Ans/ C/ ÇANAKKALE SAVAŞLARI

ÇANAKKALE SAVAŞLARI

Birinci Dünya Savaşı’nda, İtilaf devletlerinin Çanakkale Boğazı’nda Osmanlılara yenilerek çekilmesi ile sonuçlanan savaşlar.

1915 yılında İtilaf kuvvetlerinin Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarması ile başlayan bu seferin başarılamaması, Çarlık Rusya’sının çökmesinde de başlıca etken olmuştur.

Akdeniz’de bulunan iki Alman harp gemisi (Goeben ve Breslau adları sonra Yavuz ve Midilli oldu) Çanakkale Boğazı’na sığınmıştı (10 Ağustos 1914). Bunun üzerine İngiliz donanması Çanakkale Boğazı’na yakından abluka koymuştu. Osmanlı hükumeti 4 Ağustostan beri Almanya ve Avusturya’dan başka bütün devletlerin harp gemilerine uygulamakta olduğu geçme yasağını ticaret gemilerine de yaymıştı (27 Eylül 1914). İtilaf devletleri için Çanakkale Boğazı’nı açmak, bundan dolayı daha zorunlu oluyordu. İngiliz büyükelçisi geri çağırılmış ve Çanakkale Boğazı’ndaki berkitilmiş yerleri İngiliz donanması topa tutmuştu (3 Kasım 1914). İngiliz savaş kabinesinin Ekim 1914 ortasındaki ilk toplantısında Çanakkale Seferi ortaya atıldı ve uygun karşılandı.

Çanakkale seferinin düzenlenmesini Rusya da istiyordu. Rusya, Sarıkamış’ta Osmanlı kış taarruzunun (27 Aralık) tehlikeli bir hal alması üzerine Osmanlı kıyılarına İtilaf devletlerince yapılacak bir taarruzun Osmanlı gücünü böleceğini hesaplıyordu. Ruslar, büyük devletlerin Çanakkale Boğazı’nı zorlamalarından yeterince yararlanamayacakları için hoşlanmadılar. Onların amacı güney kıyılarına saldırı düzenlenmesiydi.

DENİZ HAREKATI

Savunma düzenleri: Çanakkale Boğazı, dar, uzun ve iki yanı engebeli olması dolayısı ile savunmaya elverişli bir boğazdır. Çabuk ateşlenen ve uzun menzilli ağır toplarla bol mayın ve ağlarla savunma gücü arttırılabilirdi. Ancak harbin başlamasından sonra, kuvvetlendirilmesine çalışılan bu savunma düzeni yeterli değildi. Boğazın mayınlanması için Trabzon kıyısında Ruslardan, İzmir sularında Fransızlardan, Balkan Savaşı’nda Karadeniz Boğazı bölgesinde kullanılan Türk mayınlarından faydalanıldı. Ağır top mevzileri demek olan tabyalar topraktan ve taştandı. Boğazı savunmak için yerleştirilen topların çoğu, kısa menzilli ve eski idi; cephane azdı.

Dış savunma bölgesinde 4 tabyada 19 top vardı. Bunlardan 4’ü büyük gemilere ateş edecek güçte ve çabuk ateşli idi.

Orta savunma bölgesinde ise 7 tabya ve 24 ağır top vardı.

İç savunma bölgesinde 9 tabya ve 59 ağır top vardı. Bunlardan ancak 8’i büyük çapta ve çabuk ateşli idi. Boğazın en çok silah ve mayın yerleştirilmesine çalışılan bölgesi burası idi. Her üç bölgede 109 ağır ve orta top (12’si çabuk ateş ve uzun menzilli), tabyalar dışında 48 hafif ve orta top bulunuyordu. Düşman donanması uzun menzilli topları ile, Osmanlı topçusunun menzili dışında kalarak kıyıyı dövebiliyordu.

İlk Deniz Savaşları 10 Ağustosta İngiliz donanmasının Çanakkale Boğazı’na yakın abluka koyması ile başlamış oldu.

3 Kasım 1914’te 3 İngiliz zırhlısı ve 2 kruvazörü (Rumeli kıyısına karşı) ve 2 Fransız zırhlısı (Anadolu kıyısına karşı) dış tabyaları 20 dakika topa tuttu. Bu bombardımanla dış savunma tabyalarının büyük kısmı yıkıntıya uğradı. Bu bombardıman, dış savunmaya çok fazla önem vermenin doğru olmadığı düşüncesini doğruladı.

15 Ocak 1915’te "Saphir" Fransız denizaltısı, Nara güneyinde sakatlanarak deniz üstüne çıkmak, zorunda kaldı; gemi ve kıyı toplarının ateşiyle batırıldı.

Osmanlı dış savunmasının düşürülmesi için yapılan deniz savaşlarında İtilaf devletleri bütün güçleri ile ateş açarak Çanakkale Boğazı’nı zorlamaya başladılar.

İtilaf devletleri 20, 25 ve 26 Şubat günleri Kumkale ve Seddülbahir kıyılarına çıktılar. Böylece düşman planının 1. evresi gerçekleşmişti. Dış savunmanın düşmesi, Avrupa’da ve Rusya’da büyük yankılar yarattı. İtalya, İtilaf devletlerine yanaştı, Bulgaristan çekingen bir durum aldı. Rusya, Karadeniz Boğazı’ndaki harekata 40.000 kişilik bir kuvvet göndermeyi, Venizelos 1 Martta Gelibolu Yarımadası’na üç Yunan tümeni çıkarmayı teklif etti. Yunan teklifini duyan Ruslar, İtilaf kuvvetlerinin İstanbul’a karşı yapacakları taarruza Yunan kuvvetlerinin Çanakkale’den katılmasına asla müsaade edemeyeceklerini Atina’daki elçileri aracılığı ile Yunanlılara bildirdiler. Ruslar, eski Bizans’ı kurmak rüyasında olan Yunanlılar İstanbul’a kendilerinden öne girerlerse, Rusya’ya vaad edilmiş saydıkları İstanbul’dan muzaffer Yunan ordusunu çıkarmanın güç olacağını düşünüyorlardı. Rusların tereddüdünü gidermek için, İngiliz ve Fransızlar, Rusya’nın harbi sağlam bir sonuca ulaştırması şartı ile boğazların kendilerine bir zafer hediyesi olarak sunulacağını 12 Martta vaad ettiler.

Orta savunma bölgesine karşı yapılan deniz savaşlarına planın II. evresi uygulanmaya başlandı. Ancak bu bölgede savunmanın esasını seyyar küçük toplar meydana getirdiğinden ve bunların yerlerini tespit güç olduğundan düşman kolay başarı sağlayamadı ve teşebbüs, başarılı olamadı. Amiral Carden, bu başarısızlığı İngiliz deniz bakanına açıklarken 1 Marttan başlayarak 15 günlük iyi hava şartlarına ihtiyaç olduğunu bildirdi. Bu sırada Osmanlılar mayın tarama çalışmalarına devam ettiler.

Yüzbaşı Hakkı komutasındaki "Nusret" mayın gemisinin 7-8 Mart gecesi düşmana sezdirmeden Karanlık Liman’a döktüğü 26 mayın, 18 Mart deniz savaşında başarının sebebi oldu.

Başta İngiliz deniz bakanı olmak üzere Londra’da savaşın başarılacağına pek az kimse inanıyordu. Bu sebeple göreve yeni atanan general Hamilton’a harbiye bakanı tarafından verilen talimatta "donanmanın bütün gayretini harcamasından önce kara kuvvetlerinin kullanılmaması ve özellikle Anadolu kıyılarına çıkarma yapılmaması" emredildi.

18 Mart 1915 düşman donanması mayın tarama gemileriyle birlikte boğaza girdi. Düşman donanması ile Boğaz içinde yapılan savaşta içlerinde ünlü "Agamemnon" zırhlısının da olduğu bir çok savaş gemisi yara aldı. "Gaulois" zırhlısı savaşamaz hale geldi. "Bouvet" zırhlısı da ağır yaralandı. Öğle üzeri Osmanlı cephaneyi idareli harcamak için ateşi hafifletmelerinden cesaret alan amiral de Robeck, 2. tümeni Osmanlıların önüne sürdü. İşte düşman için felaket de o zaman başladı. Geri manevrası yapan "Bouvet" zırhlısı Karanlık Liman’daki, varlığından habersiz oldukları mayın tarlasında çok ağır yara aldı. "Ocean" battı. "Inflexible" İmroz’a giderek karaya oturdu. Bu sonuçlar üzerine İtilaf donanması deniz savaş alanını bırakarak çekildi.

Türklerin kaybı 4 subay, 40 er (18’i Alman) şehit ve 74 yaralı idi.

18 Mart deniz savaşı, Çanakkale’de ilk Türk zaferi oldu. Karada savunma düzenini Mareşal Liman Von Sanders’in komutasına verilen 5. ordu (84.000 mevcut, 72 top) düzenliyordu. 19. tümen komutanı Miralay Mustafa Kemal, Mareşal Sanders’in yaptığı savunma düzeninin sakıncalarını raporla bildirdi ise de, ordu komutanı görüşünü değiştirmedi.

18 Mart zaferi öncesinde, İtilaf devletlerinin kuvveti 17.000 kadarı Fransız olan 75.056 asker, 32’si Fransız kuvvetlerine ait 140 top ve 8 uçak (5 tümen ve 1 tugay) idi. Saldırı planı gereğince 29. tümen, deniz piyadesi tümeni, Fransız sömürge tümeni, Kilitbahir’e ilerleyerek Boğaz’ın iç savunmasını elde etmek için 5 noktada Seddülbahir bölgesi kıyılarına çıkarma yapmak istedi. 2 tümenli ANZAC kolordusu Maltepe’ye ilerleyerek Seddülbahir bölgesine çıkarmalara yardım etmek üzere Kabatepe- Anburnu arasına çıkarılmak istendi.

25 Nisan çıkarma tarihi olarak tespit edildi. Çıkarma saati genel olarak baskın sağlayacak şekilde düşünüldü: İmroz’dan hareket eden gemiler gece ay ışığında ilerleyip güneş doğmadan önce kumluklara ulaşmak istediler. Düşman kuvvetlerinin kıyıya 2.000 m. kala farkedilmesi üzerine baskın düşüncesi umulanı vermedi.

ÇIKARMALAR VE KIYI SAVAŞLARI

25 Nisan 1915’te, 109 savaş ve 308 taşıt gemisi ve özel çıkarma araçları kıyılarımıza doğru ilerlemeye başladı. İlk çıkarma Arıburnu’na sabah saat 5’te, Seddülbahir bölgesine saat 6’da, Kumkale’ye saat 9.30’da yapıldı. Hemen bütün çıkarma kıyılarında, çıkarmanın başlamasından sonra 2 saat içinde hücum kademeleri karaya ayak basmış bulunuyordu.

Seddülbahir bölgesi çıkarmaları: Bu bölgedeki 26. alayın 3. taburu, 17 km.’lik cephede 3 çıkarma yerinde; 2. taburu ise 10 km.’lik cephede 2 çıkarma yerinde düşmanı karşıladı. İngiliz 29. tümeni iki dalgalı hücum kademesi meydana getirerek karaya ayak bastı. Fransız 1. tümeni ile İngiliz deniz piyadesi tümeni Morto limanı kıyısında biraz yer kazanıldıktan sonra çıkarmaya hazırlandı.

Morto limanındaki Türk askeri, donanma ateşi etkisiyle yok olduğu için İngilizler buraya kolaylıkla çıktılar. Buna karşılık Ertuğrul koyuna çıkan tabur şiddetli ateşle yok edildi. Buraya hem iskelelik, hem de dalga kıranlık yapacak olan ve 2.000 eri taşıması düşünülen "River Clyde" kömür gemisinden çıkışı çok kayıplı oldu. Çıkan kuvvetler kıyıya güçlükle ulaştılar ve toprağın meydana getirdiği set arkasına tutundular.

Bundan başka, Teke Koyu’nda Karacaoğlan Koyu’nda Sığındere’de çıkartma çabaları sonuç verdi ise de sonunda kanlı çarpışmalarla düşman geri püskürtüldü.

Arıburnu bölgesi çıkarması: Gelibolu Yanmadası’nın güney kısmında Kilitbahir’e doğru Conkbayırı’nın yaslandığı Kocaçimen Tepesi’ni ele geçirmek isteyen İtilaf devletleri ANZAC kolordusunu bu göreve verdiler. ANZAC kolordusu aslında Arıburnu ile Kabatepe ortasına çıkmak istemişse de, buralardaki akıntı hakkında bilgi sahibi olunmamasından ötürü Arıburnu’na çıktı. Bu suretle Avustralya tümeninin öncüsü, beklemediği bir kıyıya çıkmış oldu. Az berkitilmiş, engellenmemiş olan ve zayıf tutulan bu bölgede beklemediği kolaylıkları da buldu. İlk çıkarmanın kuzeye yapılması ve güneye çark edilmesi sebebiyle filikalar birbirine girdi ve bu karışıklık günlerce sürdü. İki çıkarma dalgasında 2750 kişilik kuvvetten başka Osmanlı güçleri gittikçe artan ateşle karşı koydularsa da, düşmanın ilerlemesini önleyemediler. Hem doğuya, hem kuzeydoğuya doğru direnerek çekildiler. Çekildikçe genişleyen cephe dolayısı ile savunma gücü de azaldı. Düşman kuvvetleri güneyde Kanlısırt, ortada Kemalyeri, kuzeyde Düztepe (180 Tepesi) doğrultusunda ilerlediler. Böylece Conkbayırı’na ve Kocaçimen Tepesi’nde düşman tehdidi baş göstermiş oldu.

Conkbayırı Savaşı: Düşman bu hattan Kocaçimen Tepesi doğrultusunda ilerledi. Arıburnu çıkarma yerinde ilk karşı koyma görevi 27. Alay komutanına verilmişti. 24 saatlik bir eğitimden yorgun dönerek çıkarmadan 3 saat önce dinlenmeye geçen bu alay, 9. tümen komutanından aldığı emirle Kemalyeri Tepesi yönüne ilerledi ve Kemalyeri’ne vardı. Alay komutam azimli davranıp saat 10’a doğru üstün düşmana taarruza geçti.

Boğaz’ın bu önemli bölgesindeki olaylara ordu komutanının emri ile karışacak durumda olan başka bir birlik, Miralay Mustafa Kemal komutasındaki 19. tümendi. Mustafa Kemal, karargahla ve 3. kolordu komutanı Esat Paşa’yla görüştü, henüz bu karargahlarda açık bilgi olmadığını öğrendi. Çok önemli gördüğü bölgede, düşmanın ilerlemesi ihtimalini gözönüne alarak tümenin savaş hazırlığını arttırdı, süvari bölüğünü batıya sürdü. Arıburnu- Kabatepe bölgesinde olacağını anladığı tehdidi ortadan kaldırmak üzere bir dağ bataryası ile kuvvetlendirdiği 57. piyade alayının başına geçerek Kocaçimen Tepesi’ne doğru taarruz etti. Öğleden sonra devam eden taarruz saat 15-16 arasında en şiddetli derecesine ulaştı. Gece ise karanlıktan faydalanarak düşmanı denize dökmek için taarruz devam etti. Öte yandan, ANZAC kolordusunun çıkarması da gece boyu devam etti ve 5.000 kişilik 9 tabur Türk kuvvetine karşı, 15.000 kişilik 20 tabur tutarında düşman kuvveti karaya çıkmış oldu.

Savaşlar Ağustosta da devam etti. Mustafa Kemal’in dehası ile düşman Arıburnu’ndan uzaklaştırıldı ve Çanakkale Boğazı düşmekten kurtarıldı.

Kumkale çıkarması: Planlamanın ilerlemiş evresinde karar verilen bu çıkarma, aslında bir gösteriş çıkarması idi. 25 Nisanda şafak sökerken top ateşiyle kıyılar dövülmeye başlandı. Destek atışının ardından 2.800 kişilik bir düşman kuvveti karaya çıktı ise de daha sonra kıyıyı terk etti.

Saros Körfezi’ne böyle bir gösteriş çıkarması yapıldı. Türk komutanlarının dikkatini çekmek ve kuvvetleri bu bölgede bağlamak üzere İtilaf devletleri savaş gemileri, silahlı balıkçı gemileri, yardımcı gemiler ve taşıma gemileri körfezde bütün gün keşif ve mayın arama hareketleri yaptılar. Akşama doğru kıyıya 1.200 kişi sürüldü ve gruptan sonra da geri alındı.

Beşike Limanı gösteriş çıkarması, 25 Nisan’da bir Fransız kruvazörü ile 3 torpido muhribi desteğinde 5 taşıt gemisi ile yapıldı ve öğleye kadar sürdü. Sisten faydalanılarak hareket durduruldu,

ÇIKARMALARDAN SONRA BAHAR SAVAŞLARI:

Seddülbahir bölgesinde baharda I. ve II. Kirte Savaşları yapıldı. Bu savaşlar çok kanlı geçti. Yalnız I. Kirte Savaşı’nda 16.000 Türk, İngilizler 14.000, Fransızlar da bir o kadar kayıp vermişlerdi.

Arıburnu bölgesinde de baharda savaşlar devam etti. 27 Nisanda 14 taburla 24 taburluk düşmana karşı yapılan Osmanlı taarruzu sonunda birkaç yüz metrelik bir ilerleme kaydedildi. Kuvvetli gemi top ateşinin etkisiyle güney kanatta erlerimizden bir kısmı toprağa gömüldü. Bir çok er de sağır oldu. Buna karşı Mayısta düşmanın kuzey kanatta yaptığı taarruz durduruldu. İtilaf kuvvetlerinin 13 Mayısta tekrarladıkları taarruzlar da durdu. Bu tarihte o zamana kadar kıyı açığında duran birçok taşıt gemileri kıyıdan uzaklaştı. Bundan, artık düşmanın dar kıyı şeridinde yerleştiği anlaşılıyordu. Mayıs ortasına kadar yapılan savaşlarda düşman, cephane kaybına bakmaksızın saatlerce mevzileri dövdü. Bu silah üstünlüğüne karşı Osmanlı ordusu gece taarruzları yapmak zorunda kaldı. İtilaf devletleri kuvvetleri de bu saldırılara karşı yeni gelişen makineli tüfeklerle donatıldı. İki tarafın siperleri bazı yerlerde birbirine 8-10 m.’ye kadar yaklaşmış olduğundan, savaşlar siper çarpışmasına dönmüştü.

GELİBOLU’DA, ARIBURNU’NDA VE SEDDÜLBAHİR’DE SİPER SAVAŞLARI:

İngiliz harp komitesi, savaşa devama karar verdi (14 Mayıs). Bu karar karşısında İngiliz Deniz Kurmay Başkanı istifa etti. Arkasından deniz bakanı da görevinden uzaklaştırıldı. 11 Mayısta başkomutan vekili Enver Paşa cepheyi gezdi ve 5. ordu komutanı ile birlikte düşmana denize dökmek için bir taarruz yapılmasını emretti. Böylece, cephede, yeni düzenlemeler yapılarak taarruz başlatıldı. Saldırılarda "Majestic" zırhlısı ve "Triumph" zırhlısı batırıldı. Bundan sonra düşman donanmasının büyük gemileri Mondros limanına alındığından askerlerimiz için ölüm kusan deniz atışları azalmış oldu. Büyük taarruzların yapılmadığı Arıburnu bölgesinde siper savaşları devam ediyor, iki taraf da siperlerde çakılmış bulunuyordu. İlk olarak 5. tümen Kanlısırt’ta yer altında açtığı galeri ile bir İngiliz ateş yuvasını dinamitle uçurdu. Böylece Çanakkale’de yeraltı mayın savaşları başladı.

4 Haziranda 3. Kirte Savaşı oldu. Bu savaşta Fransız kolordusu 20.000 kişi, İngiliz VII. kolordusu da 31.000 kişi idi. Ayrıca yedekleri de vardı. Topçu ateşi ile silindir uygulaması yapıldı. Zırhlı otolar da kullanılarak taarruza geçildi. Bu saldırıda Fransızlar bazı siperlere girdi. 12. tümenin karşı taarruzu ile bu siperler geri alındı. İngilizler ise elde ettikleri siperleri koruyabildiler. Düşman kuvvetleri Haziran ortasından başlayarak her gün şiddeti gittikçe artan ve son 45 dakikasında çok kuvvetlenen 88 top, 2 kruvazör ve 2 destroyerin yaptığı uzun topçu ateş hazırlığından sonra 21 Haziranda yeni bir taarruza başladılar. Bu savaş Çanakkale’nin en kanlı savaşı oldu.

Kerevizdere Savaşı 12 ve 13 Temmuzda oldu. Bu savaşta düşman cephane darlığındaydı ve gemi topçusuna güvenerek Çanakkale’ye getirmemiş olduğu ağır topların gerekli olduğunu da burada anladı. Düşman bu eksikliğini giderdikten başka uçak ve balon gibi hava üstünlüğü de sağlamıştı. Osmanlı ordusunun kaybı ağırdı. 70 subay kaybetmişti, birkaç subayın elinde kalmış alaylarımız vardı. Çıkarmanın başlamasından Kerevizdere Savaşı sonuna kadar 70 gün içinde tamamı 11 km. olan cephede 100.000’e yakın kayıp verilmişti. Çanakkale’de yapılan savaşlar Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı savaşı cephesi haline dönüşmüştü.

ANAFARTALAR ÇIKARMASI VE YAZ SAVAŞLARI:

Çanakkale’nin İtilaf devletlerince bırakılması İslam dünyasında Balkanlar’da ve Rusya’da kötü etkiler yapacaktı. Bundan dolayı Çanakkale’de İtilaf devletleri direnme kararlılığı gösteremedi. Bu direniş Çarlık Rusya’sının günden güne düştüğü kötü duruma uygun gelmiyordu. Deniz bakanı Churchill’in teklifi ile Çanakkale’de taarruzu canlandırmak, boğazı açmak ve Ruslarla birleşmek üzere 9. kolordu ile 53. ve 54. tümenlerin gönderilmesini kararlaştırdı. Bu kuvvetlere Mısır’dan 2 süvari tümeni de katıldı.

Anafartalar Savaşı: İki taraf da taarruza karar vermişti. 8 Ağustosta Kayacıkdere’den geçerek taarruza başladı. Bu savaşta cephedeki her iki alay komutanının vurulması ve tümenin sadece bir bataryanın ateşiyle korunması yüzünden taarruz durduruldu. Taarruz 13 Ağustosta tekrarlandı ise de başarılı olmadı.

2. Conkbayırı Taarruzu: 6 Ağustosta düşman ilk hat siperlere girdi ise de, karşı taarruzla durduruldu. Bu saldırıda ilk hat siperleri kaybedilmiş oldu.

9 Ağustosta düşman 19. tümen cephesine de başarısız bir taarruz yaptı. Yedekte bulunan 5. tümenin alayları birer birer cepheye sürüldü. Böylece Conkbayırı- Kocaçimen hattına yapılan taarruzları ve ilk evrede Anafartalar çıkarmasını önleyecek büyük kuvveti kalmadı.

Kocaçimen-Conkbayırı yaylasını elde etmek amacı ile 3 Ağustosta Arıburnu’na çıkarılan ve buradan katılan birliklerle kuvvetlendirilen 13. tümen, açık bulundurulan Türk kuzey kanadından yaptığı kuşatma ile harekete geçti. 6 Ağustos gecesi Anafartalar bölgesinde çıkarma yapılırken bu kuvvetler iki tugayla Şahintepe üzerinden Conkbayırı’na iki koldan ilerledi. Arıburnu bölgesinde yedek kalmamış olmasından tehlikeli olan bu hareket 7 ve 8 Ağustos günleri Çanakkale Savaşı’nda son sözü söylemek durumunda iken, düşmanın yolu şaşırarak engebeli arazide zaman kaybetmesi ve 19. tümen komutanımızın kendiliğinden duruma karışması ile kırıldı.

Mustafa Kemal, Anafartalar’daki karargahında karşı taarruz hakkında ordu komutanı ile anlaştı. Bu taarruzu 28 ve 41. alayları büyük bir süngü hücumu ile 23 ve 24. alayların üzerinden aşırarak yanaşık düzende yaptırdı. Üzerinden aşılan iki alayın da taarruza katılması ile düşmanın ikinci kuşatma kıskacı kırıldı.

Savaşta bir şarapnel misketi Mustafa Kemal’in göğsüne çarpmış, oradaki saati parçalayarak hafif yaralanarak kurtulmasını sağlamıştır.

Seddülbahir bölgesinde İngiliz taarruzları: Anafartalar çıkarma planının başka bir bölümü olarak uygulandı. Fransızların, erleri azalan tümenleriyle taarruz gücünde olmadıklarını, ancak savunma yapabileceklerini bildirmeleri üzerine, yalnız İngiliz birlikleri, Alçıtepe’yi elde etmek için toplu ateş hazırlığından faydalanarak 6 Ağustosta taarruza geçti. Her iki taarruzda düşman büyük kayıplara uğratılarak durduruldu.

2.Anafartalar Savaşı: 20 Ağustosta Anafartalar’da yapılan saldırılar başarısız oldu. Yusufçuk Tepesi düşman eline geçtiyse de karşı taarruz ile geri alındı. Kireçtepe’de de İngilizlerce elde edilen yerler de 22 Ağustos karşı taarruzu ile geri alındı.

Bu arada Müttefik devletlerin Sırbistan’a karşı açtıkları sonbahar seferi ile doğan kuvvet ihtiyacı karşılandığı için Çanakkale’den asker çekilmeye başlandı. Böylece iki İngiliz tümeni Selanik’e gönderildi (5 Aralık).

İtilaf devletleri 134.000 insan 393 top ve 500 hayvanlık güçlerini büyük bir ustalıkla evre evre çektiler. Denilebilir ki bütün savaşın en başarılı hareketi çekilme oldu.

19 Aralık 1915 günü öğleden sonra İngilizler Seddülbahir bölgesinde şiddetli bir taarruza geçip dikkatimizi oraya çekerek geceleyin Anafartalar-Arıburnu bölgesinden çekildiler. Düşman 8 ocak 1916 gecesi Seddülbahir bölgesini de boşalttı. Döşenmiş mayınlar düşmanı izlemeye imkan vermedi.

İtilaf donanması yakın ablukayı kaldırmadı. 1916 baharında Çanakkale’den Kafkas cephesindeki 2. orduya kuvvet gönderildi. Türklerin 20 Ocak 1918’de yaptıkları İmroz baskınına kadar bölgede önemli bir olay olmadı.

Çanakkale Savaşı 8.5 ay sürdü. Türk karşı koyması ile Çanakkale, Irak ve Filistin cephelerinde bir milyona yakın İngiliz ve Fransız askeri Müttefik devletlerin ana cephelerinden uzak tutuldu. Bulgarlar Müttefik devletler tarafından harbe girdi. Yunanistan’la Romanya’nın ve İtalya’nın savaşa girmeleri geciktirildi. Savaşlar iki taraf için ağır kayıplara (Türklerin savaş içi ve dışı 251.309, İtilaf devletlerinin 47.000’i Fransız olarak 252.000) sebep oldu.