TB/ KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA

 

KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA ( 1575-1661 )

Osmanlı Devleti, kuruluşunda çağın sorunlarına bir cevap getirmemiş olsaydı, derin temeller üzerinde oturamaz, en küçük sarsıntılarda, yıkılıp giderdi. Nitekim, kılıç gücüne dayanan bütün imparatorluklar, kuruluşunun üstünden yüz yıl bile geçmeden çöküp gitmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun 600 yıl ayakta kalması, çok kötü şartlar içine düştüğü halde çökmemesi, sarsıntıları kolay atlatması, kuruluşundaki fikir temellerinin sağlamlığına işarettir.

Köprülü Mehmet Paşa’nın sadrazamlık görevini yüklendiği padişah Dördüncü Mehmet dönemi, bir imparatorluğun çökmesi için gerekli bütün şartların bir araya geldiği dönemlerden biridir. Sarayda kadınlar saltanatı almış yürümüş, Kösem Sultan, Turhan Sultan gibi, padişah anaları, devleti yönetir yere gelmişlerdi. Saray, Bizans’a rahmet okutan entrikalar içinde çalkalanıyordu. Bütün devlet mevkileri, para ile satın alınır hale gelmişti. Bir valilik, bir kadılık hatta bir vezirlik, bir altın fazla verenin üstünde kalıyordu. Anadolu, isyanlarla kaynıyor, düşman donanmaları, Çanakkale Boğazı’nı kapamışlar, dışarıya kuş uçurtmuyordu. Hazine tamtakırdı. Yedi yılda 15 sadrazam değişmiş, hiçbiri de en küçük bir hizmet görememişlerdi. Osmanlı İmparatorluğu sallanıyordu…

İşte tam bu sırada, geçmişinde büyük başarılar olmayan, üstelik yaşlı ve okuryazarlığı hafif bir Osmanlı, Köprülü Mehmet Paşa sadrazam oluyor, beş yıl gibi çok kısa bir zaman parçasında imparatorluğu derleyip topluyor, isyanları bastırıyor, maliyeyi düzeltiyor, düşman donanmasını kovup Çanakkale Boğazı’nı açıyor, baş kaldıran Erdel Beyi’nin haddini bildiriyordu. Bütün bu işleri başaran Köprülü Mehmet Paşa, elbette iyi bir sadrazamdı. Fakat imparatorluğun fikir temelleri sağlam olmasaydı, daha ehliyetli bir sadrazam bile olsa, yıkıntının altında ezilir giderdi.

Köprülü Mehmet Paşa, 1575’de Berat’ın Ruznik kasabasında dünyaya geldi. Gençliğinde İstanbul’a gelip saray hizmetine girdi. Sarayda bulduğu hizmet aşçı yamaklığı idi. Bu sırada Hassa Odalı Hüsrev Ağa’ya yamandı. Onunla beraber mevkiini yükseltiyor ve devletin önemli görevlerine atanıyordu. Boşnak Hüsrev Paşa 1628’de sadrazam olunca, Mehmet’in de bahtı parlamaya başladı. Hazinedar olmuştu. Daha sonra intisap ağalığından, voyvodalıklarda, silahdar bölüğü ağalığında, Çorum Sancak Beyliği’nde bulundu. Sultan Zade Mehmet Paşa sadrazam olunca da Beylerbeylik payesi ile Trabzon valiliğine atandı.

Köprülü Mehmet Paşa’nın 30 yıl süren bu hizmet süresinde birçok defalar azledildi, gözden düştü, tekrar itibara kavuşup devlet hizmetine döndü.

ÇEŞİTLİ ENTRİKALAR YAPIYOR, ÇEVRESİNİ UYUTUYORDU

1656 yılında Osmanlı İmparatorluğu, yukarıda tablosu çizilen amansız günlerini yaşıyordu. Köprülü Mehmet Paşa İstanbul’a geldi. Sarayda dostları vardı. Bu arada Valide Sultan’ın kethüdalığını yapan Kasım Ağa, hemşehrisi idi. Onu buldu, danıştı, görüştü. Bütün bu karman çorman işlerin içinden çıkabileceğine inanıyor, kendisine güveniyordu. Kasım Ağa Turhan Sultan’a, devleti içine düştüğü dar yerden çıkaracak tek sadrazamın ancak Köprülü Mehmet Paşa olduğunu söyledi.

Bu sırada sadrazam, Boynueğri Mehmet Paşa idi. Mehmet Paşa, başarısız, âciz bir sadrazamdı ama, bir takım entrikalara aklı yatıyor, çevresini uyutmasını biliyor, kesesini dolduruyordu. Köprülü Mehmet Paşa’nın adı sarayda konuşulmaya başlayınca, sadrazam hemen kendisine Trablusşam valiliğini vererek İstanbul’dan uzaklaştırmanın çaresini aradı. Fakat Köprülü, ayağını sürüdü, işi hafiften aldı ve saraydaki girişimlerinden bir sonuç beklemeyi tercih etti.

Boynu eğri Mehmet Paşa, kendisine görev verildiği halde ayağını sürüyen Köprülü’den iyice huylandı ve "Fesat ile meşguldür, vücudı muzırdır" diye ortadan kaldırmayı bile düşündüğü günlerde Valide Sultan, Köprülü Mehmet Paşa’yı saraya davet etti. Konuştu. Köprülü bütün güçlükleri ortadan kaldıracağını kesir olarak vaad ediyor, ancak bazı şartlar iler sürüyordu. Şartları, padişah isteklerini kabul edecek, kendi seçtiği insanlarla çalışacak, müstakil olacak ve kendisi hakkında söyleneceklere kulak asılmayacaktı.

Dördüncü Mehmet Köprülü’nün şartlarını kabul etti: "Göreyim seni, nice edersin diyerek mührünü kendisine teslim etti.

MALİYEYİ PRATİK YOLDAN DÜZENLEDİ

Köprülü Mehmet Paşa’nın sadrazam olduğu işitilince, bir sürü lâf ortalığı kapladı. Kimi cahil olduğunu, kimi adının bile duyulmadığını, kimi ihtiyar ve beceriksiz olduğu söylüyor, “ Vah devletin bu haline" diye dizler dövülüyordu.

Köprülü, bütün gürültüleri, kanlı bir adaletle bastırdı. Anadolu’da türemiş eşkiyayı, yüz bulmuş derebeylerini, başkaldırmış azınlıkları yumruğu altında ezdi. Maliyeyi, pratik yollardan hareket ederek düzenledi ve güçlendirdi. Çanakkale Bogazı’nı tıkayan Haçlı donanmasını perişan ederek püskürttü ve boğazları açtı. Yeniçeri ocağını bir güzel temizledi. Bazı uygunsuzların kafalarını keserek yeniçerileri düzene soktu ve Erdel üzerine bir ordu ile yürüdü. Erdel, bu yaman Başvezir karşısında amana gelmişti. Bir anlaşma imzalayarak İstanbul’a döndü.

Bütün bu başarılardan sonra, onun vaktiyle aleyhinde bulunanlar bile, şimdi onu över olmuşlardı. Fakat ihtiyar vezir de yorgun düşmüştü. Hastalandı. Kendisinden sonra kimin sadrazam olmasının uygun olacağını soran Padişah’a, oğlu Mustafa Fazıl Paşa’yı tavsiye etti. 1661 yılında Edirne’de öldü. İstanbul Çemberlitaş’taki türbesine gömüldü. Büyük hizmetler etmiş bir Osmanlı sadrazamıdır…