Ans/ı-i/ İBRAHİM MÜTEFERRİKA

İBRAHİM MÜTEFERRİKA (1674-1745)

İlk Türk matbaasının kurucusu, ilk Türk yayımcısı, yazar ve hakkak.

Macaristan’ın Erdel bölgesinde, Kolojvar’da doğdu (Bugün Romanya’da Cluj şehri). Protestan papazlığı kolejinde, vaiz olmak için ilahiyat öğrenimi gördü. Kaynaklarda "Kalvinist" olduğu yazılıysa da Niyazi Berkes, İbrahim Müteferrika’nın "Risale-i İslamiye" adlı yazma eserini inceledikten sonra onun "Unitarian" olduğu sonucuna varıyor.

İbrahim Müteferrika muhtemelen 1691 tarihinde Osmanlıların desteklediği Orta Macar Kralı Tököly’nin Nemçelilere karşı yaptığı savaşa katıldı. Bu surette Osmanlılar safhına geçerek Müslüman oldu ve İbrahim adını aldı. 1710’da ‘Risale-i İslamiye" adlı bir eser kaleme aldı. Türk dilini ve kanunlarını bildiği için çabuk yükselerek "müteferrika" oldu. 1715’de Mora meselesi sebebiyle Viyana’da Prens Savoieli Eugene ile yapılan müzakerelere bu sıfatla katıldı. 1716’da Nemçelilere karşı Belgrad’da toplanan Macarlar için tercümanlık yaptı. 1717’den 1735’e kadar Doğu Macaristan’daki Macarların lideri olan ve Tekirdağ’ında bulunan II. Rakoczi Ferenc’in yanında tercüman olarak bulundu. İbrahim Müteferrika’dan çok memnun kalan Rakoczi ölümünden önce onu sadrazam İbrahim Paşa’ya tavsiye etti.

İbrahim Müteferrika’nın matbaanın açılması için uğraşması İbrahim Paşa’nın korunmasına girmesinden sonradır. Müteferrika, basmacılıkla ilgili ilk bilgileri doğduğu yer olan Erdel’de öğrendi. Memleketinden getirdiği yenilikçi fikirlerini uygulamada başarılı oldu. Ancak İbrahim Müteferrika’nın III. Ahmed ve yenilik taraftarı Damad İbrahim Paşa gibi bir sadrazam zamanında yaşamış olması da önemlidir.

İbrahim Müteferrika matbaasını açmazdan evvel Türkiye’de matbaa yok değildi. Fakat bunlar Ermeni, Rum, Yahudi matbaalarıydı, hatta Arap harfleriyle de baskı yapanlar vardı. Türkçe kitap basma teşebbüsünde, Fransa elçisi Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in oğlu Said Mehmed Efendi’nin de yardımı oldu. Said Efendi babasıyla birlikte gittiği Paris’te matbaaları gezmiş ve Türkiye’de de

bir matbaa kurulmasını arzu etmişti. Böylece kendisine bir de koruyucu bulan İbrahim Müteferrika Vesiletü’t-Tıbaa adlı matbaacılığın önemini ve faydalarını bildiren, bir risale kaleme aldı. Sadrazama sunduğu bu risalede, yangınlar ve isyanlardaki yağmalar sebebiyle birçok yazma eserlerin mahvolduğundan, hattatların yanlış yazmaları yüzünden yazma eserlerin hatalarla dolu olduğundan, basıma izin verilirse kitapların okunaklı ve hatasız olup basma ve sonuna fihristler konularak okuyanlara kolaylık sağlanacağından, kitapların ucuzlayarak herkes tarafından alınabileceğinden, basma eserler sayesinde Osmanlı Devleti’nin İslamlara hizmet edeceğinden, Avrupalıların bastıkları Arapça, Farsça ve Türkçe kitapların yanlışlarla dolu olduğundan İslam aleminin ihtiyacı olduğu kitapların basılmasının devletin şan ve şerefini arttıracağından bahsetti.

İbrahim Müteferrika risaleyle sadrazamdan hem teşvik hem de maddi yardım gördü. Fakat matbaa açılacağının duyulması hattatlarla, yazma eserleri teksir edenleri tedirgin etti. Çünkü basma eserlerle birlikte hattatların yazma eserleri rağbetten düşecekti. Bu durum üzerine İbrahim Müteferrika, risalesindeki sebepleri tekrar eden, dini eserlerin basılmayacağını bildiren bir dilekçeyi sadrazama verdi. Bu dilekçede şeyhülislam tarafından fetva ve padişah III. Ahmed tarafından da ferman verilmesini istedi. Dilekçeye ayrıca Vankulu Lugatı’ndan basmış olduğu birkaç sahifeyi örnek olarak ekledi. Şeyhülislam Abdullah Efendi bazı dini kitapların dışında lugat, mantık, heyet, tarih, coğrafya, edebiyat, tıp ve felsefeye dair telif edilmiş olan eserlerin basılabileceğine dair fetva verdi. Bu fetva ile birlikte ferman da çıkınca Türkçe eserler basacak olan ilk matbaa, İstanbul’da Sultan Selim civarındaki İbrahim Müteferrika’nın evinde kuruldu (1727).

İbrahim Müteferrika ölümüne kadar 17 eser bastı. Basılan eserlerin isimleri ve basılış tarihleri şöyledir:

1-Kitab-ı Lugat-ı Vankulu, Vanlı Mehmed b. Mustafa’nın telif ettiği Sinan-ı Cevheri isimli lugatın tercümesi (1729).

2-Tuhfetü’l-Kibar fi Esfarü’l-Bihar, Katip Çelebi’nin Osmanlı denizciliğine dair eseri (1729).

3-Tarih-i Seyyah, Müteferrika’nın Latince’den tercüme ettiği bir Afgan tarihi (1730).

4-Tarihü’l-Hindü’l-müsemma bi Hadis-i Nev, Amerika’nın keşfine dair olup, Türkçe ilk resimli eser (1730).

5-Tarih-i Timur Gürgan, Nazmizade’nin tercüme ettiği Arap tarihçi İbn-i Arapşah’ın eseri (1730).

6- Tarih-i Mısrü’l-cedid ve’l-kadim li Süheyli Efendi (1730).

7-Gülşen-i Hülefa, Nazmizade’nin Bağdat tarihine dair olan eseri (1731).

8-Grammaire Turque, MDCCXXX Türk gramer ve Türk dilini kısa ve kolay metodla öğreten bu eserin Fransızca metin için lazım olan Latin harfleri, İbrahim Müteferrika tarafından döküldü ve dizildi (1731).

9-Usulü’l-Hikem fi Nizamü’l-Ümem, Müteferrika’nın eseri olup sosyal fikirleri bakımından önemlidir (1732).

10-Füyuzat-ı Mıknatısıye, Müteferrika tarafından Latince’den tercüme edildi (1732).

11-Cihannüma, Katip Çelebi’nin eseri olup Mütteferrika’nın bastığı ilmi eserler arasında en önemlisidir. Eserin başında geometri ile ilgili basit bilgilerler verdikten ve kainat sistemine dair çeşitli meseleleri yazdıktan sonra haritalar ve şekiller de ilave etmiştir. Ayrıca bu eserde kendisini "İbrahimü’l-Coğrafi" diye de adlandırır (1733).

12- Takvimü’t-Tevarih, Katip Çelebi’nin basılan bu ikinci eseri İbrahim Müteferrika tarafından işlenmiştir. Katip Çelebi’nin hayatını tahlil ve matbaanın programını ihtiva eden bir önsözü vardır (1734).

13-Tarih-i Naima, Müteferrika’nın önsözü ve matbaanın bastığı kitapların isimleriyle, kaç adet basıldıkları yazılıdır (1735).

14-Tarih-i Raşid Efendi, Vak’anüvis Raşid Efendi’nin bu eseri 3 cilt olarak basıldı (1740).

15-Tarih-i Çelebizade Efendi, Vak’anüvis Çelebi-zade Asım Efendi’nin eseri (1741).

16-Ahval-i Gazavat der diyar-ı Bosna, Bosna’da yapılan savaşları anlatır (1741).

17-Lisanü’l-Acem, 2 cilt halinde basılan bu eser Şuuri Hasan Efendi tarafından yazılan Türkçe-Fransızca bir lugattır (1742).

İbrahim Müteferrika bunların dışında Mecmua-i Heyetü’l-Kadime ve’l-Cedide adlı Latince’den bir coğrafya kitabı tercüme etti. İslamiyye adlı eserini de basamadı. İbrahim Müteferrika’nın beş de haritası vardır:

1-Marmara Denizi haritası, üzerinde "Benim devletlu efendim, eğer fermanınız olursa daha büyükleri yapılır. Sene 1132" yazılıdır.

2-Bahriye-i Bahr-i Siyah (Karadeniz haritası) (1724)

3-Memalik-i Iran (1729)

4-Mısır haritası

5-Ön Asya haritası

İbrahim Müteferrika yalnız ilk Türk matbaasını kurmakla kalmadı, yaşatmaya da çalıştı. Bastığı eserleri kendisi seçti, tercüme etti, toparladı, yazdı. Bazı eserleri önsöz, ek ve fihristlerle yeniden işledi. Haritaları kendisi çizdi, harflerin hakedilmesinde yardımcı oldu, teknik işlerle bizzat ilgilendi. Yalova’da bir kağıt fabrikası için çalıştı.

İbrahim Müteferrika Efendi’nin ölümünden sonra kalfası Kadı İbrahim ile oğlu İbrahim devam ettirdiler, sonra matbaa metruk hale geldi. Fakat III. Selim devrinde, Vasıf ve Raşid efendilerin gayretleriyle tekrar faaliyete geçip bir hayli kitap basıldı.

İbrahim Müteferrika’nın mezarı 1942’de Aynalıkavak Mezarlığı’ndan Galata Mevlevihanesi’nin haziresine nakledildi.