Ans/n/ NİŞANCI

NİŞANCI

Osmanlı Devleti’nde Divan-ı Hümayun’un önemli görevlilerinden birinin unvanı.

Devlet erkanından ve 6 mansıptan sözü sayılır bir görev olan Nişancılık, teşrifatta veziriazam ve Kubbe vezirlerinden sonra, tayinlerinde rütbeleri vezir veya beylerbeyi ise üçüncü sırada, sancakbeyi ise defterdarlardan sonra dördüncü sırada bir memuriyet olarak sayılmakta idi. Nişancılar, Divan-ı Hümayun’da sadrazamın sol ilerisinde oturma hakkına sahip olup, Arz günlerinde vezirler ve başdefterdardan sonra huzurda elpençe divan dururlardı. Vezaret hatt-ı hümayununun okunuşunda, XVIII. ve XIX. yüzyıllarda, başdefterdar ile Şıkk-ı sani ve salis defterdarlarından sonra ve defter emininden önce, sadrazamın sol yanında yer alırdı. Yeni veziriazama vezaret divitini takdim eder, karşılığında samur kürk, ferace donanmış bir at ve 500 akçe bahşiş alırdı. Tahvil kalemi, reisülküttab ve defter emini bürolarının sorumluluğu nişancıların üzerinde idi.

XVII. yüzyıldan sonra vezir rütbesini de almaya başlayan nişancılara bayramlarda, Yeniçeri Ağası’nın tebrike gitmesi usulden idi. Vezir rütbesinde olmayan Nişancıları ise, Altı Bölük ağalarının tebrik etmeleri kanun gereği idi. Nişancılar, XVI. yüzyılın sonlarına kadar, Rikab-ı Hümayun’dan ayrılmazlar ve serdar-ı ekremlerin sevkettikleri seferlere katılmazlardı. Bu takdirde, serdar-ı ekremlere beyaz üstüne tuğralı ahkam kağıtları verirler ve sefer boyunca serdarların görevini bu suretle yürütmüş olurlardı. 1595’ten itibaren Nişancıların da sefere gitmeleri usulü kabul edilince, İstanbul’da rikab-ı hümayundaki yerlerine bir vekil bırakmaları kabul edildi.

XVIII. yüzyıldan sonra ise Nişancılık yıllık rütbe dağıtımına tabi memuriyetler arasına alındı. Yılı dolan Nişancının, makamında bırakılarak görevine devam etmesinde herhangi bir engel yoktu. Nişancılar Osmanlı Devleti’nde devletin kanunlarını iyi bilen, eski kanunlar ile yeniden hazırlanan kanunları ve şeri hukuku telif etme gücüne sahip olan Divan-ı Hümayun’da bu konuda düşüncesine başvurulan bir hukuk müşaviri hüviyetinde olduğu gibi; sorumlusu bulunduğu tahvil (Kise), reisülküttablık ve defter eminliği büroları ile devletin yayınlanan kanun ve emirlerine nezaret etmek, tımar, zeamet, has ve arpalık dağıtımlarını yürütmek; yeni fethedilen ülkelerde vergi matrahlarına, askeri teşkilata, mahalli kuruluş ve devşirme işlerine esas teşkil eden sayım işlerini yaptırmak, bu yerlerde uygulanacak mahalli kanunları hazırlamak gibi görevleri vardı.

Ayrıca padişah tarafından hükümdarlara yazılan namelerin valilere gönderilen ferman, buyuruldu, berat ve hükümlerin yazılışlarına nezaret ettiği kadar, üstlerini nişanlamakla da devletin en güvenilen memuru idi. Nişancılar, yazı yazmada yetenekli mahalli örf ve töreleri bilen, bunları fıkıh bilgileri ve İslam şeriatı ile birleştiren kişiler olmak zorunda idiler. Bu bakımdan, çok defa, Dahil müderrislerinden veya Sahn-ı Seman derecesine çıkmış müderris efendilerden seçilirlerdi. XVII. yüzyıldan itibaren kanun bilgisi ve öteki bilgileri bakımından bu görevi yürütebilecek seviyede bulunan reisülküttab efendiler için de nişancılık bir kaynak kabul edilmiştir.

Nişancılığa sancakbeyi, beylerbeyi veya vezir rütbesi olmak üzere, her üç kademeden de tayin yapılabilirdi. İlk devirlerde yalnız olarak çalışırlarken, daha sonraları, kendilerine yardımcı tuğra çekme işlerinde bir turakeş, seferler sırasında bir vekil tayin etmeleri uygun görülmüştür. Divan günlerinde, yazı işleri çoğaldığı takdirde, veziriazamın müsaadesiyle Kubbe vezirleri de ona yardımda bulunurlardı. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda görevlerinden büyük bir kısmını reisülküttablara bıraktıkları halde, yine de nüfuzları devam etmiştir.

XIX. yüzyılın başlarında nişancılık, daha çok, Defterhane’ye ait işlerden sorumlu olan bir görev haline gelmişti. 1836’da nişancılık resmen kaldırılarak, üzerindeki hizmetlerden bir kısmı Babıali’nin ilgili bürolarına, tuğra çekmek hizmeti ise, defter eminliğinde bulunan tuğranüvise bırakıldı. 1838’de bu hizmet de Babıali’ye devredildi. Tanzimat’tan sonra ise, bu gibi görevler terkedilerek, sorumluluklar, Mabeyn, başkatipliğine, Hariciye ve Maliye nazırlıkları ile Defter-i Hakani dairelerine, kanun yapma görevi ise Divan-ı Ahkam-ı Adliyye’ye ve Mecalis-i aliye’ye verildi.