Ans/A/ AYDINOĞULLARI BEYLİĞİ

AYDINOĞULLARI BEYLİĞİ

XIV. yüzyıl başlarında Anadolu Selçuklu İmparatorluğu’nun yıkıldığı sıralarda meydana çıkan Anadolu Beylikleri’nden biri.

Aydıneli’nin fethi üzerine Aydınoğullarının en büyüklerinde olan Mehmed Bey tarafından kurulmuştur.

Aydınoğlu Mehmed Bey (1308-1334), Ortaçağ İslam-Türk geleneğine uygun olarak hükmettiği yerleri hanedan üyeleri arasında paylaştırmış, kendisi de devlet merkezi yaptığı Birgi’de oturarak "Ulubey" sıfatıyla memleketi yönetmiştir.

Aydıneli beş kısma ayrılmış, her bölgeye Mehmed Bey oğullarını "Bey" olarak atamıştır. Mehmed Bey, büyük oğlu Hızır Şah’a Ayasuluğ ile Sultanhisar’ı, Umur Paşa’ya İzmir’i, İbrahim Bahadır Bey’e Bodemya’yı, Süleyman Şah’a Tire’yi vermiş, en küçük oğlu İsa Bey’i de Birgi’de, yanında alakoymuştur.

İlk zamanlarda Beyliğin en önemli limanı Ayasuluğ idi, buradaki tersane ve donanma sayesinde deniz seferleri düzenlenmiştir. Umur Bey’in 1328’de sahil İzmir’ini ele geçirmesi üzerine Aydınoğullannın denizcilikteki kudretleri artmıştır. Umur Bey’in komutasındaki Aydınoğlu kuvveteleri Adalar Denizi’nde (1328), Rumeli, Yunanistan ve Mora bölgesinde birçok akınlar yapmışlar (1333), Epiros despotluğunu yeniden ele geçirmek isteyen Bizans İmparatoru Andronikos’un talebi üzerine de yardımda bulunmak amacıyla Arnavutluk’a sefer yapmışlar (1336) ve her seferlerinde çeşitli ganimetlerle döndükten başka Birgi’ye haraç ve cizre verme şartlarını düşmanlarına kabul ettirmişlerdir.

Aydınoğulları Mehmed Bey’in ölümünden (1334) sonra Gazi Umur Bey (1334-1338) başa geçmiştir. Birgi’de Ulubeylik makamında ancak üç gün otura-bilen ve Bahaüddin unvanıyla anılan Gazi Umur Bey, İzmir’e çıkarma yapmaya çalışan Venedik, Rodos, Kıbrıs gemilerinden oluşan istilacıları yenilgiye uğratarak çekilmeye zorlamış, sonra da Saruhanoğlu Süleyman Bey ile birlikte yaptığı Yunanistan ve Mora seferlerinde sayısız tutsak ve ganimetler alarak yeniden İzmir’e dönmüştür (1334-1335).

Alaşehir Bizans’a bağlı bulunuyordu. Önceleri Germiyanoğlu I. Yakup Bey’in vergiye bağladığı bu şehir, bu sefer de Aydınoğlu Umur Bey’in saldırı hedefi oldu (1335). Kendisi burayı kuşattığı sırada yaralanmasına rağmen şehri teslim almayı başararak, vergi ve Müslümanlara ait bazı imtiyazlar sağlamış, şehre asker koymuştu. Bir yıl sonra Bizans İmparatoru II. Andronikos Saruhan ve Aydınoğulları ile antlaşma yaparak, onların yardımı ile adalardaki ayaklanmaları bastırabildiği gibi, başvekili Kantakuzenos’un Umur Bey’le Foça’da yaptığı görüşmeden sonra da Alaşehir halkının vergilerini bağışlatma yolunu bulabilmiştir. Sonunda Umur Bey’le bir kardeşlik antlaşması yapmış ve Sakız Adası’nı Ay-dınoğullarına bağlamıştır (1336).

Gazi Umur Bey, Yunanistan seferinde (1338) Osmanlı padişahı II. Mehmed’in daha sonra İstanbul’un fethinde yaptığı gibi, Korinthos berzahında gemilerini karadan, kalaslar üstünde öbür tarafa geçirip İnebahtı Körfezi’nde çarpışmış, diğer taraftan üçyüz gemi ile İstanbul önünden Karadeniz’e geçerek Kili’ye çıkmış ve Eflak illerini talan etmiştir (1339-1340).

Bu tarihlerde Aydınoğullan, Adalar Denizi egemenliğini ellerinde tuttuklarından, Girit’e, Kıbrıs’a kadar da seferlere girişmişlerdir. Böylece Umur Bey’in ünü ve başarıları her yöne yayılmış, özellikle Latin dünyasının Yakın Doğu’daki çıkarlarını engellemiş olduğundan Papa VI. Clemens’i Aydınoğulları üzerine yeni bir Haçlı seferi düzenlemesine teşvik etmiştir. Kıbns, Venedik, Cenova ve Rodos gemilerinden meydana gelen birleşik donanma, sahil İzmir’ini ani ve büyük bir baskınla almayı başarmışsa da yukarı İzmir’i elinde tutan Umur Bey’in şiddetli ve devamlı saldınları yüzünden başanlı bir sonuç elde edememişlerdir (1344-1345).

VI. Clemens’in İzmir’e yardım göndermemesi sebebiyle, İzmir saldırısının kesin bir sonuç vermeyeceğini anlayan müttefikler, Aydınoğulları ile bir antlaşma yapmayı uygun görmüşlerdir. Bu arada Rodos şövalyeleri İzmir ile olan ticari münasebetin aksamaması için Umur Bey ile bir barış antlaşması imzalamışlardır (1347). Bu antlaşmaya göre İzmir, Aydınoğullarına teslim edilecek. Aydınoğulları da Hıristiyanlara bazı ticari imtiyazlar vereceklerdir.

Papa bu antlaşmayı onaylamamıştır. Bunun üzerine sorunu silah kuvvetiyle halletmeye karar veren Gazi Umur Bey, sahil İzmir’ini, bütün gücü ile kuşatmışsa da ön saflarda kahramanca çarpıştığı sırada şehit olmuştur (1348).

Gazi Umur Bey’in ölümü üzerine büyük kardeşi Ayasuluğ emiri Hızır Bey yönetime geçmiştir.

Hızır Bey, Umur Bey gibi güçlü ve idari üstünlüğe sahip olmadığından Hıristiyanların baskılarına karşı koyamamış, çok ağır şartlarla ve kapitülasyon özelliği taşıyan bir antlaşma imzalamıştır (18 Ağustos 1348).

Bu dönemde devlet merkezi Ayasuluğ’a nakledilmiş ve kendisinden sonra "Fahrüddin" unvanıyle başa geçen kardeşi İsa Bey de Ayasuluğ’da hüküm sürmüştür (1360-1390).

Aydınoğullarının Osmanlılar ile münasebetlerine gelince, I. Bayezid döneminde, Aydınoğulları üzerine düzenlenen sefer sonucunda, hutbe, para ve tımar beratını verme gibi hükümranlık hakları, I. Bayezid’e geçmiş, Aydınoğullarına da bazı beylerin idareleri bırakılmıştır. I. Bayezid, bu sefer sırasında İsa Bey’in kızı Hafsa Hatun ile evlenmiş, böylece Aydınoğulları ile aradaki bağı kuvvetlendirmiş ve Aydıneli’nin idaresini oğlu Süleyman Çelebi’ye bırakmıştır. I. Bayezid, Hızır Bey’in vaktiyle Latinlerle yaptığı 1348 antlaşmasını da yenileyerek onlarla ticari münasabetleri sürdürmüştür (21 Mayıs 1390).

Timur ile Yıldınm Bayezid’in yerlerinden ettikleri beylerden her biri, yeniden kendi ülkelerine sahip olmak amacıyla bu iki taraftan birilerine sığınmışlardır. Bunlar arasında Aydınoğullarının Timur’un yanına sığınanlardan olduğu, hatta Ankara Savaşı (1402)’nın şiddetlendiği sıralarda, Aydınoğulları askerlerinin Timur tarafındaki kendi beyleri yanına geçtiği, bu durumda Osmanlı ordusunun bozguna uğradığı bilinmektedir.

Osmanlılar tarafından her biri ayrı bir yol ile kazanılan Anadolu Beylikleri, Ankara Savaşı sonunda Yıldınm Bayezid’in yenik ve esir düşmesi, ordunun dağılması üzerine, Timur tarafından yeniden canlandırılmış ve böylece Anadolu’nun siyasi birliği bozulmuştur. İşte bu arada Aydınoğulları da eski topraklarına sahip olmuşlardır ki, Yıldınm Bayezid’in Osmanlı ülkesine kattığı 1390’dan Timur’un yeniden Aydıneli’ni eski sahiplerine verdiği 1402’ye kadar geçen oniki yıllık süre, Aydınoğulları Beyliği için "Saltanat fasılası" olmuştur.

Timur, 2 Aralık 1402’de İzmir’i aldığı gibi Foça ile Sakız’ı da haraca bağlamıştır. Bir süre sonra Aydınoğlu İbrahim Bahadır Bey’in oğullanndan İzmir dizdarı Hasan Ağa ile kardeşi Cüneyd Bey birleşerek hak iddiasında bulunmuşlar, sonunda Cüneyd Bey İzmir’de, Hasan Ağa da Ayasuluğ’da hüküm sürmeye başlamışlardır. Bu sırada İsa Bey’in oğullarından Musa Bey’in ölümü üzerine hükümdar olan II. Umur Bey (1403), rakiplerini ortadan kaldırmak için akrabası olan Menteşeoğlu İlyas Bey’den yardım istemiştir. Cüneyd Bey bir gemi ile kardeşini ve adamlarını hapisten kaçırarak İzmir’e getirdiği gibi, Ayasuluğ’u da kuşatarak eline geçirmiştir. Sonunda II. Umur Bey kızını Cüneyd Bey’le evlendirerek onunla anlaşma yoluna gitmiş ve 1405’te ölmesi üzerine de Cüneyd Bey Aydıneli’ni tek başına yönetmeye başlamıştır (1405’ten aralıklarla 1425’e kadar).

Cüneyd Bey, Osmanoğulları arasındaki taht kavgalarından istifade ile Düzmece Mustafa denilen Şehzade Mustafa olaylanna karışmış, onun veziri sıfatı ile yeni bir maceraya atılmıştır. Bir süre sonra II. Murad, Cüneyd Bey’e eski beyliğini vererek (1422) onu Şehzade Mustafa’dan ayırmıştır. Cüneyd Bey yeniden etrafına müttefikler toplamaya başlamış, bunun üzerine II. Murad Anadolu’ya yürüyerek onu memleketinden kovmuş, (1424) ve Menteşe, Aydın, Saruhan ve Hamit’i ele (1424) ve Menteşe, Aydın, Saruhan ve Hamit’i ele

geçirmişse de Cüneyd’i yakalayamamıştır. Anadolu beylerbeyi Hamza Bey, Cüneyd’in oğlu Kurt Hasan’ı yenerek esir almış, Cüneyd Bey ise Sisam Adası karşısındaki İpsili Kale’sine çekilmiş, fakat Karamanlılardan beklediği yardımın gelmemesi, Venediklilerin denizden Osmanlılar lehine yolunu kesmeleri yüzünden teslim olmak zorunda kalmış ve hemen öldürülmüştür (1425). Böylelikle Aydınoğulları soyunun hükümranlığı sona ermiş ve Aydıneli de Osmanlı ülkesine katılmıştır.