ayı içinde tahttan çekildi. Tahta II. Mehmed (Fatih) çıktı.

Çocuk yaşta bir hükümdarın tahta çıkması, Avrupa’yı ümide düşürdü. Osmanlılara karşı beşinci bir Haçlı seferi hazırlıklarına başlanıldı.

Kardinal Cesarini, Macaristan ve Polonya kralı Wladislaw’ın Segedin Antlaşması’nda etmiş olduğu yeminin "dinsiz Osmanlılara karşı" bir hükmü olmayacağını söyledi ve Papa adına kralın yeminini resmen bozdu. Macaristan ve Polonya’dan başka Almanya, Fransa ve Venedik, Osmanlılara karşı birleştiler. Osmanlı hakimiyetinde bulunan Eflak Prensliği, Bosna Krallığı ve Dubrovnik Cumhuriyeti de ayaklandılar ve Haçlıların safında yer aldılar. Bu şekilde 100.000 kişilik bir ordu meydana getirdiler.

Haçlılar, Varna’ya, Karadeniz’e doğru Osmanlı topraklarında ilerlemeye başladılar.

Edirne’de toplanan saltanat şurası, Sultan II. Murad’ın yeniden tahta geçmesi için Manisa’dan çağırılmasına karar verdi. Bu karar, Çandarlı Halil Paşa tarafından II. Mehmed’e bildirildi.

Sultan II. Murad, ilk daveti reddetti. Oğlunun otoritesini kırmak istemiyordu. Ancak II. Mehmed’in: "Eğer padişah biz isek size emrediyoruz, gelip ordumuzun başına geçin; yok siz iseniz, gelip devletinizi müdafaa edin" şeklindeki mektubu üzerine, Manisa’dan Edirne’ye hareket etti. Oğlunu tahttan indirmedi. Başkumandan sıfatıyla ordunun başına geçmekle yetindi.

II. Murad, 40.000 kişilik seçkin bir orduyla Balkan dağlarını aşarak Tuna’ya yaklaşmaya başladı. II. Murad, Haçlıları karşılamaya hazırlanıyordu. Osmanlı ordusunun önünde giden bir sipahinin mızrağının ucuna Segedin Antlaşması geçirilmişti.

İki ordu, Varna yakınlarında karşılaştı (10 Kasım 1444). Üstünlüğü Osmanlılara kaptırmak istemeyen Hunyadi Yanoş, derhal Osmanlı sağ kanadına saldırıya geçti. Osmanlı sağ kanadı sarsıldı, çekildi ve bozuldu; fakat zayiat vermedi. Sağ kanadın çekildiğini gören Hunyadi, sol kanada yüklendi. Bu anda Sultan II. Murad’ın çevresindeki komutanlar telaşa kapılmışlardı. Hükümdara geri çekilmeyi tavsiye ettiler. II. Murad, ne geri çekildi, ne taarruz etti. Yerinde kaldı. Sol kanadın hafifçe geri çekilmesini emretti. Bunu gören ve artık zaferi kazandığını sanan düşman, çılgın bir sevinçle Osmanlı merkezindeki birliklere çarptı. Haçlılar, artık Hunyadi’nin hakim olamadığı bir kargaşalık ve kızgınlıkla Osmanlı birlikleri arasına giriyorlardı. Savaşın en kızışmış anında Sultan Murad, kanatların düşmanı çevirmesini emretti. Çembere alındığını farkedemeyen Haçlılar, hızla imha ediliyorlardı. Durumu çok geç anlayan Kral Wladislaw, müdahale etmek istedi, bizzat vuruşmaya katıldı. Fakat kralın şahsını korumakla görevli 50 şövalyeyi öldüren Osmanlılar, Haçlı başkomutanına yaklaştılar. Timurtaş adında bir Osmanlı askeri, kralın atının ayağına balta savurdu; Koca Karaca Ağa da kralın başını kesti. Hunyadi, bozgunu durduramayacağını anlayınca, küçük bir müfreze ile kaçtı. Kaçan birkaç yüz kişiden başka tüm Haçlılar yok edildi. Bu savaşta, Osmanlı şehidlerinin sayısı 150 kişi idi. Düşman ordusundan 80-90 bin kişi esir alınmış, kalanı da öldürülmüştü.

Varna; Macaristan ve Polonya için büyük bir darbe oldu. Macaristan kralı, Polonya kralı, Bohemya kralı ve Litvanya büyük dukası olan Wladislaw’ın öldürülmesi, büyük bir buhrana sebep oldu. Macaristan- Bohemya ile Polonya- Litvanya, bir daha birleşmemek üzere ayrıldı.

Varna zaferinden sonra Sultan II. Murad, ordunun isteği üzerine tekrar tahta geçti. Oğlu Sultan II. Mehmed, Manisa Sancak Beyliği’ne döndü.

Sultan Murad, 1439-1440’da ilk Mora seferini yaptı. Bu ülkeye 1446 yılında ikinci bir sefer düzenledi. Atina’ya geldi. Oradan Korintos’a yürüyerek kaleyi aldı (10 Aralık 1446). Mora’nın merkezi Patras’ı ele geçirdi. Ertesi yıl Arnavutluk seferine çıktı. Bu sefere, oğlu II. Mehmed de katılmıştı.

Varna zaferinden sonra Haçlılar, şanslarını yeniden denemek istediler. Hunyadi Yanoş, Haçlı ordusunun başına geçti. Bu defa ki Haçlılar ordusuna Macaristan, Almanya, Polonya, Sicilya, Moldavya ile yeniden ayaklanan Eflak katıldı. 100.000 asker toplandı. Karamanoğlu İbrahim Bey’in gönderdiği alayla birlikte Sultan II. Murad, düşmanla Kosova’da karşılaştı. Yanında, oğlu II. Mehmed de bulunuyordu.

Savaş; 17, 18 ve 19 Ekim (1448) günlerinde üç gün, üç gece devam etti. Bu savaşta Macar alayları, Osmanlılarınkine yakın bir cesaretle dövüşüyorlardı. Ancak, ikinci günün sonunda yorulan, saldırı kabiliyetini kaybeden ve ağır zayiat veren düşman, üçüncü sabah başlarken, 17.000 ölü ve on binlerce esir veren Haçlı ordusu, dağıldı.

İkinci Kosova Savaşı, Avrupa’nın, Osmanlıları Balkanlar’dan sürüp atmak için yaptığı sonuncu teşebbüs oldu.

II. Murad, 3 Şubat 1451 günü sabah vakti Edirne Sarayı’nda vefat etti. Türbesi, Bursa’da Muradiye Camii bitişiğindedir.

Sultan Murad, bilgin, şair ve musikişinastı. Sanat ve ilmi tam olarak korudu. Oğlu zamanında gelişen rönesansın gerçek koruyucusu oldu.