YAZ/ HİPNOZ

HİPNOZ

Okumanızı tavsiye edebileceğim komik bir yazı… Hadi okuyun…

Ben hipnoza giremiyorum. Gözleri açık renk olanlar hipnoza giremezlermiş. Bir de bende yoğun elektrik varmış. Doğumu hipnozla yapmaya karar vermiştim. Bir dişçiye gittik. Diyeceksiniz ki ne alaka? Dişçi hipnozla diş çekiyor. Size bazı sözleri telkin ediyor, onları söyleyince acı falan kalmıyormuş. Yukarıda söylediğim sebeplerden beni hipnoza alamadı. Ağrılı doğum yaptım anlayacağınız…

Arkadaşlar kendi aralarında konuşuyor… Bir adam var… Azerbaycan’dan gelmiş… Hipnoz yapıyor… Sizi farklı alemlere götürüyor… Benden kaçmaz tabii ki… Meraklıyım ben… sözleşiyoruz… Cumartesi günü gideceğiz… Üsküdar’da… Şoför benim.

İstanbul’un Anadolu yakasını hiç bilmem… Sağa sap, sola sap, ışıklardan dön… Neyse Volkan Hoca’nın iş yerini bulduk…
Giriş katı… Büyük bir salon… Biz beş kişiyiz… İçeride başkaları da var…

Volkan Hoca 35-40 yaşlarında… Etkili kahverengi gözler… Fazla gülmüyor… Ara sıra gülümsüyor… Valla karizmatik…

Odada bizden başka 20’li yaşlarda bir bayan daha var. Volkan Hoca soruyor neyin var diye?.. Kadın, sıkıntıdayım diyor… Peki diyor Volkan Hoca… Ardından:

-Ahmet, Mehmet, Emine girin içine onu sıkıntılı haline getirin, diyor.

Kadın bir anda yerde kıvranmaya başlıyor… Başlıyor başlamasına da ben hem korkuyorum, hem de bir sürü soru işareti beliriyor kafamda. Kendi kendime diyorum ki… Olamaz kardeşim… Şov yapıyor… Şimdi biz beş kişiyiz… Bizden alacağı paraları düşünerek iyi bir şov yapıyor… Volkan Hoca’nın sözleri ile kendime geliyorum :

-Yeter, onu rahat bırakın…

Yani bunu gerçekten yapıyorsa helal olsun… Ama nasıl olur?..

Kadının işi bitti. Sıra bize geldi. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyor. Niye geldim ben buraya yahu?.. Merak insanın başının en büyük belası… Adam şimdi bana sorsa ne diyeceğim?… Meraktan mı geldim?.. Komik olmaz mı?… Olsun doğrusu bu… Volkan Hoca bana doğru bakıyor ve:

-Ayşe Hanım, sen aslında bunlara inanmıyorsun; ama meraktan geldin değil mi ?

Amanın… Amanın… En iyisi ben ufak ufak gideyim…

-Gel seninle ufak bir deneme yapalım…
-Ama ben hipnoza giremiyorum ki?
-Deneyelim bakalım…

Korkarak Volkan Hoca’nın yanındaki sandalyeye doğru gidiyorum. Arkadaşlarım olduğu için biraz da kendimi güvende hissediyorum… Ne olursa olsun yahu…

-Ahmet, Mehmet, Emine Ayşe Hanım’ın gözlerini kapatın.

Gözlerimi kapattılar… Göz kapaklarım artık bana ait değil… Her şeyi duyuyorum; ama kılımı bile kıpırdatamıyorum. Ne berbat bir durum bu böyle? Kontrol bende değil…

-Arkadaşlar Ayşe Hanım’ı biraz gezdirelim… Burak buraya gel…

Hop hop ne oluyoruz?.. Burak da kim?.. Bir anda aklıma Peygamberimizin Mirac’a çıkarken bindiği binek olan Burak geliyor… Bildiğimiz kadarıyla bu bir attı… Korku ile bekliyorum… Bir anda jilet inceliğinde bir uzay aracı beliriyor… Ben içindeyim…

-Burak, Ayşe Hanım’ı biraz gezdir…

Allahım bana yardım et… Valla yardım et… İlk defa bu kadar korkuyorum…
Bir anda gök yüzüne doğru açılıyoruz. Allahım Amerika kıtasını yukarıdan görüyorum. Kuzey ve Güney Amerika ve ben onlara yukarıdan bakıyorum…
Anı yaşamam mümkün değil… Çünkü işin sonunu düşünüyorum… Aşağıya nasıl ineceğim?.. Yoksa sonsuza kadar uzaylı dostlarımla pinpon mu oynayacağım?..

Volkan Hoca korkumun farkında olmalı ki:

-Burak hadi Ayşe Hanım’ı aşağıya indir, dedi.

Bir iki saniye sonra aşağıdayım. Burak’tan inmişim. Karşımda duruyor.

-Burak, Ayşe Hanım’ın her hangi bir yerine kon.

Ne demek istiyon sen Volkan Hoca?.. Ne demek?.. Şimdi nereme konacak?.. Neden konacak canım?.. Daha yeni kurtulduk…

Burak bir anda katlanmaya başladı. Zümrüt ve yakutlardan oluşan bir kartal haline geldi… Geldi geldi ve benim sağ omzuma kondu… Canım sakın bir şey yapma olur mu?.. Bak zaten bir parça aklım kaldı… Onu da sen alma…
Burak karşıya bakıyordu… Aynı benim gibi… Onunla göz göze gelmek istemiyordum… Bir saliselik bir zaman diliminde başımı sağa çevirdim… Tabii o da bu bir saliseyi iyi kullandı ve göz göze geldik… Öyle bir bağırdım ki Pavarotti bile böyle bir ses çıkartamazdı…

-Ahmet, Mehmet, Emine Ayşe Hanım’ı rahat bırakın.

İlk şoku atlattım ve olanları bir bir anlatıyorum… Volkan Hoca :

-Başlamışken devam edelim… Seni ikna etmem lazım…
-Yok kardeşim sağol, varol, ben ikna oldum, desem de Hoca kararlı…
-Bakın zor bir şey yok . Adamlarıma söyleyeceğim hipnoz olmadan seni hareket ettirecekler.

Hadi bakalım. Benim adım Ayşe… Kıpırdatsınlar beni yerimden de göreyim…
Yine geldi Ahmet, Mehmet ve Emine… Volkan Hoca emretti:

-Ayşe Hanım’ı öne doğru itin…
Hahahhaha… Beni itemezler… Volkan Hoca bilmiyor benim enerjim çok yüksek…
-Ayşe Hanım’ı çevirin… Hahahahaha
-Ayşe Hanım’ı yere kapaklayın..
Hahhahahhhooo…

Gülüyorum; ama hakikaten beni itiyorlar, içimdeki güç onlara engel oluyor… Direniyor… Aferin ona…

-Tamam… Rahat bırakın…
-Ayşe Hanım içinizde bir güç var… Kontrol edemiyorum… Onunla konuşmamı ister misiniz ?
-Volkan Bey, küçükken Konya Ovası’nda arabamız bozulmuş… Ovada bir anda yaşlı bir adam belirmiş ve benim saçlarımı okşamış… Ben onun Hızır olduğuna inanıyorum… Olabilir mi?
-Bilemiyorum… Transa, geçeceğim konuşmayın…!!!!!!!!!
-Diyor ki: Yıllardır onunlayım… Ne zaman dara düşse yanında oldum… Onu kolay kolay bırakmam… O benim kızım… Onu koruyorum… İstediği anda yardıma hazırım…
İnanmıyorum… İnanmak istiyorum… Ne güzel olurdu… Yanında görünmez bir arkadaş ile gezmek… Sürekli bir bodyguard… Ücretsiz… Beni seven…

Aslında böyle arkadaşlarımız yok mu?.. Var… Var; ama bizler farkında değiliz… Nur içinde yatsın anneenneciğim … Bana ilk duaları o öğretmişti:

Sağ yanımda sağ melek, sol yanımda sol melek, göğsüme iman, dilime Kuran gerek… Ben daha o günlerden beri iki koruyucu ile dolaştığımı biliyorum…

Anı Defterim-Karalamalar, 2002