Ans/h/ HALİÇ

HALİÇ

İstanbul yakası ile Beyoğlu’nu ayıran bir iç limandır.

Bizanslıların "Kyryso-keras", Osmanlıların "Haliç-i Konstantiniye", Avrupalıların da "Altın Boynuz" adını verdikleri bu koy, Kağıthane ve Alibey derelerinin birleşen ağzının deniz istilasına uğramasında oluşmuştur.

İstanbul alındıktan sonra Fatih Sultan Mehmed, Haliç’e gereken önemi verdi ve burada bir tersane kurdu. Haliç’e Alibey ve Kağıthane derelerinden çamur sürüklenmesini önleyecek tedbirler aldı.

Daha sonraları tersane kadrosunda bir "Fundacı" birliği kuruldu. Kolağası rütbesinde bir subayın emrinde çalışan bu birliğin görevi, Kağıthane ve Alibey derelerine su akıtan yamaçlara funda, yonca dikerek Haliç’e çamur inmesini engellemek idi. Bütün bu önlemlere ilave olarak dereye setler yapılarak sular havuzlandırılmış ve durulduktan sonra Haliç’e akması sağlanmıştır.

Yavuz Sultan Selim, Fatih Sultan Mehmed tarafından kurulan İstanbul Tersanesi’ni genişletti. Gelibolu’nun yerine Haliç’i Osmanlı denizciliğinin merkezi yaptı. Kozluca Deresi ağzına nakledilen tersane, Kanuni devrinde de Kaptan Paşalar için Divanhane ve çeşitli resmi binalar yaptırıldığında Hasköy ve Karaağaç’a kadar genişledi.

XVIII. yüzyılda Eyüp ve çevresinde yüz yirmi kadar yalı ve kasır bulunuyordu. III. Ahmed’in ve damadı Sadrazam İbrahim Paşa’nın yaptırdığı saraylar ve kasırlarla birlikte bu yalılar, Lalezarlar, kaşaneler, bağlar ve bahçeler Patrona Halil İsyanı’nda yıkılıp yerle bir edildi. Daha sonraki devirlerde yerine yenileri yapıldıysa da zamanla onlar da yok olup gitmiştir.

Haliç’te bulunan eserlerden Bahariye Mevlevihanesi’nin bulunduğu yerde İbrahim Paşa’nın inşa ettirdiği Kasr-ı Hümayun, II. Mahmud tarafından tamir görmüş ve devlet adamları ile şehzadelerin bahar mevsimini burada geçirmeleri sağlanmıştı.

Bahariye’deki İplikhane Kışlası daha evvel Hançerli Sultan Sarayı idi. II. Bayezid’in şehzadesi Mahmud’un kızı olan Hançerli Sultan ölünce, bu saray, I. Selim’in kızı ve Lütfü Paşa’nın eşi Şah Sultan’a verilmişti. Şah Sultan sarayın bitişiğinde bir dergah yaptırmış ve kendi türbesi de derghın bahçesine konmuştu. Bir süre sonra III. Ahmed’in kızı Ayşe Sultan’a ve o da ölünce Sultan Mustafa’nın kızı Fatma Sultan’a devredildi. Bu saray, II. Mahmud zamanında tersane için yelken bezi dokumak üzere Evkaf Nezareti’ne bırakıldı. Nezaret burada "İplikhane" adıyla bir bina yaptırmıştı.

Sütlüce’de bulunan Kumbarahane Topçu Kışlası, bir zamanlar tıbbiye mektebi idi. Şeyhülislam Balizade Mustafa Efendi yine burada Murad Molla Yalısını satın alıp vefatına kadar orada oturmuştur. Ve Yalı Hamamı diye anılan ünlü hamamı yaptırmıştır.

Osmanlı devrinde güneyde İstanbul şehrinin surlarının boyunca uzanan Haliç’in Eyüp ve Kasımpaşa gibi şehir semtleri çevresinde bulunan bu konak ve sarayları, XX. yüzyıla doğru Haliç kıyılarının bir sanayi merkezi haline gelmesi üzerine yıkılmış veya eski önemlerini kaybetmişlerdi.