Ans/ h/ HACI BEKTAŞ-I VELİ

HACI BEKTAŞ-I VELİ

Bektaşi tarikatının piri.

Anadolu Selçuklularına karşı ayaklanarak, 1240’ta idam edilen Baba İshak’ın halifelerinden.

XII. yüzyıl sonlarıyla XIII. yüzyılın ilk yansında Anadolu’ya muhacir olarak gelenler arasında meşhur sofiler de vardı. Melametiyye’nin Horasaniler kolunda Baba İlyas da bunlar arasındadır. Vefaiyye tarikatının ikinci piri sayılan Baba İlyas’a biat edenlere "Babailer" adı verilir.

Bu grubun içerisinde Horasan’dan Sivas’a gelen Hacı Bektaş Veli Amasya’ya geçerek; Baba İlyas’ın Halifesi Baba İshak’a biat etti. Bir süre Kırşehir ve Kayseri’de yaşayan Hacı Bektaş Veli bugün Hacıbektaş ismini taşıyan Sulucakarahöyük’e yerleşti.

Taraftarlarının Baba Resulallah dediği Baba İshak’ın Selçuklulara karşı başlattığı kıyam hareketi, kısa zamanda büyüyerek; Amasya merkez olmak üzere Sivas ve Kayseri’ye kadar yayıldı. Baba İshak’ın peygamberliğine inanan göçebe kitleleri, üzerlerine gönderilen Selçuklu kuvvetlerini yenerek başkent Konya’yı tehdit eder duruma geldiler. Sultan II. Keyhüsrev, kendisini emniyette hissetmeyerek Kubadiye Hisar’ına sığındı. 1240 yılında bastırılabilen isyandan sonra, Babailerin büyük bir kısmı kılıçtan geçirildi.

Vefaiye tarikatının, Babai halifesi olan Hacı Bektaş Veli, isyandan sonra kurtulabilen Babaileri, Şiileri, Batınileri etrafına topladı. Müridleri tarafından "kalenderler piri", "abdallar serveri" sayıldı. Sonradan kendisine bağlanarak Kalenderi, Abdal, Şemsi, Edhemi, Cami, Celali gibi Şii-Batıni zümrelerini içinde toplayan tarikat Bektaşilik adını aldı.

Eflaki, 1318’de yazdığı "Menakıbu’l Arifin" adlı eserinde, Hacı Bektaş Veli’nin, Baba İshak’ın en meşhur halifesi ve inanç bakımından Batıni akidesi taşıdığını belirterek; Sulucakarahöyük’te (şimdiki Hacıbektaş) Hatun Ana’yı evlat edinip, burada öldüğünü belirtmektedir. Aynı eserde; Menteş isimli kardeşinin Babailer isyanında Sivas’ta öldürüldüğü de anlatılmaktadır.

Hacı Bektaş Veli, Orhan Gazi devrinde (1326-1359) Yeniçeri ocağına dua etmiş; bu yüzden Yeniçeriler tarafından pir tanınarak bu askerlere "Taife-i Bektaşiyin" ağalarına da "Ağayan-ı Bektaşiyin" denilmiştir. Yeniçerilerin giydiği börkün arkaya sarkan kısmı da Hacı Bektaş Veli’nin anısına atfedilir. Bu inanca göre. Hacı Bektaş kendisine getirilen Yeniçerilerin başına elini uzattığı zaman, arkaya doğru sarkan kol yenini hatırlatmak için börkün arasına bu kısım eklenmiştir. Yeniçeri sözünün de "Yen içeri" sözünden bozma olduğu söylenir. Aşıkpaşazade, müridi Abdal Musa’nın, bir savaşta elifi tacını bir yeniçeriye giydirdiğini, yeniçerilerin bu yüzden Hacı Bektaş’ı benimsediklerini anlatır.

Yeniçerilerin Hacı Bektaş’ı kendilerine pir saymalarında Ahiliğin büyük tesiri olmuştur. Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında Anadolu’da yaygın olan Ahilikte her sınıf esnaf kendisini bir pire bağlıyordu. Ahiliğin şeyhi, Şürbi Kavli kollarından seyfi (kılıç) kolu olan Alp-Erenler, Hacı Bektaş’ı kendilerine "serçeşme" tanıdılar. Nitekim 1554te Malkoç Bali tarafından, Hacı Bektaş tekkesinin avlusunda yaptırtılan çeşmede, Hacı Bektaş, "gaziler serdarı" diye anılmaktadır. Böylece yeniçerilikte Bektaşiliği birleştiren görüşlerin bir diğer dayanağı da bu yaklaşım oldu.

Hacı Bektaş Makalat adlı Arapça eserde; şeriat tarikat, hakikat, marifet adını taşıyan dört kapıyla her kapının kırk makamını; ölüm, zahit, arif, muhib gibi tasavvuf terimlerini anlatır. 12 imamın dostlarına dost, düşmanlarına düşman olmak gibi Şiiliğin esaslarını savunur. Ayrıca iki sayfalık bir Şathiye’si de vardır. Bektaşiler arasında söylenen, Hacı Bektaş, Bektaş mahlasla şiirler de Hacı Bektaş Veli’ye mal edilir.