Ans/s/ SELİM III.

SELİM III. (1761-1808)

Osmanlı Hanedanı’ndan yirmi sekizinci Osmanlı padişahıdır.

Babası III. Mustafa, annesi Mihr-i Şah Sultan’dır. Babasının ölümüyle amcası I. Abdülhamid tahta çıkınca 13 yaşında veliahtlığa yükselmiştir.

Bu dönemde Fransa Kralı XVIII. Louis’ e kadar bir çok yerli ve yabancı şahsiyetle iyi ilişkiler kurmuştur. Çok iyi hocalardan ders görmüş, bilhassa musiki alanında başarı göstermiştir. I. Abdülhamid’in ölümü üzerine III. Selim tahta çıkmıştır (8 Nisan 1789).

III. Selim, amcasının sadrazamı olan Koca Yusuf Paşa’yı, 7 Haziran 1789 tarihine kadar sadarette bıraktı; sonra Vidin seraskerliğiyle sadaretten uzaklaştırıldı. Yerine Vidin seraskeri Hasan Paşa getirildi. 3 Aralık 1789’da Rusçuk muhafızlığı ile o da sadaretten uzaklaştırıldı. Kaptan-ı derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa, sadrazam oldu; 30 Mart 1790’da Şumnu’da öldü. 3 ay sonra Cezayirli’nin yerine Rahova muhafızı Çelebizade Şerif Hasan Paşa sadrazam oldu; 15 Şubat 1791’de Şumnu’da idam edildi. Koca Yusuf Paşa, 2. defa sadarete getirildi. Bu dönemde, üç yılı aşan bir zamandır süren Osmanlı-Alman savaşı Ziştovi barış antlaşmasıyla (2 Ağustos 1791) sona erdi. Yusuf Paşa 4 Mayıs 1792’de Trabzon beylerbeyliği verilerek Anadolu’ya gönderildi. Damad Melek Mehmed Paşa, sadrazam oldu. 1787 Osmanlı- Rus savaşı da, Yaş Antlaşması’yla sona erdirildi (9 Ocak 1792).

Rus ve Alman savaşları bitince III. Selim devletin bütün müesseselerini kaplayan bir ıslahata girişti. Ancak devlet adamlarının çoğu, radikal ıslahata taraftar değillerdi. Devlet savunmasının kazandığı önem yüzünden III. Selim, Kapıkulu ocaklarına dokunmaksızın yeni bir ordu teşkiline girişti. Amacı yeni orduyu kurduktan sonra eskisini tasfiye etmekti. Fakat başta Yeniçeri ocağı olmak üzere Kapıkulları, geleceklerinin tehlikede olduğunu anlamışlardı. III. Selim, devletin ileri gelen belli-başlı şahsiyetlerinden ıslahat layihaları alarak, onların, imparatorluğun istikbali ve kalkınması üzerindeki fikirlerini öğrendi.

24 Şubat 1793’te Osmanlı tarihinde önemli bir devre başladı ve resmen "Nizam-ı Cedid" hazinesi ve defterdarlığı kurularak, ayrı ve ikinci bir Maliye nezareti halinde teşkilatlandırıldı. 1794’de Levend’de büyük bir kışla inşa edildi. Nizam-ı Cedid askerine, kırmızı ve mavi renklerle, Avrupa’dan satın alınan üniformalar giydirildi.

19 Ekim 1794’te Damad Melek Mehmed Paşa emekliye ayrıldı. Yerine İzzet Mehmed Paşa, sadrazam oldu.

Bu dönemde Osmanlı Devleti’nin meselelerinden biri de, merkezi hükumetin eyaletlerdeki otoritesinin zayıflamasıdır. Padişah fermanlarına kulak asmayan eyaletler kasabalarda "ayan" denen derebeyleri türedi; Anadolu ve Rumeli’nin geniş çevrelere hakim olmaya başladılar. Pazvandoğlu Osman Ağa adında bir yeniçeri etrafına topladığı başıbozuklarla, Osmanlı Devleti’ne uzun süre problem oldu.

Bu sırada, Napoleon Bonaparte’ın 2 Temmuz 1798’de Mısır’a saldırmasıyla, Osmanlı-Fransız savaşı başladı. Bonaparte, Mısır’ı almak, oradan Hindistan’a geçmek, İngilizlerin elindeki Hind ülkelerini fethetmek istiyordu.

Birkaç gün sonra, haftalardır Fransızları izleyen Amiral Nelson, İngiliz donanması ile İskendire’yi bastı. Ağustosun ilk günü, İskenderiye civarında Ebu Hur’da Fransız donanmasını yaktı. Donanmadan mahrum kalan Bonaparte Mısır’da haps olunmuştu.

30 Ağustos 1978’de sadrazam İzzet Mehmed Paşa, görevinden azledildi. Yerine Erzurum beylerbeyisi Yusuf Ziyaeddin Paşa sadarete getirildi.

Babıali, 2 Eylül 1798’de Fransa’ya savaş ilan etti ve Fransa ile savaş halinde bulunan İngiltere’nin müttefiki oldu. 3 Ocak 1799’da Osmanlı-Rus ve 2 gün sonra da Osmanlı- İngiliz ittifakı imzalandı.

Bonaparte, 1799 Şubatının ilk günlerinde Kahire’den hareket etti. 25 Şubatta Gazze’yi alarak Filistin’e girdi. 13 Martta, Filistin’in kuzeyinde bir liman olan ve Cezzar Ahmed Paşa tarafından savunulan Akka Kalesi önüne geldi. 21 Mayıs 1799’da Bonaparte, Akka önlerinden çekildi, kuşatmayı kaldırarak Kahire’ye döndü. Bu zafer, Cezzar Ahmed Paşa’nın adını bütün Avrupa’ya duyurdu.

Bir süre sonra Köse Mustafa Paşa, 80 Osmanlı gemisiyle İskenderiye yakınlarına 8.000 asker çıkardı. Ancak 25 Temmuzda Fransızlar tarafından bozuldu ve esir düştü. İstanbul’dan, Mısır’ı geri alacak bir ordunun hareket etmesi üzerine Bonaparte, 25 Temmuz 1799’da Mısır’dan ayrıldı ve iki gemiyle Fransa’ya döndü.

Bonaparte, Mısır’da iken, müttefik Osmanlı-Rus donanması, Fransızların Venedik’ten almış oldukları İyonya Adaları ile Epir iskelelerini ele geçirdi. 21 Mart 1800 antlaşmasına göre, Epir’deki dört iskele, başta Preveze olmak üzere Osmanlılara iade edildi, İyonya Adaları (Korfu, Zenta, Kefalonya, Aya Mavri, Cerigo vs.) ise iç çekişmelerinde bağımsız birer devlet oldu ve Osmanlı tabiyetine girdi.

1800 yılı boyunca ve ertesi yılın ilk aylarında Fransızlar, gittikçe ağırlaşan şartlar altında Mısır’ı elde tutmaya çalıştılar. Sadrazam ve serdar-ı ekrem Yusuf Ziyaeddin Paşa, Fransız ordusuna yenildi. Vezir Nasuh Paşa aynı teşebbüsü tekrarladıysa da, başaramadı. Nasuh Paşa’dan Mısır beylerbeyiği ve seraskerliği alınarak Haleb’e gönderildi. Kaptan-ı derya küçük Hüseyin Paşa’nın 70 gemisiyle İskenderiye’yi kuşatması üzerine yardım geleceği ümidini kesen Fransızlar 27 Haziran 1801’de Mısır’ın boşaltılması hakkındaki anlaşmayı imzaladılar. 24 Nisan 1805’te sadrazam Yusuf Ziyaeddin Paşa, istifa etti. Yerine kaptan-ı derya Hafız İsmail Paşa, sadrazam oldu.

Bu arada Mehmed Ali Ağa, Fransızlarla savaşmak üzere 200 gönüllünün komutan yardımcısı olarak Mısır’a ayak bastı. Bir süre sonra da bu gönüllülerin başına geçti. Az zamanda, iç durumu karışık olan Mısır’da büyük nüfuz kazandı. Babıali’nin emirlerini dinlemeyen Memluk beylerinin başlarını kestirerek İstanbul’a yolladı. Ayrıca Mısır beylerbeyisi yapılırsa Arabistan’a gidip Vehhabileri de ortadan kaldıracağını vaad etti. Bunun üzerine 8 Temmuz 1805’te vezaret payesiyle Mısır beylerbeyiliğine atandı.

III. Selim Rumeli’ndeki ayanları yola getirmek gayesiyle, Kadı Abdurrahman Paşa’yı Nizam-ı Cedid askerleriyle Konya’dan İstanbul’a çağırdı (1806).

2 Haziran 1806’da Nizam-ı Cedid askerleriyle İstanbul’a gelen Abdurrahman Paşa, 15 Temmuz 1806’da Edirne’ye doğru hareket etti. Yolda rastladığı eşkıya ve ayanı yok ediyordu. Ancak III. Selim’e Müslüman kanı döküldüğü şikayetleri yapılınca, padişah, Abdurrahman Paşa’ya geri dönmesini emretti. Bu durum, Sırpların işine yaradı. Uzun süredir Osmanlı idaresine karşı ayaklanma hazırlıkları gerçekleşme imkanı buldu. Kara Yorgi’nin başkanlığındaki Sırp ihtilalcileri, 13 Aralık 1806’da Belgrad’ı aldılar. Bu arada Kara Yorgi’yi desteklemek amacıyla Rus kuvvetleri 8 Aralık 1806’da Bender’i, 16 Aralıkta Hotin’i alarak Güney Podolya’yı istila ettiler. 1806’nın son günlerinde, Karadeniz sahillerine inerek Akkerman ile Kilye’yi ele geçirdiler. Osmanlılar Tuna deltasında Rusları yenerek durdurdular. Bundan sonra Osmanlı Devleti, 22 Aralık 1806’da Rusya’ya savaş ilan etti. Böylece Yaş Antlaşması’ndan 14 yıl sonra, yeni bir Osmanlı-Rus savaşı başladı.

14 Kasım 1806’da sadrazam Hafız İsmail Paşa azledildi. Yerine yeniçeri ağası İbrahim Hilmi Paşa sadrazam ve Rus savaşı üzerine serdar-ı ekrem oldu.

Silistre valisi Vezir Alemdar Mustafa Paşa, Bükreş yakınlarında Rusları bir daha yenince, Rus saldırısı kırıldı.

Devlet dışarıda büyük devletlerle savaşırken içerde de bir takım huzursuzluklar başlamıştı. III. Selim’in değişiklik teşebbüsleri başta yeniçeriler olmak üzere halk arasında tepkiyle karşılanmıştı. Ulema Nizam-ı Cedid askerinin pantolon giydiği için Müslüman sayılmayacağını, padişahın askerine şapka giydirmeye de karar verdiğini yayıyorlardı. Avrupa usulü olduğu pek belli olan bu inkılaplar, halkın gururuna dokunuyordu. Sadaret kaymakamı vezir Köse Musa Paşa, şeyhülislam Topal Ataullah Efendi ve veliahd Mustafa da isyancıları kışkırtıyorlardı. Bundan sonra padişahın gavur olduğunu iddia edenler de ortaya çıktı. Sonunda, 25 Mayıs 1807’de Kabakçı Mustafa adında birini reis seçen, Karadeniz Boğazı’ndaki yeniçeri yamakları ayaklandılar.

28 Mayısta III. Selim, Nizam-ı Cedid’i resmen kaldırdı. Bu geri adımı fırsat bilen yenilik aleyhtarları şeyhülislam Topal Ataullah Efendi’nin fetvası ile III. Selim’i tahttan indirdiler (28 Haziran 1807).

Hal’inden sonra III. Selim, Topkapı Sarayı’ndaki dairesine çekildi. Yerine tahta çıkan yeğeni IV. Mustafa’nın bir yıl iki aylık saltanatı boyunca musiki ile uğraşarak vakit geçirdi. Alemdar olayında IV. Mustafa’nın emriyle öldürüldü (28 Temmuz 1808).