O T/PAD/ ORHAN GAZİ

 

ORHAN GAZİ (1281 – 1360)

Osmanlı Hanedanı’ndan ikinci padişah.

Babası I. Osman, annesi Rabia Hatun’dur. Söğüt kasabasında doğdu. Orhan Gazi, 18 yaşında iken Yar hisar Tekfuru’nun 13 yaşındaki kızı Holofira ile evlendi. Bu prenses, Nilüfer adını almış ve üzerinde köprü yaptırdığı için Bursa Ovası’ndan akan suya "Nilüfer Çayı" denmiştir.

Osmanlılar, İznik Gölü’nün güneyinde Yenişehir kasabasını kurduklarında (1301) Orhan Bey, Karacahisar beyi idi. Orhan Bey’in, 1320 yıllarında Osmanlı idaresine hakim olduğu kesindir.

Bursa’nın fethi:

I. Osman zamanında (1315) başlayan Bursa’nın ablukası 11 yıl devam etmiş, 6 Nisan 1326’da Orhan Bey tarafından fethedilmiştir. Bursa, bu tarihten itibaren Osmanlı Beyliği’nin merkezi olmuştur.

Orhan Bey, İlhanlılarla iyi geçinmiş, sembolik olan vergisini göndermekte kusur etmemiştir. Ancak 1335’de, diğer Anadolu beylikleri gibi istiklalini kazanmış ve en kudretli Türkmen Beyi olarak Osmanlı hakanlığı tahtına hak kazanmıştır. Nitekim ilk defa Orhan Bey "sultan" sıfatını kullanmış ve bu unvan Murad Bey tarafından iyice benimsenmiştir.

Bursa’dan Çanakkale’ye:

Bursa’nın fethinden sonra Orhan Gazi için hedef, İznik’tir. İznik, o zamanlar Bursa’dan daha önemli bir şehir olup, Anadolu’daki Bizans şehirlerinin en büyüğü idi. Büyük Konstantin tarafından Hıristiyan dininin kurallarını tespit eden en önemli konsül burada toplandığı için, tarihi ve manevi bakımdan da önemi vardı. 1204’den 1261’e kadar 57 yıl da Bizans İmparatorluğu’nun başkenti olmuştu. Nihayet Kocaeli Yarımadası’nın ağzını kapamak bakımından askeri önemi büyüktü. İznik Gölü’ne hakim olan kuvvetin önünde İzmit Körfezi ve Kocaeli Yarımadası da açılıyordu.

Yeni Başkent Bursa ise, Bizans çağında ikinci derecede bir şehirdi. Ancak Osmanlıların elinde büyük bir şehir olmuştur. Fetihten 9 yıl sonra (1335) Bursa’yı ziyaret eden büyük Arap gezgini İbn-i Battuta, Bursa’yı, büyük bir şehir olarak vasıflandırmaktadır. Bursa’nın Osmanlılar tarafından yeniden imar edilerek kurulduğu söylenir. Öyle ki, 1375 yılına doğru Anadolu’nun en büyük şehri haline gelmiştir.

Bursa’nın uzun bir ablukadan sonra Bizans’tan hiçbir ciddi yardım görmeden düşmesi, Orhan Bey’in önemli bir kişi olduğunu Bizans’a öğretmiş oldu. Osmanlı hükümdarının İznik hakkındaki niyeti, Bizans tarafından da biliniyordu. İznik’i gözden çıkarmak ise, pek çok şeyi gözden çıkarmak demekti. Hiç olmazsa Asya ile ilgiyi kesmek sonucunu doğururdu. 1329 Mayıs ayında Orhan Bey, İznik’i aldı. Osmanlıları İznik Gölü çevresinden uzaklaştırmak ve şehri geri almak isteyen imparator III. Andronikos, önemli bir kuvvetle Orhan Gazi’nin üzerine yürüdü. Osmanlı hükümdarı, 8.000 askeriyle İzmit Körfezi üzerinde batıya doğru ilerliyordu. Gebze Danca’sı civarında Pelekanon mevkiinde Osmanlı tarihinin ilk önemli meydan savaşı cereyan etti. Bu savaş için 2 Mart tarihi verildiği gibi, 1329 Haziran tarihi de ileri sürülmektedir. Bu zaferden sonra İznik Osmanlılara teslim olmuştur.

Pelekanon Meydan Savaşı Boğaziçi’ne ancak 40 km. mesafede cereyan etmiştir. Orhan Gazi’nin, teşebbüsü düşmana bırakmadan müthiş bir saldırıya geçmesi, düşman ordusunu derhal dağıttı. III. Andronikos’un yaralanması ve iki imparatorluk prensinin öldürülmesi üzerine panik başladı. Savaş alanını ölüleriyle dolduran Bizanslılar ve imparator, hızla İstanbul’a kadar kaçtılar. Osmanlılar Bizans ordusunun ve imparator çadırının bütün ağırlıklarını ganimet olarak ele geçirdiler.

İznik’in fethi, Avrupa’da akisler uyandıran önemli bir olay idi.

Orhan Gazi, İznik’in meşhur Ayasofya Kilisesi’ni camiye çevirttikten sonra şehirde pek çok eser yaptırdı. Halktan arzu edenlerin taşıyabilecekleri her şeylerini alarak Bizans topraklarına çekilip gitmelerine müsaade etti. Fakat Osmanlı idaresindeki asayişe tutkun olan halkın pek az bir kısmı bu arzuyu gösterdi. Yalnız İznik Tekfuru ile maiyeti İstanbul’a gitti.

1334’te Gemlik, 1335’te Armutlu fethedildi. İznik Gölü ve İzmit Körfezi’nin güney kıyıları da Osmanlı Devleti’ne katıldı. İzmit, ancak üçüncü ciddi bir teşebbüsle işgal edilmişti.

Karasi Beyliği’nin Osmanlı topraklarına katılması (1345):

Karasioğullarından bazı prenslerin Osmanlı hizmetine girmesi ve hanedanda rekabetin mevcut olması, çeşitli prenslerin, çeşitli çevrelerde hüküm sürmeleri, Osmanlıların işini kolaylaştırmış ve hiçbir kanlı vuruşma olmadan ilk defa olarak bir Anadolu Türkmen Beyliği Osmanlılara katılmıştır. Balıkesir ve çevresinin, yani Karasi Beyliği’nin Osmanlılara geçişi, ileri sürülen tarihler içerisinde gerçeğe en yakın olanı 1345 tarihidir. Karasioğulları, yalnız Bergama’da direnmişlerse de, onlara göre pek güçlü olan Osmanlılara boyun eğmek zorunda kalmışlardır.

Karasi Beyliği’nin Osmanlılara katılması, şu bakımdan da Osmanlıların gücünü arttırmıştır. Özellikle bunların çok değerli komutanları Osmanlı hizmetine geçmişlerdir. Bu komutanlar, Çanakkale Boğazı’nı çok iyi tanıyorlardı. Gazi Fazıl Bey, Ece Halil Bey, Evranos Bey, özellikle gerçek bir dehaya sahip olan Hacı İlbey bu komutanların en değerlileriydi.

Süleyman Paşa, 1354’de Ankara’yı fethetti. Ahi Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırarak şehri ve çevresini Osmanlı Devleti’ne kattı. Bundan sonra Ankara’da Osmanlı hakimiyeti kesin olmuştur.

Büyüyen Osmanlı Devleti’nde teşkilat da büyütüldü. Bursa’da ilk Osmanlı gümüş akçesi kesildi (1327). Bu paranın üzerinde, Osmanoğullarının ceddi olan Kayı boyunun damgası vardır. Bu sıralarda vezir, Alaeddin Paşa idi.

Süleyman Paşa’nın Rumeli’ye geçişi:

Rumeli’ye geçiş, Osmanlı tarihinin en büyük olaylarından biridir. Bu geçiş, Osmanlı tarihine yeni bir akış vermekle beraber, Avrupa, dolayısıyla Dünya tarihine de geniş ölçüde tesir etmiştir.

Rumeli’nin fethini hazırlayan sebepler derindir. Bu sıralarda Rumeli’de, Trakya’da Bizans hakimiyeti sallanmakta idi. Halk, Rum olsun, başka kavimlerden olsun, çok büyük bir memnuniyetsizlik içindeydi. Bizans idaresinden her kavim bıkmıştı. 8.000 Katalan’ın başındaki Roger de Flor adlı Alman, Bizans’ın ücretlisi iken, Bizans’ın başına bela olmuştu. İmparator, bu zorlu kabadayıyı öldürtmek zorunda kalınca Katalanlar, eski rezaletlerini bir kat daha arttırdılar. Gelibolu Yarımadası’nı ve Trakya’yı yağma ettiler. Bizans, Gelibolu’yu savunamayacak bir şekilde zayıfladı. Bu yabancı müdahaleler, Bizans’ın iktisadi durumunu da sarstı. Bu durum, Bizanslıları, Osmanlılara karşı yumuşak bir siyaset takibine zorluyordu.

Gelibolu Yarımadası’nın fethi fikri bu suretle olgunluk kazandı. Trakya’ya geçen Osmanlı kuvvetlerine komuta eden Süleyman Paşa, Rumeli’nin durumuna yakından vakıf oldu.

Marmara adaları da Osmanlı filosu tarafından zapt edilmişti (1352). Yine aynı tarihte Osmanlılar Boğaz’ın Asya yakasında at oynatıyorlardı, hatta Üsküdar’ı bile almışlardı. Orhan Gazi, VI. İoannes Kantakuzenos’un kızı Theodora ile evlenmişti. İmparator ile Orhan Bey, Üsküdar’da buluşmuşlar (1347) ve müşterek saydıkları Slav tehlikesine karşı takip edecekleri siyaset üzerinde anlaşmışlardı. Bunun üzerine 6.000 Osmanlı askeri Kantakuzenos’un kuvvetleriyle beraber hareket ederek Paleologos hanedanına bir darbe vurarak Doğu Roma’nın taht şehrine girmişlerdir.

Osmanlılar, Bizans’a yardım etmek üzere İstanbul Boğazı’ndan Üsküdar’dan karşı yakaya geçmişlerdir.

Süleyman Paşa, 20.000 kişilik Osmanlı kuvvetiyle, yanında Kantakuzenos’un oğlu Mattheos olduğu halde Selanik’in imdadına koşmuş ve Sırpların eline düşmek üzere olan bu önemli şehri kurtarmıştır (1349). Süleyman Paşa, Dimetoka Meydan Savaşı’nda, müttefik Sırp ve Bulgar ordularını dağıtmış, Edirne’yi kuşatmıştır. Süleyman Paşa, önemli bir üs olan Gelibolu’yu fethetmiştir (1345).

Gelibolu Yarımadası elden çıktıktan sonra Bizans’ın elinde Doğu ve Batı Trakya, İstanbul Boğazı’nın Asya yakasında birkaç köyle adalar, Limni, İmroz, Bozcaada adaları, Selanik ve Halkidikya Yarımadası ile Taşoz ve Semendirek adaları, Güney Mora, Alaşehir, Struma Çayı’na kadarki Doğu Makedonya ve bir iki önemsiz yer kalıyordu. Osmanlı Devleti’nin toprakça büyüklüğü Bizans’ı geçmişti.

Bolayır’ı alan Süleyman Paşa, Doğu Trakya topraklarına ayak bastı. Şarköy, Malkara ve Keşan’ı fethetti. Murad Bey ile birlikte Çorlu’yu aldı (1357). Bu arada Tekirdağ da fethedildi. Bu suretle Istranca dağlarının güney eteklerine yaklaşılmış ve Kırklareli ile Edirne’ye giden yollar kesilmişti.

1359’da 43 yaşında bulunan Süleyman Paşa, atıyla beraber düşerek öldü. Süleyman Paşa, kendi fethettiği Bolayır’daki türbesinde gömülüdür. Yerine, Rumeli başkomutanı olarak kardeşi Murad Bey geçti.

Orhan Gazi’nin son yılları:

Büyük oğlunun ölümü haberiyle son derece sarsılan Orhan Gazi, Bolayır’a gidip oğlunun kabrini ziyaret etti. Fütuhatı oğlu Murad Bey’e emanet ettikten sonra Bursa’ya döndü.

Orhan Gazi, 1362 yılı Mart ayında Bursa’da vefat etti. Türbesi, Bursa’da babasının türbesinin yanındadır.

Orhan Gazi, fethettiği ülkeler halkına uyguladığı siyasete çok dikkat etmiş, imparatorluğun temellerini adalet üzerine kurmuştur. 1335 yılında kurduğu Bursa Medresesi, zamanla İznik Medresesi’ni gölgede bırakmış ve bir yüksek tahsil müessesesi olmuştur. Değerli adamları takdir ve seçmekte mahirdi. Bilginlere saygılı davranırdı.