Ans/m/ MUSTAFA II. (GAZİ)

MUSTAFA II. (GAZİ) (1664-1703)

Osmanlı Hanedanı’ndan yirmi ikinci padişah.

Babası Sultan IV. Mehmed, annesi, Emetullah Rabia Gülnuş Sultan’dır. İstanbul’da doğdu. Amcası II. Ahmed’in ölümü ile tahta çıktı (1695).

Sultan II. Mustafa, iyi eğitim görmüş, şair, musikişinas, hattattı. Şehzadeliğinde gördüğü hadiselerden çıkardığı tecrübelerle devlet idaresini vezirlere emanet etmemeye kararlıydı. Gayretli ve kahramandı. Devletin derdine çare bulmak için elinden geleni yapmaya hazırdı. Ancak, tahta çıktığında Osmanlı ordulan dört cephede savaşıyorlardı.

Bu sırada Venediklilerle İzmir açıklarındaki Koyun Burnu ve Sakız Adası çevresinde geçen deniz savaşları Osmanlıların lehine sonuçlanmıştı. Kaptan-ı derya Mezamorta Hüseyin Paşa, Venedik, Papalık, Malta ve Toskana müşterek Haçlı filosunu Ege Denizi’nden atmıştı. Bu arada düşmanın eline geçen Sakız Adası da 5 ay sonra yeniden Osmanlıların eline geçmişti.

Ege Denizi’nde Venediklilerle savaşılan II. Mustafa’nın ilk günlerinde, 1695 başlarında, Kırımlılar da yeniden Lehistan’a girmişlerdi. Kral Sobiesky, iyi Türkçe bilen Brianowsky’yi sulh müzakeresi için Bağçesarayı’na göndermişse de, bundan bir sonuç alamamıştı. Bunun üzerine Selim Giray Han sonradan kalgay olan 3. oğlu Şehbaz Giray’ı 70.000 atlı ile Lehistan’a gönderdi. Şehbaz Giray, Lwow (Lemberg) banliyölerine kadar Galiçya’yı çiğnedi. Birçok yer tahrip edildiği gibi 30.000 de esir Kırım’a getirildi. Venedik, Ege Denizi’nde yeniden faaliyete geçmişti. 77 parçalık Venedik donanması Sisam Adası açıklarına geldi. Düşmanı karşılamak için 14 Eylülde hareket eden Mezamorta Hüseyin Paşa 17 Eylülde Venedik donanmasını buldu. Türk toplarının ateşi karşısında Venedik donanması, karanlığın basmasından faydalanarak Midilli açıklarına çekildi. 19 Eylülde kaptan-ı derya Venedik donanmasını bu sularda da yakaladı. Meydana gelen çatışmada birçok gemi battı; bir kısmı da hasara uğradı. Bunun üzerine düşman donanmasında panik başladı. Venedik donanması kaçmaya kalktı. Ancak kaçarken bir gemisi daha battı ye 10 gemisi bir daha kullanılmayacak derecede ağır hasara uğradı. Osmanlıların hiç zararı yoktu. "Yara muharebesi" denen bu vuruşmada 300 Türk şehid ve yaralısı olduğu halde 5.000 düşman öldü. Bu büyük zaferden sonra Venedik, Ege Denizi’nde herhangi bir başarıdan ümidini kesti.

Sultan II. Mustafa, Sakız zaferini haber aldıktan birkaç gün sonra, 2 Mayıs 1695’te Sürmeli Ali Paşa’yı azletti ve Elmas Mehmed Paşa’yı sadarete getirdi.

25 Mayısta II. Mustafa, pek sevgili hocası Erzurumlu Feyzullah Efendi’yi saltanatının sonuna kadar muhafaza edeceği meşihat makamına getirdi.

Sultan II. Mustafa, Elmas Mehmed Paşa ile beraber 30 Haziran 1695’te Avusturya cephesi için, Edirne’ye hareket etti. Bu sefere şeyhülislam Hacı Feyzullah Efendi de katılıyordu. Padişahın bizzat ordunun başına geçmesi orduda büyük güç kaynağı olmuştu. Bu savaşta Avusturyalıların tahkim ettiği Lippa alınmış, Lugos üzerine harekete geçilmişti. Avusturya ordusu Lugos’u vermemek için Osmanlı ordusuyla karşılaştı ise de, II. Mustafa ordunun ön saflarında bizzat vuruşarak üç saat içerisinde mutlak bir galibiyet kazanmıştı. Bu, I. Viyana bozgunundan sonra kazanılmış en büyük zaferdi. II. Mustafa’ya Gazilik unvanı verildi.

Osmanlı ordusu İstanbul’a dönerken Ruslar üçyüz bin kişilik bir kuvvetle Azak’ı kuşattılar. Ancak üç aylık bir kuşatmadan sonra büyük kayıplarla çekilmek zorunda kaldılar. Beş yıl sonra Ruslar, hazırladıkları büyük bir donanma ile (3 Haziran 1696), Azak Kalesi’ni muhasaraya başladılar. Azak garnizonu henüz değiştirilmemiş ve kale tamir edilmemişti. Onun için kalenin akıbeti tehlikedeydi. Bunun üzerine İstanbul’dan kuvvetler sevkedilmiş, fakat çok geç kalınmış, muhasara başlamış ve gelişmişti. Kale iki aylık bir savunmadan sonra 6 Ağustosta teslim oldu.

II. Mustafa devrinde cereyan etmiş en önemli olay Avusturya ile yapılan ve Osmanlıların kesin mağlubiyetiyle sonuçlanan Osmanlı-Avusturya savaşıdır. Bu savaşta Osmanlı kuvvetleri, biraz da komutanların kendi aralarındaki anlaşmazlıkları yüzünden Avusturya’nın meşhur generali Prens Ojeni komutasındaki kuvvetlere yenilmiş ve meşhur Karlofça Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştır. Karlofça Antlaşması’yla Osmanlıların Avrupa’da yayılma devri sona ermiş ve gerileme devri başlamıştır.

Macaristan’ın kaybı ve netice itibariyle bütün savaşın Osmanlı yenilgisiyle bitmesine sebep olan Zenta bozgunu, Osmanlı tarihinin en kötü olaylarından biridir.

II. Mustafa saltanatının barış yıllarında bazı ıslahatlar yapmak gerektiğine inanıyordu. Devlet adamları arasında kıyasıya bir çekişme vardı. Şeyhülislam Feyzullah Efendi bütün iktidarı elinde bulunduruyordu. Onun tasvibi alınmadan hiçbir şey yapılamıyordu. Sonunda yine onun oyunlarıyla 1702’de sadrazamlığa getirilen Rami Mehmed Paşa derhal büyük çapta faaliyete girişti. Bütün imparatorlukta asayiş meselesini ele aldı. Hac yollarını düzeltti. Vergilerde ıslahat yaptı. Göçebe aşiretlere toprak dağıtıp yerleştirdi. Bayındırlık eserleri yaptırdı. Eski binaları tamir ettirdi. Selanik ve Bursa’daki büyük dokuma fabrikalarını yenileştirdi, genişletti. Üretimlerini arttırdı. Avrupa kumaşlarının imparatorluğa ithalini yasakladı. Kapıkulu ocaklarını sık sık teftiş ettirdi ve yolsuzluklara engel olmaya çalıştı. Bütün bu ıslahatı, kendisine birçok düşman kazandırdı. Bilhassa asker olmaması, sivil idareden gelen nadir sadrazamlardan biri bulunması, tenkid edildi. Üstelik artık herkesin sevgisini kaybetmiş olan Feyzullah Efendi tarafından iktidara getirildiği için, Rami Paşa yıpranıyordu. Büyük diplomat ve devlet adamı, daha sadaretinin ilk aylarında bu ortam içinde bunaldı. 49 yaşında genç, bilgili, azimli bir adamdı. Devletin iç bünyesindeki bozuklukların mutlaka düzeltilmesinin şart olduğunu kavramıştı. Feyzullah Efendi ile arası açıldı. Şeyhülislamın kendisinden önce ve sonra hiçbir şeyhülislamda görülmedik derecede nüfuz kazanması ve kendisine sorulmadan bir şey yapılmaması Rami Paşa’yı bıktırdı.

Rahmi Paşa, Feyzullah Efendi’nin her makamı akrabası ve adamları ile doldurmasına razı olabilecek bir adam değildi. Ulema, kendilerine bütün yüksek görevleri kapatan bu görülmemiş şeyhülislama can düşmanı haline gelmişlerdi. II. Mustafa’nın bu derecede gafleti şaşırtıcıdır. Zenta ve Karlofça’dan sonra tamamen ye’se düştüğünü gösteriyordu.

Edirne, padişahın daima bu şehirde oturmasının nimetlerini topladığı için sakindi. Fakat İstanbul, yukarıda sayılan birçok sebepten dolayı kaynıyordu. Nihayet huzursuzluk sipahilere ve yeniçerilere de sirayet ederek "Edirne Vakası" denilen olay patlak verdi. Şeyhülislam Feyzullah ve dört oğlu azledildi.

Şeyhülislam öldürüldü. II. Mustafa tahttan indirildi. Hapsedilen II. Mustafa bu hayata fazla dayanamadı, 19 Aralık 1703’de öldü.