Ans/A/AHMED İZZET PAŞA (FURGAÇ)

AHMED İZZET PAŞA (FURGAÇ) (1864-1937)

Sadrazam.

Ahmed İzzet Paşa, Manastır vilayetinin Görice sancağına bağlı Naslic kasabasında doğdu. Doğum yılı Hicri 1281, Miladi 1864’dür.

Orta öğrenimini askeri okullarda yaptıktan sonra 1881 yılında Harp Okulu’na girdi. 1884 yılında süvari birinciliği ile mülazim (teğmen) rütbesini elde etti. 1885’de Harp Akademisi’ne girdi. 1887’de kurmay yüzbaşısı olarak akademiyi bitirdi. Hocalarının takdir ve tevecühlerini kazandığından Harp Oku-lu’nda coğrafya hocalığına tayin olundu. Bu arada hocalığına ek olarak, askeri okulların müfettişi Golç Paşa’nın yardımcılığını da yaptı.

1891’de görgüsünü ve öğrenimini tamamlamak üzere Almanya’ya gönderildi. Almanya’da çeşitli tümenlerin kurmay başkanlığında ve Berlin’de de genelkurmayda çalıştı. İstanbul’a dönünce, Osmanlı Genelkurmayı’nın ikinci şubesine memur oldu ve rütbesi binbaşılığa yükseltildi. 1895’de Makedonya’da Bulgar çetelerinin verdiği ağır zararları önlemek maksadiyle bu çetelerle çarpıştı. 1897’de tümen kurmay başkam olarak Şam’da görev yaptı. 1898’de

kaymakam (yarbay) rütbesine yükseltildi. 1907 yılına kadar orduda çeşitli görevleri başarı ile ifade ettiğinden feriklik rütbesine yükselerek Hudeyde Fırkası kumandanlığına tayin olundu. İzzet Paşa’nın askerlik hayatındaki büyük hizmetlerinden birisi Yemen’de cereyan etmiştir. Ahmed İzzet Paşa Yemen ayaklanmasını bastırmakla birlikte zulüm yoluna sapmayarak dirayetli davanışlarla meselelere çözüm yolu getirdi. Yemen’de hizmetlerine karşılık ayan azalığına (senatörlük) tayin edildi.

Osmanlı ordusunun Balkan devletleri karşısında uğradığı mağlubiyet üzerine ordunun başına geçerek meydana gelen ağır zararların hafiflemesi yolunda çaba harcadı. Çatalca hattına kadar ordunun başarılı bir şekilde çekilmesini sağladı ve düşmanı durmaya mecbur etti. Ordunun yeniden düzenlenmesi için gerekli tedbirlere başvurdu.

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesini doğru bulmuyordu. Harbin önüne geçmek için çok çalıştı. Fakat muvaffak olamadı. Bu yüzden savaşın başlangıcında kendisine görev verilmedi. Fakat Sarıkamış’da uğranılan yenilgi üzerine 1916 yılında Doğu Anadolu’da ikinci ordu komutanlığına tayin edildi. Çeşitli cephelerde gerilemeler birbirini takip ediyordu. Nihayet kesin yenilgi belirince İttihad ve Terakki’nin harp kabinesi istifa etmek zorunda kaldı. Yeni hükümetin kurulması önce Tevfik Paşa’ya teklif olundu. Tevfik Paşa kabineyi kuramaymca, bu görevin ifası İzzet Paşa’ya verildi.

İzzet Paşa iki gün içinde hükümet teşkil ederek çalışmaya başladı. İlk yapılacak şey mütarekeyi sağlamaktı. Zira Osmanlı müttefikleri yenilmişlerdi. Osmanlı ordusu da kesin yenilgiye uğramıştı. Bu durumda İzzet Paşa hükümeti bir mütareke sağlayabilmek maksadiyle gerekli temaslara girişti. Ve İngilizlere mütareke teklif edildi. Mütareke talebi İngilizlerce kabul edilerek Osmanlı murahhasları Mondros’a davet olundular. Bu sırada mütareke müzakerelerini yapacak murahhasların tayini konusunda, padişah Vahdeddin’le İzzet Paşa hükümeti arasında bir anlaşmazlık meydana geldi. Padişah, eniştesi Damat Ferid Paşa’nın baş murahhas olarak Mondros’a gönderilmesini arzu ediyordu. İzzet Paşa, Damat Ferid’i çağırarak görüşeceğini arzetti. Paşa, bundan sonraki olayları tercüme-i halinde şöyle anlatmaktadır.

"Padişah:

-Ben Ferid Paşa’nın gönderilmesini düşünüyorum, dedi. Paşa’nın beni görüp talimat almasını ve Ayan Meclisi’nde buluşmamızı irade buyurdular.

Ferid Paşa ile belirli saatte görüştük. Mütareke hakkındaki görüşlerini sordum. Bana şunları söyledi:

-Amirali görür görmez devletin toprak bütünlüğünü temel esas olarak kabul etmesini teklif edeceğim. Kabul etmezse Londra’ya gitmek üzere bir kruvazör isteyeceğim ve Londra’ya gelince Kral’a, babasının eski bir dostu geldiğinden kabul edilmesini bir tezkere ile rica edeceğim. Bu suretle İttihatçıların düşürdükleri felaket çukurundan devleti kurtaracağım."

İzzet Paşa, bu sözleri kabine üyelerine nakledince, Ferid Paşa’nın akıl bakımından pek hafif durumda olduğu üyelerce tesbit edildi. Padişahın iradesine uyumlayarak Bahriye Nazırı Rauf Bey başkanlığında bir heyetin gönderilmesine karar verildi. Bu karar padişaha arz ve ısrar edildi. Hükümdar istemeyerek Rauf Bey’in gönderilmesine boyun eğdi. Mütarekenin imzalanmasından sonra Padişah Vahdeddin kabinede değişiklik yapmasını; Cavid, Fethi ve Rauf beylerle Hayri Efendi’nin istifasını istemeğe başladı. Bu konuda hükümdarın ısrarı ve bu ısrarı zorlamaya kadar götürmesi İzzet Paşa kabinesinin istifasını sonuçlandırdı. İstifanamede padişahın Anayasa’ya aykırı davranarak hükümetin istifaya zorlandığı belirtiliyordu..

İzzet Paşa, Milli Mücadele devam ederken Osmanlı hükümetlerinde çeşitli nazırlıklar kabul etti. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edilmesinden sonra evine çekildi. Şeker hastalığı günden güne vücudunu tahrip ediyordu. Bu hastalığı yenemeyerek 31 Mart 1937 (18 Muharrem 1356)’de Moda’daki ikametgahında vefat etti.