Ans/p/ PRUT SEFERİ

PRUT SEFERİ

Osmanlı tarihinde, Rusların 1700 İstanbul Antlaşması hükümlerini ihlalinden dolayı, Rusya üzerine düzenlenen sefer ve yapılan barış.

Rus Çarlığı’nın Osmanlı İmparatorluğu’nun kuzey sınırları boyunca giriştiği askeri hazırlıkları, imparatorluğu tehdit etmekte idi. Ruslar On Kapı’dan on iki saatlik mesafede Kamenka adlı bir kale inşa ettikleri gibi, Samarcık Suyu’nun Özi’ye katıldığı yerde. Yeni- Kale, Azak Kalesi’nin kırk mil önünde de Taygan Kalesi’ni yaptırmışlardı. Ukrayna yöresinde ise Bender Kalesi yakınlarında Raşkova Kalesi’ni, Yaş’ın karşısında İstekin Kalesi’ni işgal ettikleri gibi, Hotin ve Kamaniçe kalelerine de Rus askerlerini yerleştirmişlerdi. Polonya üzerindeki hakimiyet konusunda Çar I. Petro ile İsveç Kralı XII. Karl arasındaki siyasi rekabetin Poltova’da Rusların galibiyetiyle sonuçlanması yeni bir siyasi gelişmeye yol açtı.

Poltova Savaşı’ndan sonra İsveç askerleri ülkelerini dönüş yolları kapandığından başta kralları XII. Karl olmak üzere, Osmanlı topraklarına sığınmışlardı. Onları takip eden Rus askerleri, anlaşma hilafına Osmanlı topraklarına girmişlerdi. Aksu kıyısında 300, Boğdan’da Çernoviçe’de 700, Kırım’da Çekceken geçidinde ise 20 kadar Kırımlıyı da esir veya öldürerek mal ve hayvanlarını yağma etmişlerdi. XII. Karl Bender’de misafir edildikten sonra İstanbul’a gönderdiği elçisi Pöniatowski, Osmanlı hükumetini Rusya’ya karşı bir savaşa hazırlamaya gayret sarf etmişti. 1700 yılından sonra Osmanlı Devleti’nin genel politikası, barış içinde vakit geçirerek, 1683-1699 seferlerinin ülke içinde açtığı yaraları, maddi ve manevi zararları telafi etmekti. Bunun için başlangıçta Çorlulu Ali Paşa, sadaretinde Ağustos 1709’da, önce mülteci sıfatıyla bulunan XII. Karl’ın savaşçı teşebbüslerini mümkün olduğu kadar engellemeye çalışmıştı. Fakat, aynı zamanda Osmanlı- Rus münasebetlerinin düzeltilmesi yolunda bu kıymetli rehineden de yararlanmak istemişti. Gerçekten yedi yıldan beri askıda duran 1700 Antlaşması’nın Rusya tarafından onaylanması bu imkanla sağlanmıştı. Osmanlı Devleti ileri gelenleri ise, savaş taraflısı ve savaşı istemeyenler olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Savaş taraflıları ağır bastılar.

Çorlulu Ali Paşa ile ardından Köprülüzade Numan Paşa’nın sadaretten uzaklaştırılmaları, bu savaş taraflılarını gittikçe kuvvetlendirdi. Kırım Hanı Devlet Giray’ın İstanbul’a gelişi ise bu imkanı iyice arttırdı. Nitekim, yeni sadrazam Baltacı Mehmed Paşa, göreve başlar başlamaz, savaş kararı alınması için 20 Ekim 1710’da Sultan III. Ahmed’in başkanlığında bir meşveret-i azime toplandı. Rusya’nın Osmanlı menfaatlerine karşı gelişme durumu, eldeki raporlar üzerinden incelendi. Neticede şeyhülislam Paşmakçızade Seyyid Ali Efendi’nin verdiği fetva ile Rusya’ya savaş ilan edildi. Savaş hazırlıklarına girişilerek Bender muhafızı görevinden alındı. Yerine Anadolu beylerbeyi Abdi Paşa, Boğdan voyvodalığına da Dimitri Kantemir getirildi. Bu arada Kırım kuvvetleri Devlet Giray’ın komutasında Ukrayna içlerine yayıldılar. Ocak-Şubat 1711’de Harkova’ya kadar uzanan bu akın sonunda 32 şehir tahrip edilmiş, 200 kadar da müstahkem mevki ele geçirilmişti. Bahar aylarında Bucak Tatarları ile Kalgay Mehmed Giray, İsveçli Orlik ve Kazak Potocki adlı voyvodalar ile Podolya üzerine ikinci bir akın yaptı.

Baltacı Mehmed Paşa da 9 Şubat 1711’de tuğları Davudpaşa sahrasına çıkartarak fiilen savaşa başlamış oldu. İstanbul kaymakamlığına Çelebi Mehmed Paşa getirildikten ve seferle ilgili son hazırlıklar tamamlandıktan sonra, 9 Nisanda ordu yola çıktı. 21 Mayısta Edirne’den hareketle 15 Haziranda İsakçı köprüsüne vardı. 19 Haziranda Baltacı Mehmed Paşa, Kartal’a geçmekle darülharbe girmiş oldu.

Burada Yeniçeri ağası Yusuf Paşa, Kırım hanı Devlet Giray Han ve sadaret kedhüdası Antalyalı Osman Ağa savaş planı yaptı. Rusların Bender’e saldırmak ihtimali göz önünde tutularak ordu Prut kıyısı boyunca kuzeye doğru ilerlemesi ve Rus ordusu ile karşılaştığı yerde savaşı kabul etmesi kararlaştırıldı. Devlet Giray 20-30.000 Tatar askeriyle öncülerin başında 10 Temmuz günü hareket etti. Onu, sadrazam takip ediyordu. 14 Temmuzda Kekeçağzı’na varıldı. 18 Temmuzda Han Tepesi’ne dört saat mesafede Bahul menziline konuldu. Bu sırada Rusya çarı I. Petro, Boğdan voyvodası Dimitri Kantemir’in ihaneti üzerine, Yaş’a girmiş bulunuyordu. Burada yapılan toplantıda Rus ordusunun zahire sıkıntısı göz önünde tutularak Osmanlıların hububat deposu olan İbrail’i ele geçirmek üzere harekete geçmeye karar verildi. Ancak Çar ve komutanları Osmanlı ordusunun Tuna’yı henüz geçmediği fikrinde idiler. 7 Temmuzda Çar, Mareşal Şeremetev’in komutasında Çuçora’da bulunan Rus ordusuna geldi. Bu arada Rus ordusu Prut’un sağ sahiline geçti. 15 Temmuz günü güneye doğru üç ayrı kol halinde ilerlemeye başladılar. Rus kuvvetlerini Tatar atlıları devamlı olarak tedirgin etmekte idiler. Beklenmedik bir sırada Osmanlı ordusu ile karşılaştılar. Bu karşılaşma Rusları şaşkına çevirdi. Zira, onlar Osmanlı ordusunun en az 50-60 km. uzakta bulunduğunu sanıyorlardı. Öncü General Janus durumu Çar’a duyurdu. Osmanlıların Prut üzerine köprü attıkları haberini verdi. 19 Temmuzda karşı tarafa geçen Osmanlı ve Tatar kuvvetleri Çerkeş Mehmed Paşa ve Devlet Giray komutasında Rus ordusunu Gura Prutetsului’de hemen hemen çember içine almışlardı. Çar, önceleri Erdel üzerinden kaçıp kurtulmayı düşündü ise de, yanındaki tepelerin tutulmuş olması onun bu fikirden vazgeçmesine sebep oldu. O gece ovayı takiben Yaş’a doğru çekilmeyi planladı. Bu arada Kırım atlıları, Çerkez Mehmed Paşa ve Salih Paşa tarafından Rus ordusu tamamen çevrilince, tasarılarını gerçekleştiremeyen Çar, Baltacı Mehmed Paşa’ya barış çağrısında bulundu. Şiddetli çarpışmalara devam ederek bu çağrıya cevap vermeyen Baltacı Mehmed Paşa’ya Mareşal Kari ve Petro, yalvaran mektuplar yazmıştı. Mehmed Paşa bu ikinci istek üzerine ordu ileri gelenlerini ve Kırım hanını çağırtarak bir toplantı yaptı. Ve Prut Savaşı Prut Antlaşması ile sona erdi.