Ans/ L/ LALA

LALA

Yetiştirici, bakıcı veya eğitici anlamındadır. Osmanlılarda, saray içinde itibarlı olanların, ileri gelenlerin veya varlıklı kişilerin çocuklarını yetiştirmek için tuttukları, kişiye verilen addır.

Geleceğin hükümdarını yetiştirmek üzere görevlendirilen ve çeşitli kabiliyetleri olan bu kişiler, genellikle "Lala" adı altında anılırlardı.

Osmanlı Devleti’nde lalalar yetiştirdikleri şehzadenin hükümdar olması ile nüfuz kazanmışlardır. Başarısızlığa uğrayan ve hayatını kaybeden şehzadelerin lalaları ise ölümden kurtulabilirlerse de, siyasi hayatlarını kaybetmiş olurlardı. Şehzadeler sancağa çıkarken, emirlerine tayin edilen devlet memurları içinde bir veya birkaç lala da bulunurdu. Bunlardan en önde geleni ve şehzadenin veziri derecesinde bulunanı "Lala Paşa" unvanını taşırdı.

Lalalık, hassas ve tam bir güvene dayanan görevlerdendi. Şehzadenin iyi bir devlet adamı olarak yetiştirilmesinin yanında şehzadenin padişaha karşı itaatinin devam ettirilmesi de gerekmekte idi. Güveni sarsacak olaylarda, haberler ve ihbarlar sonunda lalaların görevlerinden alınması yetkisi hükumetindi. Şehzadeler de zevklerine göre lalaları bir dereceye kadar kabul edip etmemekte hak sahibi idiler.

Şehzadeler için kafes usulü uygulanmaya başladıktan sonra, şehzade bir yaşında sütten kesilince, kendisine ayrılan görevlilerden üçü has odalılardan seçilirdi. Bunların en yaşlısı ve en tecrübelisi baş lala unvanıyla onun yetiştirilmesinden sorumlu tutulurdu.

Lala deyimi, ayrıca, eğitici anlamında, halk arasında, konak ve evlerde durumuna göre çocukların yetiştirilmesi için seçilen kişilere verildiği gibi saraylarda, acemilerin yetiştirilmesi görevinde bulunan kimselere de verilirdi. Aynı lalanın idaresinde bulunan acemiler "Laladaş" unvanını alırlardı. Lalaların acemileri yetiştirme sırasında onların kusurlarını düzeltmelerine ve nasihatta bulunmalarına "Lala nizam etti", bir konuyu inceleme, öğretme çabalarına "Lala divan etti" denirdi.