Ans/o/ OSMANLI İMPARATORLUĞU 1

OSMANLI İMPARATORLUĞU

Osmanlı Devleti’ni kuran Osmanoğullarının aslı Kayı boyuna dayanır, devletin kurucusu sayılan Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi; onun babası da Gündüz Alp’dir.

Osman Gazi (1258- 1326), babası Ertuğrul Gazi’nin ölümünden sonra Kayı Boyu’nun beyliğine geçti. 1291’de Karacahisar’ı aldı ve burayı beyliğine merkez yaptı. Bilecik ve Yarhisar kalelerini aldı. 1299’da bağımsızlığını ilan etti.

On yıl kuşattıktan sonra 6 Nisan 1326’da Bursa’yı aldı ve Bursa’nın fethinden kısa bir süre sonra öldü.

Osman Gazi’nin ölümünden sonra yerine oğlu Orhan Bey (1326-1360) geçti. İznik ve İzmit’i Bizanslılardan alan Orhan Bey, Karasi Beyliği’ni de Osmanlı Beyliği’ne kattı.

Orhan Gazi’nin ölümüyle yerine geçen oğlu I. Murad (1360-1389) zamanında Sırplar Çirmen’de yenilgiye uğratılınca Trakya ve Makedonya’da birçok bölge Osmanlıların eline geçti.

I. Murad, Haçlılarla Kosova’da yaptığı savaşta bir Sırplı tarafından öldürülünce yerine oğlu I. Bayezid geçti.

I.Bayezid, babasının ölümünden sonra kendisine savaş açan Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Germiyanoğulları, Menteşeoğulları ve Hamidoğulları’nın Anadolu’daki hakimiyetine son verdi (1389). 1396’da İstanbul’u kuşatması yeni bir Haçlı seferine sebep oldu. Bunun üzerine Haçlıların yenilgisiyle sonuçlanan Niğbolu Savaşı yapıldı. 1402’de Timur’la Ankara Savaşı’nı yaptı ve Timur’a esir düştü.

Yıldırım Bayezid’in Timur’a esir düşmesinden sonra ki 11 yıl (1402-1413) Osmanlı İmparatorluğu’nda Fetret Devri veya Fasıla-i Saltanat olarak geçmektedir.

Çelebi Mehmed, I. Mehmed olarak tahta geçtikten sonra (1413) Osmanlı birliğini yeniden sağladı. Yerine oğlu II. Murad geçti.

II. Murad 1422’de Bizans’ı 6. defa kuşattı. 1430’da Venediklilerden Selanik’i geri aldı. Venedik ve Macaristan gibi Avrupa’nın en güçlü deniz ve kara devletleriyle çekişti. Eflak ve Sırbistan’ı yeniden Osmanlı Devleti’ne bağladı. Macaristan’la 12 Temmuz 1444’de Segedin barışını imzaladıktan sonra tahtı oğlu II. Mehmed’e bıraktı. Fakat Haçlı ordusu Murad’ın tahttan çekilmesinden faydalanmak isteyince tekrar tahta çıktı ve Haçlıları Varna’da yendi. İkinci bir Haçlı ordusunu 1448’de Kosova’da yendi. II. Murad’ın 1451’de ölümü üzerine yerine oğlu II. Mehmed 2. defa Osmanlı tahtına çıktı.

II. Mehmed, Rumeli Hisarı’nı yaptırdı ve İstanbul’u fethetti. II. Mehmed’in padişahlığı zamanında Ege Denizi’ndeki Limni, Taşöz, Midilli, İmroz ve Eğriboz Adası Osmanlı hakimiyetine geçti. Trabzon Rum İmparatorluğu’na son verildi (1461). 1471’de Kırım, Osmanlı Devleti’ne bağlandığı gibi Kırım’daki Ceneviz kolonileri de ele geçirildi. 1473’de Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ı Otlukbeli’nde yendi. 1474’de Karaman Beyliği’ne kesin olarak son verildi. İtalya’nın fethi hazırlıkları yapıldı ve 1480’de Gedik Ahmed Paşa İtalya’nın fethiyle görevlendirildi. Otranto seferine çıkan Gedik Ahmed Paşa, Fatih’in ölümü üzerine geri döndü.

Fatih’in 1481’de ölümüyle yerine oğlu II. Bayezid geçti. Fakat kardeşi Sultan Cem bunu kabul etmedi. 1495’e kadar süren Cem hadisesi II. Bayezid’i uzun süre oyaladı. İtalya’nın fethinden vazgeçildi. 1483’te Macaristan üzerine Morova seferine, 1484’te Boğdan seferine çıkıldı. 1485’te 6 yıl sürecek olan ilk Memluk savaşı patladı. Yapılan seferlerden üçünü Memluklular, ikisini de Osmanlılar kazandı. II. Bayezid 1492’de Macaristan ve Arnavutluk seferine çıktı. Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki üstünlüğü bu devirde de korundu. İlk İspanya seferini 1487’de Kemal Reis yaptı. Fakat İspanya’da son Müslüman devleti olan Gırnata’nın düşmesine engel olunamadı.

II. Bayezid döneminde Venedik’le büyük çapta savaş, yapıldı. Mora’da Venediklilerin elinde kalan İnebahtı, Modon ve Koron (1499) ile Adriya kıyılarındaki Draç limanı ele geçirildi. Venedik’le barış 1502’de yapıldı. Fakat aynı yıl, İran’da Akkoyunlu Türk hanedanı düştü ve yerine yine bir Türk hanedanı olan Şah İsmail Safevi geçti.

İran’dan başka Irak, Doğu Anadolu, Güney Kafkasya gibi ülkelere de hakim olan ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra en güçlü devlet durumuna gelen Safevi İmparatorluğu, Akkoyunlular ve Osmanlılar gibi Sünni değil Şii idi. Şah İsmail, mezhebini yaymak için Anadolu’da ayaklanmalar çıkardı. Bu durum II. Bayezid’in son yıllarını huzursuz kıldı. Diğer taraftan II. Bayezid’in oğullarından Ahmed, Korkud ve Selim arasında saltanat mücadelesi başladı. Bayezid ve devlet adamları şehzade Ahmed’in, yeniçeriler de Şehzade Selim’in padişah olmasını istiyordu. Sonunda II. Bayezid tahtı Selim’e bırakmak zorunda kaldı (1512).

I. Selim önce kardeşleri Ahmed ve Korkud’u ortadan kaldırdı. Daha sonra İran meselesini ele aldı. 1514’te Çaldıran Meydan Savaşı’nda Şah İsmail’i yendi. Doğu Anadolu Osmanlıların eline geçti. Dulkadiroğulları toprakları ile Maraş ve Elbistan da fethedildi (1515). Bundan sonra Memlukler üzerine sefer yapıldı. Memlukler, önce Mercidabık’ta (1516)sonra da Ridanrye’de (1517) yenildiler. Suriye, Mısır ve Hicaz Osmanlı idaresine geçti. Mekke ve Medine Osmanlı topraklarına katıldı. Mukaddes Emanetler, Mekke, Medine ve Kahire’den İstanbul’a getirildi. Sultan Yavuz Selim’in bu Mısır seferi Osmanlı tarihinin en uzun seferidir. Hilafet, Abbasi hanedanından alınarak Sultan Yavuz Selim’le birlikte Osmanoğullarına geçmiştir. Yavuz devrinde Cezayir de İspanyolların baskısından kurtarılarak imparatorluğa bağlanmıştır. Bu, Oruç Reis ve Barbaros Hayreddin Paşa’nın teşebbüsleriyle gerçekleşmiştir. Oruç Reis 1517 başlarında Cezayir’i fethetmiş aynı yılın 1 Eylülünde Fas sınırında Tlemsen Kalesi’nde İspanyol ordusu tarafından kuşatılıp şehit edilmiş, fakat Kuzey Afrika’da Osmanlı hakimiyetini gerçekleştirmiştir.

Sultan Yavuz Selim yeni bir sefer hazırlığı içindeyken 22 Eylül 1520’de ölünce yerine oğlu I. Süleyman padişah oldu.

Sultan Kanuni Süleyman zamanında (1520-1566) Mısır’da Canberdi Gazali ayaklanması bastırıldıktan sonra (1520), Belgrad (1521) ve Rodos (1522) ele geçirildi. Mohaç’da Macaristan ordusu yenildi ve Macaristan Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı bir krallık haline geldi (1526). Habsburg hanedanından Ferdinand’ın veraset yoluyla Macar Krallığı’nda hak iddia etmesiyle, Avusturya’ya karşı yeni bir sefer açıldı. Viyana kuşatıldı. Fakat alınamadı. Osmanlı ordusunun çekilmesinden sonra Avusturyalıların tekrar Budin’i almak istemeleri üzerine Kanuni tekrar Avusturya’ya karşı sefere çıktı (1530). Avusturya toprakları yağmalandı. Avusturya ile barış 1533’de imzalandı. Aynı yıl İran’a savaş açıldı. Tebriz ve Bağdat ele geçirildi. Kanuni, Avusturya’ya yaptığı seferlerle imparatorluğun Batı sınırlarını, İran seferiyle de Doğu sınırlarını güven altına aldı. Bundan sonra Akdeniz’de seferlere başladı. Venedik’e savaş açıldı. Korfu Adası kuşatıldıysa da alınamadı. Barbaros Hayreddin Paşa bir yıl sonra 1538’de Preveze’de Hıristiyan donanmasını yenerek Osmanlı İmparatorluğu’nun Akdeniz hakimiyetini sağladı.

Janos Zapolya’nın ölmesinden faydalanan Ferdinand, Macaristan’ı ele geçirmek için Budin’e bir ordu gönderdi. Bu durum Kanuni’nin Macaristan üzerine sefere çıkmasına sebep oldu. Bu sefer sonunda Macaristan Osmanlı Devleti’nin bir eyaleti haline getirildi. 1543’de, Fransa Kralı I. François’e yardım etmekle görevlendirilen Barbaros Hayreddin Paşa, Nis’i (Nice) top ateşine tuttuğu gibi, Kanuni de bu sefer sırasında Estergon Kalesi’ni aldı. Bu seferden sonra İran ile savaş tehlikesi belirdiğinden Avusturya ile beş yıllık bir barış yapıldı (1547). 1548’de tekrar İran üzerine sefere çıkan Kanuni, İran’la ilk barışı 29 Mayıs 1555 Amasya Antlaşması ile imzaladı. Sultan Kanuni Süleyman son seferini Zigetvar Kalesi’ne yaptı. Ancak kuşatma sırasında hastalanarak öldü (1566). Ölümünden hemen sonra kale zaptedildi. Yerine oğlu II. Selim geçti .

II. Selim seferlerde ordusunun başına geçme geleneğini kaldıran ilk padişah oldu. Pek uzun sürmeyen saltanatı, Sokullu Mehrned Paşa gibi üstün yetenekli bir sadrazamın idaresinde geçti. II. Selim babasından devraldığı deniz siyasetini devam ettirdi. Hızır Reis ünlü Sumatra seferini yaptı. Bu suretle Osmanlı hakimiyeti Hint Okyanusu’ndan sonra Büyük Okyanus’a da geçti. Lala Mustafa Paşa karadan, Piyale Paşa da donanmasıyla denizden Venedik’in elinde bulunan Kıbrıs Adası’nı 1 Temmuz 1570’de aldı. Ancak Kıbrıs’ın fethi yeni bir Haçlı seferinin hazırlanmasına sebep oldu. Venedik, Papa ve İspanyol donanmasından meydana gelen donanma karşısında, Uluç Ali Paşa idaresindeki Osmanlı donanması, İnebahtı (Lepanto)’nda yenildi. Fakat Uluç Ali Paşa donanmanın kendisine ait 40 kadırgasını kurtardı ve İstanbul’a dönünce Kılıç Ali Paşa unvanı ile kaptan paşalığa yükseltildi.

İnebahtı yenilgisinden kısa bir süre sonra donanmasını yenileyen Kılıç Ali Paşa bu defa Tunus üzerine sefere çıktı ve Tunus’u aldı.

Yine II. Selim zamanında, Süveyş Kanalı’nı açmak; Akdeniz’le Kızıldeniz ve Hint denizlerini birleştirmek düşünüldü fakat uygulamaya geçilemedi. Diğer teşebbüs de Hazar Denizi ile Karadeniz’i birleştirmek için Don- Volga nehirleri arasında bir kanal açılması teşebbüsü idi.

II.Selim’den sonra tahta çıkan III. Murad’ın ilk yıllarında sadrazam yine Sokullu Mehmed Paşa idi. Sokullu Mehmed Paşa 1575’de Lehistan Krallığı’nı himaye altına aldı. Fas’taki Portekiz hegamonyasına son verdi. Fakat III. Murad’ın, Sokullu’nun karşı çıkmasına rağmen, İran’a savaş açması, İran ile 12 yıl süren savaşların başlamasına sebep oldu (1578). Sokullu’nun ölümüyle Osmanlı Devleti idaresinde karışıklıklar baş gösterdi. Bu durumdan faydalanan Fransızlar Kanuni zamanında elde ettikleri imtiyazları yenilemek istediler. İngilizler de Fransızların karşı çıkmasına rağmen Osmanlı İmparatorluğu’ndan serbest ticaret yapma vaadini aldılar.

1590’da Ferhad Paşa’nın gayretleriyle İran’la antlaşma yapıldı. Ancak üç yıl sonra Avusturya ile 1565’ten beri devam eden barış bozuldu. 15 yıl sürecek olan Avusturya savaşının ilk yıllarında Eflak, Boğdan, Erdel Avusturyalılara geçti.

III. Mehmed babasının yerine geçtiği zaman Avusturya ile savaş devam ediyordu. Padişah, hocası Sadeddin Efendi’nin gayretiyle, babasının ve büyükbabasının hiç sefere çıkmamasına rağmen sefere çıkmaya karar verdi. Eğri Kalesi alındı. 1596’da Haçova’da Avusturya ordusu yenildi. Bundan sonra Kanije Kalesi alındı (1601). Osmanlı Devleti’nin Avusturya ile savaş halinden yararlanmak isteyen İranlılar 1603’te antlaşmayı bozarak savaş ilan ettiler. Bu duruma çok üzülen III. Mehmed aynı yıl öldü. Yerine oğlu I. Ahmed geçti.

Avusturya ve İran savaşları I. Ahmed’in zamanında da devam etti. Daha önce Avusturya ile birleşmiş olan Erdel, Eflak ve Boğdan tekrar Osmanlılara bağlandı. Avusturya ile 15 yıl süren savaşlara Zitvatorok Antlaşması ile son verildi (1606). İran ile devam eden savaşlardan ise iyi sonuç alınamıyordu.

1612’de sadece 3 yıl yürürlükte kalacak olan bir antlaşma yapıldı. 1615’te savaşa tekrar başlandı. Ancak bu defa da bir başarı elde edilemedi. 1618’de yapılan yeni bir antlaşma ile savaşa son verildi. I. Ahmed devrini meşgul eden olaylardan biri de Celalilerdi. Karayazıcı, Deli Hasan, Tavil Ahmed, Kalenderoğlu, Canbulatoğlu gibi Celali reisleri ayaklanarak uzun süre merkez idaresine ve Kapıkulu askerlerine karşı savaştılar. Veziriazam Kuyucu Murad Paşa beş yıla yakın çalışarak, ölümüne kadar (5 Ağustos 1611) bu ayaklanmaları güçlükle bastırdı.

I.Ahmed’den sonra tahta kardeşi I. Mustafa (1617-1618) geçti.

Ancak, I.Mustafa hasta olduğu için kısa süre sonra tahttan indirildi ve yerine I. Ahmed’in oğlu II. Osman (1618-1622) padişah oldu.

Küçük yaşta tahta çıktığı için tarihte Genç Osman diye de anılan II. Osman’ın padişahlığında Lehistan ile münasebetler bozuldu. Yaş ve Turla meydan savaşlarında (20 Eylül ve 7 Ekim 1620) Leh orduları yenildi. 1621’de Hotin Kalesi kuşatıldı ise de alınamadı ve 6 Ekim 1621’de Hotin Antlaşması yapılarak savaşa son verildi. II. Osman, Osmanlı ordusunun Leh savaşında gösterdiği başarısızlığı, yeniçerilerin disiplinsizliğinde buluyordu. Bu sebeple onları ortadan kaldırmaya, yeni bir askeri teşkilat kurmaya karar verdi. Onun bu düşüncesi yeniçerilerin ayaklanmalarına sebep oldu. Bunun sonucu da tahttan indirildi ve öldürüldü. Yerine ikinci defa I. Mustafa getirildi.

Ancak. I. Mustafa’nın ikinci saltanatı da fazla sürmedi (1622-1623). Yerine IV. Murad padişah oldu (1623-1640).

IV. Murad’ın ilk yılları annesi Kösem Mahpeyker Valide Sultan’ın idaresinde geçti. Anarşi ve yolsuzluklar iyice arttı. IV. Murad 8 Haziran 163 2’de kesin olarak iktidarı ele aldı. Devrinin en önemli olayı İran savaşlarıdır. 1635’de Revan Seferi adı verilen birinci İran seferine çıktı ve Revan’ı İranlılardan geri aldı. Sonradan İranlıların bunları geri almaları üzerine 2. İran seferine çıktı. 1639’da Bağdat’ı ikinci defa zaptetti. Kendisine Bağdat fatihi unvanı verildi. Bağdat zaferinden sonra, Topkapı Sarayı’nda Bağdat Köşkü’nü, Revan zaferinden sonra da Revan Köşkü’nü yaptırdı. IV. Murad devri İran savaşlarına Kasr-ı Şirin Antlaşması ile son verildi.

IV. Murad 1640’da ölünce yerine kardeşi İbrahim padişah oldu. Ancak Sultan İbrahim devrinde devlet düzeni tekrar bozuldu. Devrine "Samur Devri" adı verildi. Sultan İbrahim’in padişahlığında devletin en önemli dış olayı Girit savaşları oldu. 1645’te başlayan bu savaşlarda Hanya Kalesi alınmakla birlikte o devrin büyük bir kısmı Venediklilerin elinde kaldı. Kandiye kuşatıldı ise de alınamadı. Venedik Cumhuriyeti bütün Avrupa’dan yardım alıyordu. Çanakkale, Venedik donanması tarafından kapatıldı. Venedikliler savaşa devam ederken İbrahim tahttan indirildi yerine oğlu IV. Mehmed geçti.

IV. Mehmed’in ilk yılları da İstanbul’da Kapıkulu ocaklarının, Anadolu’da Celalilerin ayaklanmaları ve Girit’te Venedikliler karşısında uğranılan başarısızlıklarla geçti. Osmanlı donanması Akdeniz’de gücünü kaybetmeye başladı. Limni ve Bozcaada’yı ele geçiren Venedikliler Çanakkale Boğazı’na hakim oldular. Osmanlı Devleti’nin bu düzensiz durumu Köprülü Mehmed Paşa’nın sadrazam olmasıyla sona erdi.

Köprülü Mehmed Paşa önce Venediklileri yenerek Limni Adası ile Bozcaada’yı aldı (1657). İstanbul’daki asileri temizledi. 5 yıl süren sadrazamlığından sonra yerine oğlu Fazıl Ahmed Paşa getirildi.

Fazıl Ahmed Paşa önce babasının başlattığı yenilikleri yürüttü. Daha sonra antlaşmayı bozan Avusturyalılara karşı 1663’de savaş açtı. Avusturyalıların önemli kalelerinden Uyvar’ı ele geçirdi. Bu olay Avusturya ve Macaristan üzerinde büyük bir etki yaptı. Osmanlı- Avusturya savaşı 10 Ağustos 1664 Vaşvar Antlaşması ile ve Osmanlı Devleti’nin lehine sonuçlandı.

Fazıl Ahmed Paşa bundan sonra Girit Adası üzerine hareket ederek, Hamidiye’yi zaptetti. Girit Adası’nda bazı küçük kaleler Venediklilerde kalmak şartıyla Osmanlı Devleti’ne geçti (1699). Bu suretle Venediklilerle savaş bitti. Lehistan’a karşı sefer açıldı. IV. Mehmed’in de katıldığı bu seferde Kanije Kalesi ele geçirildi. Lehistan ile savaşlara Bucaş Antlaşması ile son verildi. Ancak Lehliler bu antlaşmaya uymayarak tekrar Osmanlı topraklarına saldırdılarsa da ikinci bir Leh seferinde tekrar yenildiler.

Fazıl Ahmed Paşa 1676’da ölünce, Kara Mustafa Paşa sadrazam oldu. Ancak sadrazamlığı sırasında yapılan uzun savaşlar sırasında Köprülüler devrinde kurulmuş olan düzen bozuldu. İstanbul’da ve Anadolu’da birçok ayaklanma çıktı. İlk büyük Osmanlı-Rus savaşı 1677’de başladı. IV. Mehmed Rusya üzerine 2. seferi yaptı (1678-1680). Osmanlı Rus savaşı 11 Şubat 1681’de imzalanan Edirne Antlaşması’yla son buldu. 19 yıla yakın süren Osmanlı-Avusturya münasebetleri, Avusturya himayesindeki Macarların Avusturya’ya isyan ederek yardım istemeleri üzerine tekrar bozuldu. Viyana 2. defa kuşatıldı (1683), fakat alınamadı. Bu durum sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın idamına sebep oldu.

1699’a kadar devam eden savaşlarda Osmanlı Devleti, Avusturya, Venedik, Lehistan ve daha sonra Rusya’nın da katıldığı büyük bir müttefik ordusuyla mücadele etti.

Osmanlı Devleti iki buçuk yüzyıl sürecek olan bir çekilme, gerileme ve çökme devresine girecekti. Bu sırada 39 yıldan fazla tahtta kalan IV. Mehmed tahttan indirildi.

Yerine sırasıyla II. Süleyman (1687-1691) ve II. Ahmed (1691-1695) geçtiler.

II. Süleyman’ın kısa süren saltanatında Balkanlar’a kadar ilerlemiş olan Avusturyalılara savaş açıldı. 1690’da Belgrad ve Niş Sırplılardan geri alındı. II Ahmed de saltanatta başarılı olamadı. Venediklilerin Girit’e asker çıkarma teşebbüsleri engellendiyse de Sakız Adası’nın işgali önlenemedi (12 Eylül 1694).

II. Ahmed’in ölümüyle padişah olan II. Mustafa (1695-1703) zamanında Vezir Mezomorta Hüseyin Paşa’nın gayretiyle Sakız Boğazı ve Koyun Adaları deniz savaşlarında Venedik donanması yenilgiye uğratıldı. Sakız geri alındı. Osmanlı İmparatorluğu II. Ahmed devrinde Avusturya, Venedik ve Lehistan’dan başka yeni bir düşmanla karşılaştı: Rus Çarı Büyük (Deli) Petro.

Petro 1695’de aşağı Dinyeper’deki Osmanlı kalelerini alarak Azak’ı kuşattı ise de önce geri püskürtüldü. Fakat bir yıl sonra tekrar hücuma geçip Azak’ın tamamını aldı. II. Ahmed’in Macaristan’ı geri almak için yaptığı seferler netice vermedi. Savaşlar 26 Ocak 1699’da imzalanan Karlofça Antlaşması’yla sona erdi.

16 yıl süren savaştan Osmanlı ordusu büyük toprak kaybıyla çıktı. II. Mustafa, Edirne Olayı sonucunda tahttan indirildi. Yerine III. Ahmed (1703-1730) tahta çıkarıldı.

III. Ahmed devrinde dış siyasetin amacı Karlofça ile verilen yerlerin geri alınmasıdır. Bu amaçla Karlofça’da Venedik ve Rusya’ya verilen yerler geri alındı. Ancak Avusturya’ya verilen topraklar büyük gayretlere rağmen geri alınamadı. 1711’de Prut seferi ile Rusya’ya karşı üstünlük sağlandı. Bu yıllarda İsveç kralı XII. Şarl’ın uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu’nda kalması, Avrupa diplomasinin en önemli olaylarından biri oldu.

1715’de Venedik’e savaş açıldı ve Karlofça ile kaybedilen Mora ve öteki adalar geri alındı. Osmanlı-Venedik savaşı devam ederken, Avusturya’nın Osmanlı Devleti’ne bir nota vererek Venedik ile derhal barış yapılmasını ve Venedik’ten alınan yerlerin geri verilmesini istemesi üzerine sadrazam Damad Ali Paşa’nın ısrarıyla Avusturya’ya da savaş açıldı (1716). Ancak Osmanlı ordusu 21 Temmuz 1716’da Petervaradin’de yenildi. Avusturyalılar Macaristan’da son Osmanlı eyaleti olan Tamışvar’ı ve Belgrad’ı ele geçirdiler (1717). Pasarofça Antlaşması’yla savaşlara son verildi (1718).

Pasarofça Antlaşması ile III. Ahmed’in saltanatının ilk devresi kapandı ve Lale Devri adı verilen ikinci saltanat devri başladı(1718-1730). Damad Nevşehirli İbrahim Paşa’nın sadrazam olduğu bu devir matbaanın açılması, bir tercüme heyeti kurulması, kağıt ve kumaş sanayiinin teşvik ve himaye edilmesi gibi teşebbüslerin yapıldığı parlak bir devirdir. Lale Devri’nin en önemli dış olayı 1723’te başlayan İran savaşlarıdır. Kafkasya’da ve Irak’la sınır olan İran topraklarından önemli yerlerin ele geçtiği savaşın ilk devresi 4 Ekim 1727’de yapılan Hemedan Antlaşması ile son buldu. Ancak İran tahtına II. Tahmasb’ın çıkmasıyla savaş yeniden başladı. Şah Tahmasb Osmanlıların eline geçen Hemedan ve Tebriz’i geri aldı. Savaş sırasında İstanbul’da Patrona Halil Ayaklanması çıktı. III. Ahmed tahttan indirilerek yerine I. Mahmud (1730- 1754) tahta çıktı.

I. Mahmud zamanında İran’la yapılan savaşlara 1746 yılına kadar devam edildi. Kasr-ı şirin Antlaşması’nın şartlarına uygun bir barışla savaşlara son verildi. Osmanlı Devleti İran’la savaş halindeyken Rusya ve Avusturya, Osmanlı Devleti aleyhine anlaştılar. Rusya, Azak ve Kırım’a saldırmasıyla bu iki devlete karşı tek başına yaptığı savaşı zaferle bitirdi (1736-1739). Belgrad Antlaşması (18 Eylül 1739), Pasarofça ile Avusturya’ya verilmiş toprakları- Tamışvar hariç- Osmanlı Devleti’ne geri verdi. 22 yıl sonra Belgrad tekrar Osmanlıların eline geçti.

Bu savaşlar sırasında Osmanlı Devleti’nden yana görülen Fransa’ya, devamlı ve değişmez imtiyazlar verildi (1740). Osmanlı Devleti 1768’e kadar süren bir barış dönemine girdi. Bu arada I. Mahmud’un yerine III. Osman (1754- 1757) geçti.

III. Osman zamanında siyasi, askeri, idari ve mali alanlarda kayda değer önemli olaylar olmamıştır.

Yerine geçen III. Mustafa’nın (1757-1774) saltanat yıllarında da dış politikada önemli olay olmadı. Ünlü sadrazam Koca Ragıp Paşa, İmparatorluğun iç ve dış işlerini dirayetle yürüttü. I. Mahmud zamanında Humbaracı Ahmed Paşa (Comte de Bonneval) tarafından başlatılan reform çalışmaları bu defa Fransa tarafından gönderilen askeri danışman Baron de Tott tarafından sürdürüldü. Topçuluk ve Denizcilik okulları ile Mühendishane-i hümayun bu dönemde açıldı.

1768’de Rusya ile yeni bir savaş dönemine girildi. 1774’e kadar devam eden bu savaşlarda Osmanlı orduları o zamana kadar görülmedik şekilde ağır yenilgiye uğradılar. Kırım, Eflak, Boğdan Ruslar tarafından istila edildi. Baltık Denizi’ndeki Rus donanması İngiliz donanmasının da yardımıyla Akdeniz’e indi. Mora Rumları, Osmanlı İmparatorluğu aleyhine ayaklandı. Çeşme’de Osmanlı donanması, Rus donanması tarafından yakıldı. Bu savaşlar 1774’de Küçük Kaynarca Antlaşması ile son buldu.

Rusların Kırım’ı istilası sebebiyle üzüntüden ölen III. Mustafa’nın yerine I. Abdülhamid (1774- 1789) geçti.

Küçük Kaynarca Antlaşması bu padişah zamanında imzalandı. Şartları çok ağır olan bu antlaşma ile Osmanlı Devleti yıkılış devrine girdi. Diğer taraftan 1768- 1774 yılları arasında Akka’da ve Arabistan’da Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmalar çıktı. İran’la 4 yıl süren (1775-1779) neticesiz savaşlar yapıldı. 9 Temmuz 1783’de Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi, Osmanlı- Rus münasebetlerini iyice bozdu. Osmanlı İmparatorluğu 1787’de Kırım’ı geri almak için Rusya’ya savaş açtı. Avusturya da, Rusya ile Osmanlı Devleti’ne savaş açınca (9 Şubat 1788) Osmanlı orduları iki cephede savaşmak zorunda kaldı. Savaşın ilk yıllarında Avusturya cephesinde başarılı sonuçlar alındı, fakat Rus cephesinde devamlı yenilgiye uğranıldı. Bu savaş sırasında Osmanlı İmparatorluğu Prusya ve İsveç’le birleşerek Avusturya ve Rusya’ya karşı ittifak yaptı.

Özi Kalesi’nin düşmesi, I. Abdülhamid’in üzüntüsünden ölmesine sebep oldu. Yerine geçen III. Selim (1789- 1807) zamanında da Osmanlı-Rus- Avusturya savaşları devam etti.

Fransız Devrimi ve Osmanlı- Rusya Antlaşması üzerine, Avusturya savaşı durdurdu. Avusturya ile Ziştovi Antlaşması imzalanarak savaşa son verildi (4 Ağustos 1791). Ancak Avusturya’nın savaştan çekilmesi, Ruslar karşısında uğranılan yenilgileri etkilemedi. Osmanlı- Rus Savaşı Yaş Antlaşması’yla sona erdi (9 Ocak 1792). Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti kesin olarak Kırım’dan vazgeçiyordu.

Savaşlar sona erdikten sonra III. Selim, devlet müessesesini başta ordu ve donanma olmak üzere yeniden düzenledi. III. Selimin reformlarına "Nizam-ı Cedid" (Yeni Düzen) denmiştir. İlk defa Londra, Paris, Viyana, Berlin gibi Avrupa’nın büyük başkentlerinde devamlı elçiliklerin kurulması III. Selim dev-rindedir.

III. Selim bir taraftan imparatorlukta reforma giderken bir taraftan da Fransa’nın Mısır’ı işgali meselesi ile uğraştı. Fransa’nın 1798’de başladığı Mısır’ı işgali ancak 1801’de Mısır’ı boşatmasına kadar sürdü. Fransa’nın Mısır’dan çekilmesinden sonra Osmanlı Devleti ile Fransa arasında dostluk yeniden kuruldu. Bu durum Osmanlı- Rus münasebetlerini bozdu. 22 Aralık 1806’da Rusya ile yeniden savaş başladı. Ruslar hiç savaş ilan etmeden Eflak ve Boğdan’a saldırdılar.

Savaş devam ettiği sırada İstanbul’da III. Selim’e ve Nizam-ı Cedid’e karşı Kabakçı Mustafa Ayaklanması çıktı. III. Selim tahttan indirildi, yerine IV. Mustafa (1807-1808) geçti. Yenilik hareketleri son buldu ve yenilik taraftarlarının bir kısmı öldürüldü, bir kısmı da Rusçuk’da bulunan Alemdar Mustafa Paşa’nın yanına kaçtı. Bunlar III. Selim’i tekrar tahta çıkarmak istediler. Fakat III. Selim, IV. Mustafa’nın emriyle öldürüldü. Alemdar Mustafa Paşa, IV. Mustafa’yı tahttan indirerek yerine II. Mahmud’u çıkardı, kendisi de sadrazam oldu.

II. Mahmud (1808- 1839) Nizam-ı Cedid’i kaldırmadı. Yalnız adını değiştirip yeni orduya Sekban-ı Cedid adını verdi. Ancak yeniçeriler bu hareketin de karşısına çıkarak Alemdar Mustafa Paşa’yı öldürdüler. IV. Mustafa’yı tekrar tahta çıkarmak istedilerse de II. Mahmud, IV. Mustafa’yı öldürterek Osmanlı hanedanının tek varisi oldu. Bu sırada Ruslarla devam eden savaş 28 Mayıs 1812’de Bükreş’te imzalanan antlaşma ile son buldu. Bu antlaşmadan sonra Osmanlı Devleti’ni uğraştıran en önemli mesele Rum ayaklanmalarıdır. Mora, bazı Ege adaları ve Attika’da ayaklanmalar genişlemiş ve bütün Avrupa da bu ayaklanmayı desteklemiştir. Mora ve Girit valilikleri Mehmed Ali Paşa’ya verilmek suretiyle yardım istendi. Mısır ordusunun işe karışmasına İngiltere ve Rusya tepki gösterdi ve Petersburg’da imzaladıkları antlaşma ile Mora’da Osmanlı Devleti’ne vergi veren muhtar bir Yunan Devleti’nin kurulmasına karar verildi (1827). Fransa’nın da bu antlaşmaya katılmasıyla, Osmanlı Devleti bu üç müttefik devletle Mora sularında karşılaştı. Osmanlı- Mısır donanması müttefik donanması tarafından Navarin’de yakıldı, Rusya’ya da savaş ilan etti. Ruslar Balkanlar’ı aşıp Edirne’ye kadar geldiler. Osmanlı İmparatorluğu Edirne Antlaşması ile Rusları durdurabildi. Osmanlı Devleti bu antlaşmadan sonra bağımsız bir Yunan Devleti’nin kurulmasını kabul etmek zorunda kaldı (1830). Aynı yıl Fransa Cezayir’i işgal etti ve burasını da Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayırdı.

Osmanlı Devleti bundan sonra Mehmed Ali Paşa’nın isyanı ile uğraştı. Mısır meselesi bittiğinde, Rusya ile Hünkar İskelesi Antlaşması imzalandı. Fakat Mehmed Ali Paşa ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan Kütahya Antlaşması devamlı olmadı. İki ordunun Nizip’te yaptığı savaşta Osmanlı ordusu yenildi. Bu yenilgi haberi İstanbul’a gelmeden II. Mahmud öldü.

Mısır meselesi babasının yerine geçen Abdülmecid’in (1839-1861) zamanında halledildi. Önce, Avusturya, Fransa, Rusya, İngiltere ve Prusya, Osmanlı Devleti’ne bir nota vererek hükumetin Mehmed Ali Paşa ile tek başına görüşmesini istemediklerini bildirdiler. 1840’da Londra’da bu beş devletin ve Osmanlı Devleti’nin katıldığı bir konferans toplandı. Konferans’ta alınan kararları Mehmed Ali Paşa kabul etmedi ve savaş hazırlıklarına başlanıldı. Fakat Mehmed Ali Paşa Fransa dışında diğer devletlerin aleyhine döndüğünü görünce sadece Mısır valiliği kendisinde kalmak şartıyla Mısır meselesi halledildi.

Abdülmecid devrinin önemli olaylarından biri de Boğazlar meselesidir. 1841’de yine Londra’da toplanan konferansta, Boğazların bütün devletlerin savaş gemilerine kapalılığı kabul edildi.

Abdülmecid devrinin en önemli iç olayı ise 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı’dır. Tanzimat’tan sonra Osmanlı Devleti Lübnan meselesi ile uğraşmak zorunda kaldı. Lübnan’da Müslüman Dürziler ile Hıristiyan Maruniler vergi toplama meselesi yüzünden ayaklandılar. Lübnan meselesine Fransa da karıştı.

Avrupa’da çıkan 1848 ihtilali Osmanlı İmparatorluğu’nu olumsuz yönde etkiledi. Eflak ve Boğdan’da ihtilaller çıktı. Diğer taraftan Avusturya’ya karşı isyan ederek Osmanlı Devleti’ne sığınan Macar mültecileri Babıali’nin başına dert oldu. Osmanlı Devleti, Rusya ve Avusturya’nın baskılarına rağmen bu mültecileri teslim etmedi. Bu durum Osmanlı Devleti’yle Rusya arasında Kutsal Yerler Meselesi’nin çıkmasına sebep oldu. 1853’te Osmanlı- Rus münasebetlerinin kesilmesine kadar giden bu olay sonunda Kırım Savaşı çıktı. Rusya’nın yenilgisiyle sona eren Kırım Savaşı sonunda Paris Antlaşması (1856) imzalandı. Ancak daha önce Osmanlı Devleti’nde 18 Şubat 1856’da Islahat Fermanı ilan edildi. Cidde ve Suriye’de çıkan karışıklıklar içte huzursuzluk yarattı. Avrupa devletlerinin de olaya karışmasıyla 1861’de Lübnan Nizamnamesi imzalandı. Bu olaylar sırasında Abdülmecid’in ölümüyle Abdülaziz tahta çıktı.

Abdülaziz’in tahta çıkmasıyla, Rusya’nın Balkanlar’da başlattığı Panslavist hareketler kendini gösterdi. Hersek’te isyan çıktı. Ayaklanmanın bastırılmasından hemen sonra Girit’te ayaklanma çıktı.

Abdülaziz, sadrazam Ali Paşa’yı Girit’e gönderdi. 1868’de Girit’in yeni düzeni ilan edildi. Bosna Hersek, Karadağ ve Girit’te meydana gelen ayaklanmalar Avrupa devletlerinin Osmanlı İmparatorluğu’nun iç işlerine karışmaları için bir bahane oldu. Avusturya başvekili Kont Adrassy bir nota ile Rusya, Almanya ve Avusturya’nın bu konudaki düşüncelerini bildirdi (30 Ocak 1876). Fakat olaylar daha da genişledi ve bu defa Bulgarlar ayaklandı. Bulgaristan olaylarının başlamasından kısa bir süre sonra Selanik’de olaylar çıktı. Bulgaristan olayları ve Selanik meselesi, Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’ne yeni bir nota vermelerine sebep oldu. Bu son olaylar üzerine, Midhat Paşa ve birçok Osmanlı aydını devletin kurtulması için tek çare olarak "meşruti bir idare düşündüler". Abdülaziz tahttan indirilerek yerine V. Murad (1876) geçirildi.

Kanun-ı Esasi hazırlıklarına başlandı.

V. Murad’ın amcası Sultan Aziz’in tahttan indirilmesi ve ölümü, Çerkez Hasan Olayı sebebiyle dengesi bozuldu. Kısa bir süre sonra tahttan indirildi ve yerine II. Abdülhamid getirildi.

II. Abdülhamid’in (1876- 1909) tahta çıktığı yıl Osmanlı tarihinin dönüm noktalarındandır. Meşrutiyet münakaşaları, yeni rejimin Osmanlı İmparatorluğu’nda uygulanıp, uygulanamayacağı, devrin en önemli meselesiydi. Diğer taraftan dışarıda Rusya ile kaçınılmaz savaş yaklaşıyordu. Balkanlar’da birkaç eyalet huzursuzluk içindeydi. Devamlı dış baskılar, sonu gelmeyen savaşlar devleti ümitsiz bir uçuruma sürüklüyordu.

Osmanlı Devleti’nde bu karışıklıklar devam ederken Sırbistan ile Karadağ Osmanlı Devleti’ne karşı birleştiler ve önce Sırbistan, daha sonra da Karadağ, Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etti. Ancak Osmanlı ordusunun Sırbistan ve Karadağ ordularını yenmesi üzerine, Paris Antlaşması’nı imzalamış olan devletler Babıali’ye bir nota vererek mütareke yapılmasını istediler. Osmanlı Devleti’nin istekleri kabul edilmeyince savaş yeniden başladı. Bu defa da yenilgiye uğrayan Sırplar Rus elçisinden aracılık yapması için yardım istediler. Mütarekeden sonra da İngiltere, Balkan meselesinin çözümlenmesi için bir konferans toplanmasını teklif etti.

23 Aralık 1876’da İstanbul’da konferansın toplandığı gün imparatorlukta da I. Meşrutiyet ilan edildi. Konferansın bir karar alınmadan dağılması 1877-1878 Osmanlı- Rus savaşının çıkmasına sebep oldu. Ruslar Ayastefanos’a ve Erzurum’a kadar ilerlediler. Önce Ayastefanos, daha sonra da Berlin Antlaşması imzalandı.

Ayastefanos Antlaşması’nın imzalanmasından kısa bir süre önce II. Abdülhamid Meclis-i Mebusan’ı dağıttı. Berlin Kongresi başlamadan önce de İngiltere Kıbrıs’ı işgal etti. Berlin Antlaşması’ndan sonra önemli eyaletler birer birer imparatorluktan ayrılmaya başladı. Avusturya, Bosna- Hersek’i (1878), Fransa Tunus’u (1881), İngiltere Mısır’ı (1882) aldı. Büyük devletlere arkasını dayayan Yunanistan Girit ve Yanya’ya göz dikmişti. 18 Nisan- 20 Mayıs 1897 arası devam eden Osmanlı- Yunan savaşı başladı. Yunanistan’ın yapılan savaşta yenilmesi sonucu İstanbul Barışı imzalandı (1897). Fakat antlaşmadan kısa süre sonra Girit’e muhtariyet verildi ve böylece Girit de Osmanlı Devleti’nden ayrılmış oldu. Bu sefer Makedonya’da ayaklanmalar başladı. Bulgaristan bu defa Makedonya’yı ele geçirmek istiyordu. 1902’de çıkan ilk ayaklanmayı, 1903’de bir yenisi takip etti.

Makedonya’da ayaklanmalar devam ederken, II. Abdülhamid, İttihad ve Terakki’nin baskısıyla 23 Temmuz 1908’de Kanun-ı Esasi’yi yürürlüğe koymak zorunda kaldı. Bu olaydan sonra Avusturya, Bosna- Hersek’i, Yunanistan Girit’i aldı. 17 Aralık 1908’de Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın açılmasından kısa bir süre sonra İstanbul’da İttihad ve Terakki’ye karşı bir ayaklanma oldu (13 Nisan 1909). Ayaklanma Selanik’ten gelen Hareket Ordusu tarafından bastırıldığı gibi II. Abdülhamid de tahttan indirildi ve yerine kardeşi Sultan Reşad "V. Mehmed" (1909-1918) unvanıyla tahta çıkarıldı.

İtalya’nın Trablusgarp’a saldırması ve Oniki Ada’yı işgal etmesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1922’nin sonuna kadar devam edecek olan savaş yıllarının yeniden başlamasına sebep oldu.

Ouchy (Uşi) Antlaşması’yla (1912) Trablusgarb ve Oniki Ada İtalya’ya bırakıldı. Osmanlı Devleti Trablusgarp savaşı ile meşgulken, Balkan devletleri bu durumu fırsat bilerek Balkanlar’daki son Osmanlı topraklarını da paylaşmak için anlaştılar.

Bunun üzerine 13 Ekim 1912’de Balkan Savaşı çıktı. Osmanlı Devleti Sırbistan, Yunanistan, Karadağ ve Bulgaristan olmak üzere dört Balkan devleti karşısında yenilgiye uğradı. Balkan devletleri ancak Çatalca’da durdurulabildi. Barış görüşmelerine 16 Aralık 1912’de Londra’da başlandı. 30 Mayıs 1913’de de Londra Antlaşması imzalandı.

Balkan savaşlarının hemen arkasından I. Dünya Savaşı çıktı. Osmanlı Devleti önce tarafsızlığını ilan ettiyse de daha sonra Almanya’nın yanında Fransa, İngiltere ve Rusya’ya karşı savaşa girdi.

Dört yıl süren savaşlara 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi ile son verildi. Ancak mütarekeden önce ölen padişah V. Mehmed’in yerine VI. Mehmed (1918- 1922) (Vahideddin) padişah oldu.

Mütarekeden hemen sonra İstanbul İtilaf devletlerinin işgaline uğradı. Ermeniler Kars’ı, Gürcüler Ardahan’ı, İtalyanlar Antalya’yı, Yunanlılar İzmir’i, Fransızlar da Antep, Urfa, Maraş ve Adana’yı işgal ettiler.

İmparatorluğun işgale uğraması üzerine Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’nı başlattı.

Erzurum ve Sivas kongreleri toplandı. 23 Nisan 1920’de de Büyük Millet Meclisi açıldı. 10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşması imzalandı. Fakat Büyük Millet Meclisi antlaşmayı kabul etmediği gibi Meclis’in açılmasıyla birlikte Milli Mücadele devri de başlamış oldu.

1920 tarihinden sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun son yılları ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dönemleri birbiri içine girer. 1 Kasım 1922’de Türkiye Büyük Millet Meclisi saltanatı kaldırdı ve 17 Kasım 1922’de de VI. Mehmed bir İngiliz zırhlısı ile İstanbul’u terk etti.

Abdülmecid Efendi Osmanlı İmparatorluğu’nun son halifesi oldu. 3 Mart 1924’de Türkiye Büyük Millet Meclisi , halifeliği de kaldırmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu saltanatın kaldırıldığı 1 Kasım 1922 günü tarihe karışmıştır.