Ans/E/ EŞKİNCİ

EŞKİNCİ

Osmanlı Devleti’nde sefer emri alan Yeniçeri, XIX. yüzyıl başında Sultan II. Mahmud tarafından Yeniçeri ordusunun bünyesinde yapılmak istenen ıslahatta meydana getirilen talimli askere verilen ad

Osmanlı İmparatorluğu’nda sefer açıldıkça, kapıkulu askerinin asıl gücünü meydana getiren Yeniçerilerden bir kısmı çeşitli kalelerde nöbetçi, bir kısmı da İstanbul ve Edirne kışlalarında korucu ve oturak, bir kısmı da kapılı sınıfında oldukları için, sefere katılmazlardı. Sefere katılacak Yeniçeriler, bu askeri teşkilatın asıl vurucu gücünü teşkil ederlerdi

Eşkinciler sefere çıktıklarında, orta veya bölük sandıklarına iki altın verirlerdi. Bu para ile sefer sırasındaki yiyecek ihtiyaçları karşılanırdı. "Kumanya-baha" denilen bu para, herhangi bir sebeple sefere katılmayan eşkincilerden de alınırdı. Eşkinciler arasında ocağa yeni kaydedilen acemiler de bulunabilirdi. Ancak eşkincilerin satışı kesin olarak yasaktı. Bu usul 1714 yılına kadar geçerli olmuştur. Bu tarihte Mora’da Anapoli kalesinin fethinde eşkincilerin gösterdikleri basarı üzerine onlara ulufeleri ile emekli olma hakkı tanınmıştı. Eşkincilerin zamanla azalması, bunların yerini taslakçı, mülazim, korucu ve oturak Yeniçerilerin doldurması, Osmanlı Devleti’nin bu büyük gücünün çökmesine sebep olmuştu.

1768 bozgunundan sonra III. Mustafa zamanından beri, Yeniçeri gücünü ıslah etmek için girişilen teşebbüslerden biri de, II. Mahmud devrinde, artık tamamen kaybolmuş bulunan eski eşkinci kadrolarını yeniden teşkilatlandırmak olmuştur. Ancak Yeniçerilerin özellikle Nizam-ı Cedid sisteminden beri girişilen her yenilik girişimine karşı takındıkları olumsuz davranış, padişah tarafından bilindiğinden, hele Alemdar Mustafa Paşa olayından sonra bunları yola getirmenin zor olduğunu gördükten sonra, padişah önce güvendiği kişileri, Yeniçeri Ağalığı’na getirmek suretiyle askeri ayaklandıracak güçte olan zorba başıları temizledi.

Osmanlı Devleti teşkilatında, bir de "eşkinci tımarı” deyimi vardır. Bu deyim, sefer halinde kesin olarak savaşa katılmak zorunda bulunan tımarlı sipahiyi ve onun tasarruf ettiği tımarı kapsar.