OSM/ OSMANLI KÜLTÜR VE UYGARLIĞI

OSMANLI DEVLET ANLAYIŞI
1-Eski Türk gelenekleri
2-İslam dininin devlet anlayışı
3-Hakim olunan topraklardaki toplumların devlet anlayışlarıdır.

OSMANLI DEVLETİ’NDE TOPLUM
1-Askeri (Yönetenler)
2-Reaya (Yönetilenler)
olmak üzere iki kısma ayrılırdı.

DEVLET (MERKEZ) YÖNETİMİ
*Osmanlı Devleti’nde yönetim mutlak monarşi ve teokratik bir özelliğe sahipti. Padişahlar Yavuz Sultan Selim’den itibaren halife unvanını aldılar.
*Fatih Sultan Mehmet çıkardığı kanunname ile padişah olan kişiye, rakip olan kardeşlerini öldürme yetkisi vermiştir. Böylece yönetimde eski veraset sistemi ( devletin hükümdar ailesinin ortak malı sayılması) geleneği kaldırılmıştır.
*I.Ahmet çıkardığı bir kanunla Osmanlı hanedanının ekber ve erşed olanının ( yani büyük ve aklı başında ) tahta geçmesine karar vermiştir. Böylece tahta hükümdarın kardeşleri de çıkabilmişlerdir.

HÜKÜMDARLIK SEMBOLLERİ
1-Hutbe
2-Sikke (Para bastırmak)
3-Davul (tabl)
4-Sancak
5-Tuğ
6-Kılıç kuşanmak

DİVAN-I HÜMAYUN
*Divan devlet işlerini görüşülüp karara bağlandığı, savaş ve barışa karar verildiği, büyük davaların ele alındığı bir kuruldu. Bu günkü Bakanlar Kuruluna benzeyen divan, padişaha danışmanlık yaparlardı. Divanda son söz yine padişaha aitti. Divana Kuruluş döneminde padişahlar, daha sonra sadrazamlar başkanlık etmişlerdir. Divan Topkapı Sarayı’nda Kubbealtı denilen yerde toplanırdı.
Orhan Bey zamanında kurulan Divan-ı Hümayun, II.Mahmut döneminde kaldırılmış, Avrupa’nın kabine usulü uygulanmaya başlanmıştır.
DİVAN ÜYELERİ
1-Padişah
2-Vezir-i azam
3-Vezirler
4-Kazasker
5-Defterdar
6-Nişancı
7-Kaptan-ı Derya
8-Şeyhülislam
9-Reisülküttap

VEZİR-İ AZAM (SADRAZAM)
Padişahın mutlak vekili olan sadrazam, padişahtan sonra (maliye ve yargı dışında) tüm devlet işlerinden sorumluydu. Padişahın mührünü (mühr-i hümayun) taşırdı. Sadrazam konaklarına Paşa kapısı veya Babıali denirdi. Sadrazam padişahın katılmadığı seferlere serdar-ı ekrem unvanı ile komutanlık yapardı.
II.Mahmut, sadrazamlığı kaldırarak yerine başvekalet makamını oluşturdu.

VEZİRLER
Sancak beyliği ve beyler beyliğinde bulunan tecrübeli devlet adamlarından seçilirdi. Vezirlerin sayısı Kuruluş Devri’nde en fazla üç iken, Yükselme Devri’nde yediye çıkarılmıştır. Sadrazama yardımcı olurlardı. En kıdemlisi sadrazam olurdu.

DEFTERDAR
Maliye işlerine bakar, bütçeyi hazırlardı. Fatih zamanında sayıları Anadolu ve Rumeli defterdarı olarak ikiye çıkarılmıştır.

KAZASKER
Adalet ve eğitim işlerine bakardı. Büyük davalara bakan kazaskerler, kadı ve müderrislerin atamalarını yaparlardı. Yükselme döneminde, Anadolu ve Rumeli kazaskeri olmak üzere sayıları ikiye çıkarılmıştır.

NİŞANCI
Padişah fermanlarını yazar, ferman ve beratların üstüne padişah tuğrasını çekerdi.Ayrıca tapu ve kadastro işlerini yürütürdü. Fethedilen arazileri yazar, dirlikleri dağıtır ve bunları tapu defterlerine işlerdi.

MÜFTÜ (ŞEYHÜLİSLAM)
16. yüzyıldan itibaren Divan üyesi oldu. Devletçe yapılan işlerin, savaş, barış ve idam kararlarının dine (şeriata) uygun olup olmadığına kara verileceği zaman toplantılara katılırdı.
Şeyhülislamlar padişah tarafından atanır ve ölünceye kadar makamlarında kalabilirlerdi.
Padişah ve sadrazamlar şeyhülislamdan fetva almadan kimseyi idem ettiremezlerdi.

KAPTAN-I DERYA
Yükselme döneminde Divan üyesi oldu. Donanmadan sorumlu Deniz kuvvetleri komutanıdır.

REİSÜLKÜTTAP
Önceleri Nişancıya bağlı iken 16. yüzyıldan sonra dışişleri ile ilgili yazışmalardan sorumlu olan Divan üyesi olmuştur.

İSTANBUL’UN YÖNETİMİ
Başkentin idaresinden birinci derecede sadrazam sorumlu idi. Güvenliğine Yeniçeri Ağası ve subaşılar, belediye hizmetlerine Şehir emini, adalet işlerine İstanbul kadısı bakardı.

ÜLKE YÖNETİMİ
1-Eyaletler (Vilayetler) (Yöneticisi: Beylerbeyi)
2-Sancaklar (Yöneticisi: Sancak beyi)
3-Kazalar ve Köyler (Yöneticisi: Kadı)
Eyaletler üç bölüme ayrılır:
1-Merkeze bağlı yıllıksız eyaletler (Salyanesiz): Bu eyaletler dirlik sistemine göre has, zeamet, tımar olarak bölümlere ayrılmıştır.
2-Yıllıklı eyaletler (Salyaneli): Bu eyaletlerin valilerine ve askerlerine salyane adı verilen maaş verilirdi. Ayrıca bunların yıllık vergileri, iltizam usulüyle, mültezimler ( tahsildarlar) tarafından toplanırdı.
Mültezim, devlete belli bir peşin para ödeyip, sonra devlet adına bir bölgenin vergisini toplayan kimsedir. Bu tür eyaletlerden alınacak verginin daha önce devlet hazinesine yatırılmasına da iltizam denir.
Salyaneli eyaletler dirliklere bölünmezdi.
Başlıca salyaneli eyaletler Cezayir, Tunus, Trablusgarp, Mısır, Yemen, Habeş, Bağdat ve Basra’dır.
3-Bağlı hükumet ve beylikler (İmtiyazlı eyaletler): Merkezden uzak olan bu eyaletlerin yöneticileri kendi halkından seçilir ve padişahın onayı ile atanırdı.
Bu eyaletler iç işlerinde serbest, dış işlerinde Osmanlılara bağlıdılar. Başlıcaları Eflak, Boğdan, Erdel, Lehistan, Kırım ve Hicaz’dır. Bunlardan vergi alınır, gerektiğinde de bu eyaletler asker gönderirdi.

TOPRAK YÖNETİMİ
Topraklar devlete aitti.

MİRİ TOPRAKLAR (DEVLETE AİT TOPRAKLAR)
Kullanış amacına göre bölümlere ayrılırlar. Başlıcaları:
1-DİRLİK:Gelirleri devlet hizmetleri veya atlı asker (tımarlı sipahi- cebeli) yetiştirmek şartıyla, komutanlara ve yüksek devlet memurlarına dağıtılan topraklardır. Gelirlerine göre Has, Zeamet ve Tımar olmak üzere üç bölüme ayrılır.
A)HAS: Yıllık geliri 100 bin akçeden fazla olan topraklardır. Padişah ve ailesine, şehzadelere, divan üyelerine beylerbeyi ve sancak beylerine verilirdi. Gelirinin her beş bin akçesi için (kılıç hakkı) Cebelü denilen bir atlı asker beslemek zorundaydılar.
B)ZEAMET: Yıllık geliri 20 bin akçe ile 100 bin akçe arasında olan topraklardır. Orta dereceli devlet memurlarına verilirdi.
C)TIMAR: Yıllık geliri 0- 20 bin akçe arasında olan topraklardır. Savaşlarda yararlılık gösteren sipahilere verilirdi.
2-VAKIF ARAZİ: Bu topraklardan alınan vergiler cami, medrese, imarethane, hastane, kervansaray ve köprü gibi dini, eğitim-öğretim ve sosyal kuruluşlara ayrılırdı. Satılamaz, devredilemezlerdi.
3-MÜLK ARAZİ: Devlet hizmetinde ve askeri alanda üstün başarı gösteren kimselere devletin bağışladığı topraklardır. Bunlar satılıp, miras bırakılabilir veya vakfedilebilirdi.
4-OCAKLIK: Geliri kale muhafızları ve tersane giderlerine ayrılan topraklardır.
5-YURTLUK: Sınır boylarındaki topraklar olup bu amaçla Türkmen boylarına verilirlerdi.
6-MUKATAA: Geliri doğrudan doğruya veya mültezimler aracılığı ile devlet hazinesine giren topraklardır.
7-PAŞMAKLIK ARAZİ: Vergi gelirleri padişahların kızları ve ailelerine bırakılan topraklardır.

OSMANLILARDA ALINAN BAŞLICA VERGİLER
1-ÖŞÜR (AŞAR) : Müslümanlardan alınan toprak vergisidir.
2-HARAÇ: Gayr-ı müslimlerden alınan toprak vergisidir.
3-CİZYE: Hıristiyanlardan askerlik yapmadıkları için alınan can ve mal güvenliği (kafa) vergisidir.
4-ÇİFTBOZAN VERGİSİ: Üst üste üç yıl toprağını işlemeyenlerden alınan vergidir.
5-AĞNAM VERGİSİ: Koyun ve keçiden alınan vergidir.
6-AVARIZ (TEKALİF-İ ÖRFİYE) VERGİSİ: Büyük felaketlerde ve savaş gibi olağanüstü durumlarda alınan vergidir.

OSMANLILARIN BAŞLICA GELİR KAYNAKLARI
1-Halktan alınan vergiler
2-Gümrük, maden, orman ve tuzla gelirleri
3-Savaşlardan elde edilen ganimetlerin beşte biri
4-Bağlı beyliklerden ve yabancı devletlerden alınan vergi ve hediyeler

OSMANLILARIN BAŞLICA GİDERLERİ
1-Devlet memurlarına ödenen maaşlar
2-Kapıkulu askerlerine ödenen ulufeler (üç ayda bir verilen maaş) ve ulemaya (bilim adamlarına) ödenen maaşlar
3-Savaş masrafları ve donanma giderleri
4-Askerlere padişah değişiminde dağıtılan cülus bahşişleri (tahta çıkma ikramiyesi)
5-Bayındırlık ve imar faaliyetlerine harcanan paralar

ORDU TEŞKİLATI
Osmanlı Devleti’nde ordu üç bölümden oluşmaktaydı.
1-KAPIKULU ASKERLERİ: Merkezde ve sınır boylarındaki kalelerde oturan kapıkulu askerleri üç ayda bir ulufe denilen bir maaş ve her padişah değişiminde ise (Fatih’ten sonra) cülus bahşişi alırlardı.
Kapıkulu askerleri başlangıçta savaş esiri olan Hıristiyan çocuklar arasından seçilerek yetiştirilirlerdi. Ancak Ankara Savaşı’ndan sonra Çelebi Mehmet zamanında Devşirme Kanunu ile Hıristiyan halk arasından seçilmeye başlanmıştır. Bu gençler yeteneklerine göre çeşitli askeri ocaklara ya da Enderun’a (saray okulu) gönderilerek sadrazamlık makamına kadar yükselme şansına sahip olmuşlardır.
Kapıkulu askerleri, Piyadeler ve Süvariler olmak üzere iki kısımdan oluşurdu. Piyadeleri, Yeniçeri Ocağı, Acemi Oğlanlar Ocağı, Cebeci Ocağı, Topçu Ocağı, Top Arabacıları Ocağı, Humbaracılar, Lağımcılar, Saka Ocağı ve Kapıkulu Süvarilerinden oluşmaktaydı. Süvarileri ise, Sipahi, Silahtar, Sağ ulufeciler, Sol ulufeciler, Sağ garipler, Sol garipler oluştururdu.
2-EYALET ASKERLERİ (TIMARLI SİPAHİLER): Merkeze bağlı eyaletlerde dirlik sahiplerinin beslediği atlı askerlerdir. Bu askerlere cebelu adı verilirdi.
Osmanlı ordusunun çoğunluğunu oluştururlardı.Hepsi atlı olup devletten maaş almazlardı.Masrafları dirlik sahipleri tarafından karşılanırdı (Köylülerden alınan vergilerle).
Osmanlı dirlik sistemiyle, devlet hazinesinden para çıkmadan büyük miktarda ordunun (tımarlı sipahinin) yetiştirilmesini sağlamıştır. Bu durum devletin ekonomik yükünü azaltmıştır.
Eyalet askerlerinin tamamı Türklerden oluşurdu.
Eyalet askerleri Akıncılar, Azaplar, Yayalar, Müsellemler,Yörükler, Deliler, Gönüllüler,Beşliler, Sakalardan oluşuyordu.
3-YARDIMCI KUVVETLER: Savaş sırasında Osmanlı Devleti’ne bağlı devlet ve beyliklerden alınan kuvvetlerdir.Kırım, Eflak, Arnavutluk ve Boğdan kuvvetleri gibi.
DONANMA : Osmanlı Devleti’nde ilk donanma faaliyetleri Orhan Bey zamanında Karesioğulları Beyliği’nin alınması ile başladı.
Karadeniz Fatih döneminde ve Akdeniz Kanuni döneminde bir Türk gölü haline getirildi.
Donanma başkomutanına Kaptan-ı derya denirdi. Diğer komutanlara Reis, deniz askerlerine Levent adı verilirdi.

MALİYE VE PARA
Osmanlıların en büyük gelir kaynağı toprak vergisiydi.
Baharat ve İpek yolları Coğrafi keşifler sonucunda önemini yitirdi. Osmanlılar bundan büyük ekonomik zarar gördü.
Devletin en büyük gideri, ordu için yapılan harcamalardı.

HUKUK SİSTEMİ
Osmanlılar kuruluşundan beri adalete büyük önem vermişlerdir. Devlet içerisinde dini, mezhebi ve ırkı ne olursa olsun herkes kanun önünde eşit sayılırdı.
Osmanlılarda iki tür hukuk uygulanırdı.
1-ŞERİ HUKUK: Kaynağını İslam’dan alan şeriat kurallarıydı. Ancak Osmanlılar bu hukuktaki bazı kuralları yumuşatarak uygulamışlardır.
2-ÖRFİ HUKUK: Kaynağını Türk gelenek ve göreneklerinden alan hukuktur. Özellikle Fatih Sultan Mehmet geçmişte yayınlanan tüm kanunları bir araya getirerek Kanunname-i Al-i Osman adında ilk örfi Osmanlı kanunnamesini oluşturmuştur. Bu konuda Kanuni zamanında da büyük çalışmalar olmuştur.
Normal davalara kadı’lar, yüksek devlet görevlileri arasındaki davalara ise kazaskerler bakardı. Gayr-ı müslimlerin davaları kendi kilise ve havralarında çözümlenirdi.

EKONOMİK HAYAT
Osmanlı ekonomisi büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa dayanmaktaydı.
Ekonomiyi canlı tutabilmek için Venedik, Ceneviz ve Fransız tüccarlarına imtiyazlar tanınmış, kervansaraylar ve karakollarla ticaret yollarının güvenliği sağlanmıştır.
Selçuklulardan sonra Osmanlılarda da esnaf ve zanaatkarlar arasında dayanışmayı sağlamak için Loncalar kurulmuştur.
Loncaların kuruluş amaçları:
1-Çırak-kalfa-usta anlayışı içinde zanaatkar yetiştirmek
2-Esnaf arasında birliği sağlamak
3-Kaliteli mal üretmek
4-Devlet ve esnaf arasında işbirliği sağlamak, kar oranlarını tespit etmek
5-Üyelerine kredi sağlamak
6-Muhtaçlara yardım yapmak
Babadan oğla geçen sanat anlayışı getiren Lonca sistemi, Sanayi İnkılabı’ndan sonra fabrikaların kurulmasıyla önemini kaybetmiştir.